English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bız

Bız translate French

34,523 parallel translation
Ve açıkçası Norma'yı onunla yalnız bırakmaya korkuyorum.
Et honnêtement, j'ai peur de laisser Norma seule avec lui.
İyi haber ; ayaklarımızın üzerinde durmaya başladık ve günler sonra bu dava işini arkamızda bırakacağız.
Nous sommes de retour et à des jours de la fin de ce procès.
Müşterek acılarımızın iyileşmesini ve birbirimize yeniden dönüş yolunu bulmayı birlikte zamana bırakmalıyız.
"Prenons le temps, ensemble, " de soigner nos blessures, "afin de retrouver le chemin qui nous mène l'un vers l'autre."
Arabanızı öyle bırakamazsınız!
Ne laissez pas votre voiture!
Şu an kim olduğumuz, gelecekte kim olacağımız her şeyi anlatmıyor mu? Bütün dikkatimizi dağıtan şeyleri geride bıraksak bir memurun önünde dikilip Tanrının gözü önünde yapsak bunu?
Ça ne montre pas qui nous sommes aujourd'hui, qui on veut être dans le futur, si on enlève toutes les distractions et qu'on se tient devant un prêtre, aux yeux de Dieu, et qu'on se consacre à nous?
Kızlar, sizin eve birkaç eşya bırakmamız gerek.
Les filles, on doit stocker des choses chez vous.
Sizi biraz yalnız bırakayım.
Je vais vous laisser un peu d'intimité.
Bence bunun bir sebebi de annelerimizin, babalarımızın, ninelerimizin ve dedelerimizin bizim için yemek pişirmelerinin bıraktığı etkili anılardır.
Parce que la plupart d'entre nous avons des souvenirs très forts de repas mitonnés par nos mères, nos pères, nos grands-parents.
Pekâlâ, ben seni yalnız bırakayım.
Bon, je vais te laisser à tes occupations.
I sen beni yalnız bırakmayacak biliyorum, Damon, bak. Geri kardeşinin cesedini bulana kadar.
Ecoute Damon, je sais que tu ne me laissera pas tranquille tant que tu n'aura pas le corps de ton frère.
Bizi biraz yalnız bırakabilir misin Jock?
Pouvez-nous nous laisser un instant, Jock?
Şimdi bırakırsak, sizz adımızı korkağa çıkarır.
Si on flanche maintenant Sizz ira répéter partout qu'on a eu peur.
Tabi ki, ancak bu eğlenmeyi bırakacağımız, anlamına gelmiyor.
Si, mais sans forcément arrêter de s'amuser.
Biz de daha fazlasını öğrenmek için onu sokağa bırakmamızın daha iyi olacağını düşündük.
On a pensé qu'on en saurait plus en la laissant encore un peu en liberté.
Aslında Laurel saldırıya uğradığı gibi bıraktınız.
Vous avez arrêté au moment où Laurel a été attaquée.
Kızı bırakalım gideceği yere.
Prenons-la. - Elle n'a que 2,8.
Eğer bu işi başarırsak ki normalde çok pozitifimdir ama başarabileceğimize inanmıyorum. Mürettebatın bir kısmını da arkada bırakmış olacağız.
En supposant qu'on sorte d'ici, et malgré mon habituel optimisme, je ne suis pas convaincu qu'on puisse y arriver, on oublie des membres de l'équipage.
Seni arkada bırakmayacağız.
On ne te laisse pas ici.
Nereye istersen bırakırız.
On te déposera où tu veux.
Yine de, bilgisayarda bıraktığınız beyin taramalarını bilincinize tekrar geri yüklerseniz anılarınıza erişebilirsiniz.
Cependant, je crois que si chacun de vous chargeait les scans du cerveau laissés dans l'ordinateur, à nouveau dans vos consciences, vous pourriez accéder aux souvenirs.
- Hanımefendi, margaritanızı bırakıp ellerinizi arkanıza koyun. - Ne? !
Quoi?
Sana, Schmidt'in soyadlarımızı bırakıp yeni bir tane uydurmayı düşündüğünü söylemiş miydim?
Je t'ai dit que Schimdt pense qu'on devrait laisser tomber nos noms de famille et en créer un nouveau?
Pekala. Seni biraz yalnız bırakayım.
C'est bon, je te laisse une minute.
Şimdi bırakırsak öncekinden çok daha kötü bir duruma sokmuş olacağız.
Si on s'arrête maintenant, on le laisse dans un pire état qu'on ne l'a trouvé.
Biraz yalnız bırakalım.
Donnez-lui de l'espace.
Onu vücudunun ortasında tek bir bacakla bırakacaksınız.
Vous le laissez avec une jambe au milieu du corps.
Kimse soğukta reddedilmiş ve yalnız bırakılmak istemez.
Personne ne veut rester dans le froid, tout seul et rejeté.
Beni yalnız bırakır mısın?
Tu peux me laisser tranquille?
Sizi yalnız bırakalım.
On vous laisse toutes les deux.
Seni Yeraltı Dünyası'nda bıraktığımızı sanıyorduk.
On pensait t'avoir abandonné dans les Enfers.
Evet, bıraktınız ama geri döndüm işte.
Vous l'avez fait. Mais je suis revenu.
Mesaj bırakırsanız en kısa sürede sizi ararım.
Laissez un message, je vous rappellerai.
Ama düşünün bir, hayatınızda bir zamanlar her biriniz inançlı insanlardınız ama bir süre sonra o benliğinizi geride bıraktınız.
Mais pensez-y... à un certain moment de votre vie, chacun de vous, a une fois cru en quelque chose, et vous avez laissé cette partie derrière vous.
- Beni o psikopatla yalnız başıma bırakan sensin.
[BRUIT DE RASOIR]
Herkes ne halt ediyorsanız hemen bırakın ve zaman kartlarınızı sekreterime iletin.
♪ See the money, wanna stay for your meal ♪
Sense cidden takım yıldız defansif oyuncusunu bırakacak mı?
Tu penses que l'équipe va lâcher leur meilleur arrière défensif pour un NFI?
Anlıyorum, seni yalnız bırakayım.
Je comprends. Je vais y aller.
- Sayın Hâkim, şimdi karar verirseniz kararınızı temyize açık bırakırsınız ya da bana onu değerlendirtmem için izin verirsiniz.
Votre Honneur, si vous rendez votre jugement maintenant, vous laissez votre décision ouverte pour un pourvoi en appel... ou, vous pouvez me laisser le faire évaluer.
Sean kızın yanına gidip pislik gibi davranacak sonra ben olaya dahil olup kızı rahat bırakmasını söyleyeceğim.
Sean va voir une fille, agit comme un crétin, et là j'arrive, et je lui dit de la laisser tranquille.
Zamana bırakmamız lazım.
Le temps nous le dira.
Doktor, bizi yalnız bırakır mısın?
Doc, laissez-moi entrer.
Bizi huzur içinde yalnız bıraktı.
Il nous laisse seuls, vivre en paix.
Kimseyi arkada bırakmayacağız kaptan.
On ne laissera personne derrière.
Konuşmamız için onları bırakabilir misin?
Pouvez-vous les poser afin qu'on puisse parler?
Oğlumu babasız mı bırakacaktım?
Rendre mon fils orphelin?
Bip sesinden sonra, lütfen mesajınızı bırakın.
Après le bip, laissez un message.
Bıldırcın avındayız.
On chasse la caille.
Bisikletine doğru yürüdüğünde tek düşündüğüm şey beni annemle yalnız bırakmasıydı.
Il se dirigeait vers son vélo, et je ne pensais qu'à un truc :
Mesajınızı bırakın.
Nous sommes absents alors laissez un message.
Birbirimize grup mesajları atmayı cidden bırakmalıyız.
On doit vraiment arrêter les discussions de groupes.
Önce onu ele verip, sonra da yapayalnız bıraktınız.
D'abord vous la dénoncez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]