Bu çok üzücü translate French
650 parallel translation
Eğer iyi niyetli insanlar, gençlerin korkusuzca sevdiği anne babanın çocuklarıyla birlikte yaşlandığı ve insanların hayatında birbirlerine değer verdikleri bir dünyayı kurmakta umursamaz olur veya hata yaparlarsa bu çok üzücü olurdu.
"Il serait tragique que les hommes de bonne volonté " ne puissent construire un monde " d'amour sans crainte,
Bu çok üzücü bir haber Pip.
C'est triste, Pip.
Beyler, bu çok üzücü bir şey - hiçbir şey olmak.
Messieurs, c'est une chose très triste d'être sans valeur.
Bu çok üzücü bir hikaye, Cody.
C'est une histoire triste, Cody.
Oh, bu çok üzücü.
- Laisse-moi regarder.
Bu çok üzücü Mike.
C'est très triste, Mike.
Ahlaki değerlerini ve gücünü ispatladın, ama... İngiltere'yi de iki parçaya ayırdın. Ve bu çok üzücü bir durum.
Vous avez prouvé votre valeur morale, mais vous avez aussi partagé l'église d'Angleterre en deux camps et cela est regrettable.
Bu çok üzücü.
- C'est triste.
Bu çok üzücü. Duyduğum en üzücü şey.
C'est la chose la plus triste que j'aie entendue.
Bu çok üzücü.
Tout ceci est très dérangeant.
Bu doğru, insanlar da şeytanlık yapabilir ve bu çok üzücü.
C'est sûr que les hommes font aussi le mal. Et c'est bien décourageant.
- Bu çok üzücü.
C'est triste.
Bence bu çok üzücü bir durum.
Cette situation est déplorable.
Bu çok üzücü, bayan.
- C'est vraiment injuste.
Bu çok üzücü.
Le pauvre! Moi, je lui donnerai du pain.
Bu çok üzücü.
C'est triste.
Güzel değil mi? Yağmur yağdığında buradan nefret ediyorum. Bu çok üzücü.
Je n'aime pas venir ici quand il pleut, tout est si triste.
Bu çok üzücü bir şey olmaz mı?
Ce serait désolant, non?
Bu çok üzücü. Hiç dışarı çıkmıyorsun.
Tu ne sors jamais.
Evet, Zora, bu çok üzücü bir rüya.
Oui, très triste.
Bu çok üzücü olur.
Ça la vexerait.
Bu çok üzücü.
C'est terriblement triste.
Bu çok üzücü Félix, ama Bay Poinsot'un acelesi var.
- Tout ça est navrant, mais M. Poinsot est un peu pressé. "Bijou" l'attend.
Oh, bu çok üzücü.
Ah, c'est dommage.
Evet, doğru olanı yaptık. Ama aşkı kaybettik. Ve bu çok üzücü, Mac.
On a fait ce qu'il fallait, mais on a perdu l'amour, et ça, et ça, c'est triste.
Bu çok üzücü. - Üzücü mü?
- C'est bien triste.
Bu çok üzücü.
Vera, comme c'est triste.
Bu kesinlikle çok üzücü bir şey. Aldatmak korkunç bir şeydir.
Il faut trouver une chose positive... qu'il puisse croire.
Bu çok üzücü.
C'est bien triste, tout ça! Ah!
Bu olanlar çok üzücü.
Tout de même, ce que ça peut être triste, tout ça.
Baylar... Çok üzücü bir kazaydı, hepsi bu.
Il s'agit d'un déplorable accident, et rien de plus.
"Cankurtaran botlarından birine girmesinin görüldüğü en son... Göremiyorum." Dalganın... " Bu, çok üzücü.
"On l'a vue monter dans un canot de sauvetage, mais une vague..." C'est très triste.
Bu çok üzücü.
Ça va mal partout :
Talbot geleneği inatçılığı ve duygularını göstermemeyi de içerir. Bu durum, sıklıkla da çok üzücü noktalara varır.
La tradition insiste aussi... pour que les Talbot soient guindés et démonstratifs... et fréquemment, cela a été poussé à l'extrême de manière très malheureuse.
- Çok üzücü bir öyküydü bu.
C'est une histoire bien triste.
Bunca yıldır yanımda olmaması çok üzücü olmuştu benim için. Bayan Prism, bu çantadan daha fazlası size döndü.
La haute société londonienne est pleine de femmes qui sont volontairement restées à l'âge de 35 ans.
Görüyorum ki senin için çok üzücü bu konu.
- Oh, Tante Jessie, pouvez-vous faire quelque chose pour lui?
Bu kadar erken gitmek çok üzücü. Sen de benimle aynı fikirde misin, Otto?
C'est triste de se séparer, n'est-ce pas, oncle Otto?
Ama eğer lisansını bu evde bırakırsan annem için çok üzücü olacak.
Mais si vous êtes relevé de votre fonction dans cette maison, ce serait très douloureux pour ma maman.
İşlerin bu şekilde halledilmesi çok üzücü. Ama halledilmeli.
en tout cas, c'est drôlement pointu de les contrôler de cette façon ; m'enfin si ça marche...
Ne yapalım, savaş bu. Çok üzücü.
Triste!
Bu kadar erken gidecek olman çok üzücü.
Quel dommage que tu repartes déjà.
Bu gerçekten Çok üzücü.
J'avale une pilule bien cruelle
- Bence bu, çok üzücü.
Pauvre homme!
Evinden bu kadar uzakta ölmek çok üzücü bir şey.
C'est triste de devoir mourir si loin de chez soi.
Bu çok ama çok üzücü bir şeydir. Bir adamın 27 yaşına gelmesi.
C'est terrible, terriblement triste... quand un homme a 27 ans...
Bu çok üzücü.
Quelle tragédie!
Çok üzücü bir gerçek var. Bu genç bayan dövülmüş ve tecavüze uğramış.
Une vérité tragique est que cette fille a été battue et violée.
Dostum, bu sokakta çok fahişe var. Hepsinin ayrı üzücü hikayesi var.
Toutes ces femmes méritent la charité.
Maalesef onu savaşta kaybettik ve bu üzücü haberi vermek ne yazık ki bana düşüyor, çok üzgünüm.
La mort de Taro au combat, comme il me pèse d'avoir à vous l'annoncer!
Bu çok üzücü bir durum.
C'est triste.
bu çok güzel 567
bu çok iyi 411
bu çok 150
bu çok zor 90
bu çok iyiydi 76
bu çok iyi olur 37
bu çok hoş 216
bu çok heyecan verici 50
bu çok korkunç 105
bu çok fazla 165
bu çok iyi 411
bu çok 150
bu çok zor 90
bu çok iyiydi 76
bu çok iyi olur 37
bu çok hoş 216
bu çok heyecan verici 50
bu çok korkunç 105
bu çok fazla 165
bu çok doğal 48
bu çok güzeldi 52
bu çok para 46
bu çok doğru 46
bu çok kötü oldu 29
bu çok ilginç 132
bu çok komik 209
bu çok eğlenceli 50
bu çok saçma 642
bu çok kolay 78
bu çok güzeldi 52
bu çok para 46
bu çok doğru 46
bu çok kötü oldu 29
bu çok ilginç 132
bu çok komik 209
bu çok eğlenceli 50
bu çok saçma 642
bu çok kolay 78
bu çok kötü 494
bu çok önemli 351
bu çok iğrenç 62
bu çok tuhaf 143
bu çok tehlikeli 167
bu çok gülünç 58
bu çok basit 58
bu çok garip 190
bu çok aptalca 126
bu çok komikti 16
bu çok önemli 351
bu çok iğrenç 62
bu çok tuhaf 143
bu çok tehlikeli 167
bu çok gülünç 58
bu çok basit 58
bu çok garip 190
bu çok aptalca 126
bu çok komikti 16