Gözlerin translate French
2,873 parallel translation
Yine gözlerin açık uyuya mı kaldın?
Encore endormi les yeux ouverts?
Gözlerin pörtlemiş, kocaman gülümsüyorsun, Clevland Indians maskotu gibiydin.
Tes lunettes sont embuées, et tu as un énorme sourire Colgate.
Eğer "acı" yüzün yanması ve gözlerin sulanması ise "evet".
J'ai le visage en feu et des larmes aux yeux, oui, j'ai mal.
Yani, çılgınca mı değil mi bilmiyorum, fakat senin gözlerin Michael ile görüştüğün zamanlarda ışıldıyor.
J'ignore si c'est dingue, mais tes yeux s'illuminent en parlant de Michael.
- Soruşturmam çoktan kapandı. - Eğer onun saçının bir teline dokunduysan suratına öyle bir yumruk atarım ki, gözlerin makatından çıkar!
Si vous avez touché un cheveu de sa tête, je vous fais sortir les yeux par le trou de balle.
Kahverengi gözlerin var ve küpe takıyorsun.
Vous avez les yeux marron et des boucles d'oreilles.
Senin gözlerin yıldızlara benziyor ama şu dedektifin gözleri normal.
Tes yeux brillent comme des étoiles. Ceux du détective sont ordinaires.
Gözlerin şaşı mı?
Tu es bigleux?
Ha Ni... Çift göz kapağı ameliyatı olmamana rağmen, gözlerin çok büyük.
mais tu as de grands yeux.
Gözlerin şişerse,... gelin pek de çirkinmiş derler.
Ou tes yeux seront gonflés demain. Et tout le monde va se moquer de la mariée qui n'est pas jolie.
Gözlerin o noktaya odaklanmalı.
Tes yeux doivent être fixés sur le point.
Gözlerin mi bozuk?
Tu es à la limite du bon sens. C'est ça!
Gözlerin bozuk mu senin?
Est-ce que vous avez besoin de lunettes? Vos yeux sont défaillants?
İyi olur. Yakında kavuşacağımız Jeju geceleri ve geceden daha güzel ve gizemli olan gözlerin için içelim.
D'accord. qui sont plus noirs et magnifiques que la nuit.
Gözlerin ekranda olsun.
Hé, hé, hé! Regardez l'écran.
O halde ben senin gözlerin olurum.
Alors je te guiderai. Tourne à gauche.
- Gözlerin çok güzelmiş.
- Amber. Vos yeux sont superbes.
- Çok güzel gözlerin var.
Tes yeux sont superbes.
- Kafanda gözlerin var mı?
- Tu as des yeux?
Gözlerin gibi mi?
Comme tes yeux?
Harry? Gözlerin gerçekten de bozukmuş.
Harry, tu es complètement miro.
Gözlerin çok güzel Ann Marie.
Tu as de beaux yeux, Ann Marie.
- Gözlerin de çok matrak!
- Bizarres, tes yeux.
Ne diyorsa onu yap yoksa cehennem ateşi aşkına seni öyle bir sıkarım ki o güzel kahverengi gözlerin kafatasından fırlar.
Obéis, ou par les flammes des Enfers, je fais gicler ces beaux yeux marron de ton crâne!
Gözlerin anneninkilere çekmiş.
Tu as les yeux de ta mère.
Gözlerin...
Vos yeux sont pleins de...
Tamam, gözlerin için ölebilirim.
Et je tuerais pour avoir tes yeux.
Biliyor musun, çok güzel yeşil gözlerin var ki onlar şu ana dek gördüğüm en güzel gözler.
Tu s les plus jolis yeux verts que j'aie jamais vus.
Gözlerin bayağı şişmiş.
Ton oeil a carrément enflé.
- Güzel. - Senin gözlerin 5 milimetre daha iri. - Makyaj kullanabilirler.
Tes yeux sont plus grands de 5 mm.
- Gözlerin keskinmiş.
- Bien vu!
Gözlerin güzelmiş...
Tu as de beaux yeux.
- Gözlerin bayram etsin.
- Plaisir des yeux...
Gözlerin kızımın üzerinde olsun. Ben kötü bir adam, bir hainim.
Dans les yeux de ma fille, je suis un mauvais homme, un traître.
- Gözlerin çok güzel.
- Tes yeux sont magnifiques.
Söyle şimdi. "Çok güzel gözlerin var."
Dis-lui "que tu as de beaux yeux"!
Evet tabii gözlerin güzel.
Oui, d'accord, ils sont bien.
Hayır senin gözlerin. Senin gözlerin güzel.
Tes yeux sont beaux, pas les miens!
Evet benimkiler de iyi. Ama eminim senin gözlerin harika görüyordur.
Les miens sont pas mal, mais les tiens... on peut carrément voir à travers.
İçeri giderken yakacak. Kanını hücum ettirecek, gözlerin kocaman açılıp hayret edeceksin ve canın hemen bir tane daha isteyecek.
Il nous brûle, nous réveille et nous laisse pantois mais on en redemande toujours.
Şu anda baktığım gözlerin sahibi de fena adam değil. Ve ban bana hak ettiğim gibi davranmak istiyor derdin.
Et cet autre garçon, qui te voit comme tu te verrais, tu le trouverais pas si mal et tu saurais qu'il te traiterait bien.
Gözlerin, çok güzeller.
Tes yeux, ils sont tellement magnifiques.
Buraya büyük ödül için geldin Tim ve geldiğinde gözlerin parıldıyordu ama bir sürtüğün çağrısına karşı koyamadın.
Tu es venu ici dans la ligue majeure, Tim, tu as les yeux qui brillent, et tu t'es laissé séduire par une pouffiasse.
Gözlerin ne kadar da iri.
Que vous avez de grands yeux.
"Gözlerin aldatıcı."
♫ Tes yeux sont fourbes. ♫
"Çünkü gözlerin kalbimi alıp götürüyor."
♫ Parce que tes yeux volent mon cœur. ♫
Ve gözlerin... güzel gülüyorsun ama gözlerin hüzünlü.
Et tes yeux... Tu ris beaucoup mais tu as le regard triste.
Gerçekten çok sevecen gözlerin vardı.
Tu as des yeux magnifiques.
Sevecen gözlerin.
Des yeux magnifiques.
Çıkmak derken bardaki yakışıklının gözlerin dönene dek seni becermesinden bahsediyorum.
Enfin, de te faire pilonner par l'étalon jusqu'à ce que tu voies Dieu.
İyi gözlerin varmış.
Bien vu.