English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ E ] / Eğer istersen

Eğer istersen translate French

3,598 parallel translation
Gördüğün gibi, eğer istersen az da olsa nefret edebiliyorsun. Böyle devam et.
- Tu vois, tu peux haïr un peu.
Eğer istersen, bana "zavallı kızım" demeye devam edebilirsin.
- Pas Anna. - Appelle-moi "ma pauvre fille", si tu veux.
Eğer istersen. Milleti tutuklayıp, silah taşıyabilir miyim?
Et je pourrais arrêter des gens, porter une arme?
Eğer istersen tabii.
Si tu le veux.
- Eğer istersen...
Si vous...
Eğer istersen.
Si t'as envie.
Bilmiyor musun eğer istersen bunları çıkarabiliriz?
Vous savez quoi, on pourrait juste attacher nos manteaux autour de nos tailles.
Eğer istersen seni yazılı sınava tabi tutabilirim ama buna ihtiyacın olduğunu sanmıyorum.
Je pourrais te donner un test écrit si tu aimerais mais je ne pense pas que ça changerait grand-chose.
Eğer istersen arabayı ben sürebilirim.
- Bye. Je conduis si tu veux.
Eğer istersen şu beraber yemek olayını atlayıp onu doğruca otele- -
Tu sais, si tu veux, on peut sauter le diner
Halihazırda tanıdığın kişilerle beraber buradaydık biz de. Eğer istersen sen de bize katılabilirsin.
Je suis avec des gens que tu connais vraiment... si tu veux venir.
Eğer istersen biraz var.
J'en ai un peu maintenant si tu en veux.
Ve eğer istersen, ben bunu yaparken sen de kendinle oynayabilirsin.
Et si tu veux, tu peux jouer avec toi pendant que je le fais.
Eğer istersen, bunu yapmanın daha kirli yolları da var.
Et il y a des façons plus salissantes de faire ça, si vous insistez.
Eğer istersen bana çenemi kapatmamı söyleyebilirsin.
Tu peux me dire de me taire si tu en as envie,
Eğer istersen bir şey konuşmamız gerekiyor.
Il faudrait qu'on se parle, si tu es en état.
Öyleyse bu iş senin. Eğer istersen.
La tâche te revient donc, si tu en veux.
Şoförüm nereye istersen seni götürür. Eğer istersen ta Philadelphia'ya kadar götürür.
Mon chauffeur t'emmènera où tu veux, jusqu'à Philadelphie si tu veux.
Sana da yardım edebilirim. Bir anı ile. Eğer istersen.
Je peux vous aider vous aussi avec votre mémoire si vous le voulez
Eğer istersen...
Tu veux peut-être...
Eğer göz atmak istersen, yeni bir bar da açtık.
Et un bar vient d'ouvrir si vous voulez regarder.
Eğer konuşmak istersen tamam.
c'est ok si tu as besoin de parler
Eğer gizlememizi istersen makyaj malzemem var.
Mais si tu veux essayer de le cacher, j'ai du maquillage.
Eğer beni bırakmak istersen. Bunu gerçekten anlarım.
Alors, regarde, si tu veux t'en aller maintenant, je comprendrais totalement.
Eğer okumak istersen, okursun.
Si tu veux seulement lire, tu liras.
Karar verecek olan sensin, eğer dinlemek istersen.
À toi de décider si tu veux écouter ce qu'il y a dessus.
Eğer değiştirmek istersen...
À moins que tu descendes me le changer au milieu du repas?
Eğer beni kovmak istersen anlarım.
Ecoutes, je sais que tu vas essayer de me mettre à la porte. Je comprends.
Ve, Anne, bu yıl, sürpriz bir parti istediğime karar verdim. O şekilde olmaz bu iş. Eğer sürpriz parti istersen, gerçekte bu bir sürpriz olmaz.
Ça marche pas comme ça, si tu demandes une fête, ça sera plus une surprise.
- eğer gizli planlar filan yapmak istersen...
On organise pas de fête surprise.
Eğer konuşmak istersen...
Si tu veux en parler...
Elbisem için megenta rengini düşünüyorum eğer uyumlu olmak istersen.
Je pensais à magenta pour ma robe si tu veux être assorti.
Eğer bakmak istersen.
Si tu veux y jeter un oeil.
Önümüzdeki hafta bundan bir tane daha yapacağız. Eğer uğramak istersen.
On en a un autre la semaine prochaine si tu veux passer.
Eğer onunla baş başa olmak istersen, bu konuyu gerçekten sorun etmem.
Si tu veux être seule avec lui, ça me dérange pas.
Tom pasta almaya gitti, eğer arabada falan beklemek istersen...
Tom arrive avec le gâteau. Tu peux attendre dans la voiture.
Eee, eğer antrenman yapmak istersen, sana seve seve yardım ederim.
Si tu veux t'entrainer, je serais heureux de t'aider.
Benimle gelip sadece bir şeyler içersin ve eğer içkinin orta yerinde kalkıp gitmek istersen, bunu senin...
Vous sortez juste boire un coup avec moi, et même si vous vous leviez et partiez avant d'avoir fini le premier verre, je ne...
Eğer kendine şapka yapmak istersen mutfakta folyo var.
Tu sais, il y a quelques feuilles d'étain dans la cuisine si tu veux te fabriquer un petit chapeau.
Eğer birisiyle konuşmak istersen, bir şey istersen yardım edebilirim.
Si tu veux parlait à quelqu'un tout ce dont tu as besoin, je l'aurai.
Eğer başka şeyler hakkında konuşmak istersen, o zaman başka şeyler hakkında konuşuruz.
Si tu veux parler d'autre chose, on peut parler d'autre chose.
Eğer hala atlamak istersen işini daha sessiz sakin bir günde halledersin.
Si vous voulez vraiment sauter, faites-le un jour plus calme.
Arkada birkaç boş koltuğumuz var, tam orada, eğer oturmak istersen.
Nous avons quelques sièges disponibles à l'arrière, juste là bas, si vous voulez voir ça.
- Ama eğer konuşmak istersen, buradayım.
Si tu veux parler, je suis là.
Eğer hala sohbet etmek istersen.
Si tu veux toujours parler.
Eğer eve gitmek istersen...
Si vous voulez rentrer chez vous...
Eğer biriyle beraber bir şeyler içip,... içini dökmek istersen.... Özür dilerim.
Excuse-moi.
Eğer yaz kampında bir çocuğun vuvuzelasına dokunmayla ilgili sır saklamak istersen anlarım.
Tu peux me cacher tes expériences avec le didgeridoo d'un autre mec.
Eğer beni almak istersen...
Alors si tu veux passer me prendre...
Bunu alıyorum ama eğer sen almak istersen...
Je vais le prendre. A moins, bien sûr, que tu veuilles...
Eğer bir ara bize katılmak istersen, bu güzel...
Si vous voulez vous joindre à nous, ça pourrait être...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]