Görmek istemiyorum translate French
2,754 parallel translation
"Sizinkini görmek istemiyorum.. " Tabi, kesinlikle hayır. "
- "Je ne veux pas voir le vôtre." - "Non, non."
Hayır, görmek istemiyorum.
- Je ne veux rien voir.
- Görmek istemiyorum.
- Pourquoi tiens-tu à... - Je ne veux pas voir.
Bir daha kitap görmek istemiyorum.
Je veux plus voir de livre.
Bir de sen! Seni bir daha kanalımda asla görmek istemiyorum.
Vous, je veux plus vous voir sur ma chaîne.
Henüz kimseyi görmek istemiyorum.
Je ne désire voir personne pour l'instant.
Artık rüyalarımda o yüzü görmek istemiyorum.
Je ne veux plus voir ce visage dans mes rêves.
Seni bir daha asla görmek istemiyorum.
Je ne veux plus jamais te voir.
- Seni görmek istemiyorum. - Kızgın olmakta haklı.
Je ne veux pas te voir.
Kendine acıdığını görmek istemiyorum.
Je vais pas te regarder pleurer sur ton sort.
Anahtarlarımı geri istiyorum. Eşyalarını yerlerde görmek istemiyorum. Ve yemek yapmadığım için şikâyet edip durmanı da istemiyorum.
Je veux mes clés, je ne veux pas voir tes shorts par terre et je ne veux pas t'entendre te plaindre que je ne sais pas cuisiner parce que je ne sais pas cuisiner!
Genelde istediği şeyi yapmasına müsaade ederim ama o benim dostum ve hapse girdiğini görmek istemiyorum.
Normalement, je le laisserais faire ce qu'il veut, mais c'est mon ami, et je ne veux pas le voir en prison.
Hâlâ çekimi almak istiyorum, Ve Pedro'nun aptal suratını görmek istemiyorum.
Maintenant j'ai toujours mon chèque, et je n'ai pas à regarder sa tronche.
Ama ben görmek istemiyorum! Bu benim! Ve bunda iyiyim!
J'aime ce que je fais et je suis doué.
Annemin de aynı duruma düştüğünü görmek istemiyorum.
Je préfèrerais qu'il n'arrive pas la même chose à ma mère.
Dostum, heriflerin sikini görmek istemiyorum.
Je veux pas voir plein de bites!
Daha fazla görmek istemiyorum.
Je veux pas en voir plus!
- Görmek istemiyorum.
- Je ne veux pas la voir.
Seni bir daha görmek istemiyorum, Ryan. Çünkü seni affetmiyorum.
Je ne veux plus te revoir, Ryan, parce que je n'arrive pas à te pardonner.
- Ama rica ediyorum E'nin olmadığı zaman haber ver çünkü onu görmek istemiyorum.
Mais sois sympa, préviens-moi quand E est absent. J'ai pas envie de le voir.
Ben görmek istemiyorum demek istedim ama diyemedim.
Je voulais refuser, mais je n'ai pas pu.
Onları evimin içinde görmek istemiyorum!
Je ne veux pas d'eux chez moi!
Sizi bilmem beyler, ama ben kampüsümü seviyorum ve onun şehir koleji otoparkı olmasını görmek istemiyorum.
Je sais pas pour vous, messieurs, mais j'aime mon campus, je veux pas qu'il devienne un parking de leur fac.
Geri geldiğimde sizi görmek istemiyorum!
Ne soyez plus là à mon retour!
Siz, üçünüz. Kim olduğunuzu ya da nerden geldiğinizi bilmiyorum, Ama bir daha yüzünüzü görmek istemiyorum.
Vous trois, je ne sais pas qui vous êtes, ni d'où vous venez... mais je ne veux plus vous revoir.
Bunu görmek istemiyorum.
Je ne veux pas voir ça.
Ne onu ne de arkadaşını görmek istemiyorum.
et son copain non plus.
Çünkü bazı şeyleri görmek istemiyorum. Ama aniden birisi çıkıp "Sakin ol, gevşe" diyor.
Parce que j'ai pas envie de voir ce qui m'entoure. quelqu'un est apparu et m'a dit "doucement".
Seni de görmek istemiyorum.
Je ne veux plus te voir!
Eğer gelmezse, yüzünü bir daha görmek istemiyorum yoksa seni öldürürüm.
Sinon, ne revenez pas... ou vous serez mort.
Ama ikinizi bir daha buralarda görmek istemiyorum anlaşıldı mı?
Mais je veux plus vous voir ici.
İncindiğini görmek istemiyorum.
Je ne veux pas que tu souffres.
Bu yüzden buralarda yüzünü görmek istemiyorum.
Je ne veux plus vous voir ici.
Görmek istemiyorum.
Je ne veux pas voir ce film.
- Ben seni görmek istemiyorum.
- Pas moi.
Bu arada, evde eğitim görmek istemiyorum.
Je ne veux pas de cours à la maison.
Artık seni görmek istemiyorum.
Et je ne veux plus te voir.
Artık masum insanların ölmesini görmek istemiyorum.
Je ne veux plus voir mourir d'innocents.
Lucy'yi asla bilgisayar başında görmek istemiyorum, tamam mı?
Lucy n'est jamais à côté d'un ordinateur?
Bu özel gecenizde tüm zamanınızı çalmak istemiyorum. Hem serginin geri kalanını da görmek isterim, o yüzden müsaadenizle.
Je ne veux pas vous mobiliser pendant cette soirée spéciale, alors je poursuis ma visite.
Bir daha çalılık görmek de istemiyorum.
Je ne veux plus voir de buisson à nouveau!
Pekâlâ. Ama artık seni görmek istemiyorum.
Vous ne sortirez pas de cette pièce tant que vous n'aurez pas promis d'ignorer tout ce que j'ai dit.
Travis'i görmek için yarını beklemek istemiyorum.
Elle détestait se déguiser.
Ölmeden torun görmek istiyorum ve torunlarımın tekerlekleri olan bir evde yaşamasını istemiyorum.
Je veux des petits-enfants et pas qu'ils habitent une roulotte.
Ben kimseyi görmek istemiyorum.
Je ne veux voir personne.
Annemi yalnız bırakmak istemiyorum ama babamı daha çok görmek isterdim.
{ \ pos ( 192,215 ) } Je veux pas abandonner ma mère, mais j'aimerais voir mon père.
Seni görmek istemiyorum.
Je les ai eus.
Seni görmek istemiyorum.
- Je ne veux pas te voir.
Sarah, seni bu şekilde görmek istemiyorum.
Que s'est-il passé?
Bakın, o piçi tekrar görmek dahi istemiyorum.
Je ne veux plus jamais revoir ce salaud.
Bek ne diyeceğim, görmek de istemiyorum.
- Tu sais ce que je ne voudrais pas voir?
istemiyorum 1125
görmek 28
görmedim 301
görmek istiyorum 102
görmek ister misin 133
görmek isterdim 20
görmek ister misiniz 51
görmek istiyor musun 16
görmek isterim 22
görmedin 27
görmek 28
görmedim 301
görmek istiyorum 102
görmek ister misin 133
görmek isterdim 20
görmek ister misiniz 51
görmek istiyor musun 16
görmek isterim 22
görmedin 27