English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ G ] / Gözlerim

Gözlerim translate French

2,629 parallel translation
Lütfen, gözlerim ağrıyor.
S'il te plaît, j'ai très mal.
- Gözlerim burada. Duyguları olan bir kızım ben.
- Mes yeux sont là!
Gözlerim "Fili görmekte,".
"Voir l'éléphant," mon œil.
- Gözlerim yaşardı.
- Et toi, tu pleures.
"Kendime bakarım, saçlarım beyaz, gözlerim mavi ve göğsüm gıllıdır."
"je suis mince, cheveux gris, yeux bleus, torse poilant..."
Benim de senin gibi polis gözlerim var.
- Mes yeux de flic, comme toi.
Yoruldum, terasa çıkıyorum. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
J'écoute Istanbul en fermant les yeux.
Gözlerim... - Evet.
Oui.
Gözlerim artık iyi görmüyor.
Ma vue n'est plus ce qu'elle était.
Gözlerim belirgin olsun diye yaptım.
J'ai fait ressortir mes yeux.
İnsanlar bana Nazi diyorlar. Ve emin ol, soğuk, mavi gözlerim de yok.
Les gens m'appellent "Le nazi", pas à cause de mes yeux bleus glacés.
Ama bilemiyorum - Eğer burada olsaydı gözlerim yüzümden düşerdi ve ölürdüm.
Mais si ça arrive ici, mes yeux vont tomber, et je mourrai.
Gözlerim üzerinde, demiştin.
Tu avais dit que tes yeux étaient grands ouverts.
Gözlerim sararmış mı?
Mes yeux sont jaunes?
Gözlerime bak. Shrek yeşili gözlerim var.
Regardez mes yeux couleur vert-Shrek.
Gözlerim kuruyuncaya kadar ona bakabilirdim.
J'aurais pu le regarder à m'en user les yeux.
birbirimize selam vermiyoruz, sadece göz göze geliyoruz... gözlerim hemen nemleniyor ve bara doğru gidiyorum...
On ne s'est pas dit bonjour, juste nos regards se sont croisés. je suis allé au bar...
Gözlerim, gülüşüm ve vücudumla. Beni üstüm çıplakken görmelisin.
Tu comprends, mes yeux... mon sourire, mon corps.
Gözlerim beni yanıltmıyorsa bu resmen o.
Mes yeux ne me trompent pas. C'est bien elle.
- Gözlerim ufak mı?
- J'ai des yeux minuscules?
Benim gözlerim ufak değil.
Mes yeux ne sont pas petits. - Si.
Ben ağlamayacağım, çünkü gözlerim minicik.
Pas moi, parce que mes yeux sont trop petits.
Şuna baksanıza. Gözlerim açık bakmışım.
J'ai les yeux ouverts.
Fotoğraf makinesi üzerine ince bir gecelik giyip Al Green CD'sini takıp ben loş ışık altında gözlerim kapalı bir şekilde uzanırken tüm işi kendi kendine yapmayı ister.
Il veut porter de la lingerie fine, mettre un CD d'Al Green, tamiser la lumière pendant que je m'étends en fermant les yeux.
Gözlerim! Bizi buradan çıkartacak bir araç isteyeceğim ama kimse cevap vermiyor.
Je cherche une solution, mais personne ne...
Neredeyse gözlerim yaşaracaktı.
Ça me met la larme à l'œil.
Gözlerim bugün biraz rahatsız.
Mes yeux sont sensibles aujourd'hui.
Endişelenmeyin, efendim. Sorun çıkmaması için keskin gözlerim vardır.
Ne vous inquiétez pas, je suis méticuleux.
Gözlerim beni yanıltıyor mu yoksa bir tanesi kayıp mı?
Mes yeux me font-ils défaut, ou il en manque bien une?
Tamam, ben avcıyı gözlerim.
OK, je surveille Hunter.
Gözlerim her şeyi anlattı.
Mes yeux t'ont tout raconté.
- Treni kaçırırsak gözlerim kör olacak.
Si on manque ce train, je vais devenir aveugle.
Benim gözlerim... pencere, kapı hatta anahtar bile değil.
Au fait, mes yeux ne sont pas des fenêtres, des portes ou des clés.
Yardıma ihtiyacın olursa gözlerim, renkler konusunda iyidir.
Si tu as besoin d'aide, j'ai l'oeil pour les couleurs.
Onları takip ettim, ama oraya geldiğimde hapşırmaya başladım. Gözlerim şişti.
Je les ai suivis, puis je me suis mise à éternuer, mes yeux ont enflé.
Gözlerim hala yanıyor. Adım Finn Hudson. Cheerios seçmelerine katılmak istiyorum.
J'ai du mal à y croire. et j'aimerais auditionner pour être pom-pom.
* Bak, gözlerim *
my eyes
* Başka dansçılar olabilir pistte * * Hayatım, ama gözlerim seni görüyor sadece *
Other dancers may be on the floor but my eyes will see only you
Sakın beni korkutmaya calışıp yorulma Çünkü gözlerim sıkıca kapalı.
N'essayez pas de me faire peur parceque mes yeux sont bien fermés.
Öyle bir çizdiler ki gözlerim de testis oldu.
Ils ont fait les testicules avec mes yeux.
Anlamıyorsun. Hayatım boyunca gözlerim hep iyiydi.
Ma vision a toujours été parfaite.
Tüm hayatım boyunca gözlerim hep iyiydi.
- J'avais une vision parfaite.
Gözlerim takıldı. Yardım et!
Mes yeux sont coincés.
Gözlerim sulanıyor.
J'ai les yeux qui piquent.
Gözlerim tövbe ediyor!
Non, jurez-le, mes yeux!
Bebeğim, gözlerim hızlıdır. Biliyorsun.
Tu sais que j'ai un bon coup d'oeil.
Gözlerim iyi görmüyor.
Je n'arrive pas à la voir.
Dün girdiğim toplantılarda gözlerim doldu hep.
J'ai pleuré en réunion.
- Gözlerim burada, JewFro.
l'Hébreu.
- Hey gözlerim burada.
Mes yeux sont ici.
Ben her dili biliyorum fakat gozlerim okuyamiyacak kadar zay? f.
Je connais toutes les langues, mais mes yeux sont trop faibles pour lire.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]