Endişelenmiştim translate French
405 parallel translation
Haber vereyim dedim, zira biraz endişelenmiştim.
Ça m'embarrassait un peu.
Sizi aşağıda görünce endişelenmiştim.
Je m'inquiétais de te voir si préoccupée.
Onu sevmezsin diye endişelenmiştim.
Je me demandais ce que tu penserais d'elle.
Başta senin için endişelenmiştim. Tahkikata da bu yüzden geldim.
J'étais inquiet, alors je suis venu à l'audience.
Gelmekte ısrar ettim. Endişelenmiştim. Neden anlatmadın?
Pourquoi ne m'avez-vous rien dit?
Dün gece yağmur yağınca biraz endişelenmiştim.
On aurait dit qu'il allait pleuvoir.
Chris'i son gördüğümde onun için endişelenmiştim.
La dernière fois que j'ai vu Chris, elle m'a inquiété.
Nereye gittiğini bilemeyince çok endişelenmiştim.
Je t'ai cherché partout.
Bir an için ben de endişelenmiştim.
Je m'en suis aussi inquiété, grâce à vous.
Endişelenmiştim!
Quel temps épouvantable!
Senin için endişelenmiştim.
Je te promets que j'ai pensé à toi...
Sana emanet ettiğim şeyle ilgili endişelenmiştim, ama benim için biraz daha tutmanı istiyorum.
Moi aussi, ça me tracassait. Vous pouvez encore me le garder?
Dün akşam saat 20 : 00'da yatakta olduğunu söyledi. Ama dün akşamki partiden hemen sonra doğruca karargâhına, Myers tabyasına gittim... çünkü Senatör Prentice'in alarmı öğrenmesinden endişelenmiştim.
Mais, il était à son Q. G. Je m'y rendais... pour l'informer des propos de Prentice.
- Analisti hatırladın mı? Çok endişelenmiştim. - Hı-hı
Vous vous souvenez de ma convocation chez l'analyste?
Sana bir şey olmasından endişelenmiştim.
Je commençais à m'inquiéter pour toi.
Ben de heyete hilemizi anlatacak diye endişelenmiştim.
Et moi qui craignais qu'il nous dénonce pour tricherie.
Endişelenmiştim.
Je m'inquiétais.
Daha iyisini bulduğunu düşünene kadar çok endişelenmiştim.
Je m'inquiétais, puis j'ai compris que tu avais trouvé mieux.
- Ailem için çok endişelenmiştim, gergindim.
parce que je craignais pour ma famille.
Söylemeliyim, biraz endişelenmiştim.
J'étais intrigué, oui.
Çok endişelenmiştim. Kocan garip davranıyordu...
Ton mari qui agit bizarrement...
Endişelenmiştim.
J'étais inquiète.
Senin için çok endişelenmiştim.
Ouais, mais j'étais tellement inquiète pour toi.
Hmm, bunu hiç düşünmemiştim sanırım, sizin için çok endişelenmiştim
En effet. L'idée ne m'a pas effleuré. J'ai agi sans réfléchir.
Bu iyi haber, senin için endişelenmiştim.
Ces derniers jours, j'étais très inquiet pour vous.
Çok endişelenmiştim.
C'est Sears. Je suis inquiet pour lui.
Biraz endişelenmiştim.
Je me suis inquiété un moment.
O adam, onu takip edince endişelenmiştim.
J'étais inquiet parce que j'ai vu ce type qui la suivait.
Endişelenmiştim...
Je craignais...
- Endişelenmiştim.
- J'étais inquiet.
... Ira bana Joan'ın en iyi arkadaşını ayarladığını söylediğinde Biraz endişelenmiştim.
Quand ira m'a dit que je devais dîner avec la meilleure amie de Joan ça m'a un peu inquiété.
İnsanların çok fazla çalıştıkları ve ailelerini özlediklerinden endişelenmiştim.
Pour moi l'ouvrier travaillait trop, délaissait sa famille.
İşlerinden mutlu olmadıklarından endişelenmiştim.
Je craignais que le travail ne leur apporte aucune satisfaction.
Dün gece yağmur yağınca endişelenmiştim.
J'étais inquiet, quand il a plu hier soir.
Orada gerçekten endişelenmiştim.
J'ai failli m'inquiéter!
Endişelenmiştim.
J'étais inquiet.
Patlamadan sonra sizin için endişelenmiştim.
Après l'explosion, je m'inquiétais pour vous.
Annem onu tabutta gördüğünde fenalaşacak diye endişelenmiştim.
Je n'aimais pas que ma mère le voie couché dans cette boîte.
Senin için endişelenmiştim.
Je m'inquiétais pour toi.
O takımdan çok var. Hem işi kotaramayacağın diye çok endişelenmiştim.
J'avais peur que tu ne puisses pas emporter toutes les pièces.
Çok endişelenmiştim.
Je me suis vraiment inquiété.
Çok endişelenmiştim.
J'éta ¡ s très inqu ¡ éte.
Sadece biraz endişelenmiştim,... beni ilgilendirmez tabii,... zor durumda olabileceğinizi düşündüm.
Ça ne me regarde pas, mais vous pouviez être dans la... détresse.
Senin için endişelenmiştim.
J'étais si inquiet!
Fabrikanın yandığı gece Shelly'nin evine gittim çünkü onun için endişelenmiştim.
J'ai été chez Shelly la nuit où la scierie a brûlé, parce que je m'inquietais pour elle.
Fakat endişelenmiştim, Charlie.
Mais j'étais inquiet.
Fakat senin için endişelenmiştim Charlie.
Je m'inquiétais pour toi
Bir an için endişelenmiştim.
Vous m'avez fait peur.
Anlamayacağınızdan endişelenmiştim.
Je craignais qu'il vous soit difficile de comprendre.
Çok endişelenmiştim.
J'étais si inquiet.
- Onun için endîşelenmiştim.
- J'étais inquiet.
endişelenme 2019
endiselenme 17
endişeleniyorum 63
endişe 26
endişelenmeyin 418
endişelendim 49
endişeliyim 71
endişeli 16
endişelenmiyorum 40
endişelendirmiyor beni 38
endiselenme 17
endişeleniyorum 63
endişe 26
endişelenmeyin 418
endişelendim 49
endişeliyim 71
endişeli 16
endişelenmiyorum 40
endişelendirmiyor beni 38