English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ H ] / Hatırlayamadım

Hatırlayamadım translate French

681 parallel translation
Neye benziyordu? " Hatırlayamadım.
Laide? " Impossible de me souvenir.
Ben hatırlayamadım.
Moi, ça me dit rien.
Seni hatırlayamadım.
Je ne me souviens pas de vous.
- Adınızı hatırlayamadım.
J'ai peur de ne pas connaître votre nom.
Pek hatırlayamadım.
Je ne me souviens pas.
- Thomas'ı hatırlayamadım?
- La fiancée de Thomas.
Hiçbirinin nasıl göründüğünü hatırlayamadım.
Je ne me rappelais plus leurs visages.
- Üzgünüm, hatırlayamadım.
Je suis désolé...
Hatırlayamadım.
Non.
Hatırlayamadım.
J'ai peur de ne pas me souvenir.
Özür dilerim, eski dostum, adını hatırlayamadım.
Le visage paraît familier, mais ton nom m'échappe.
Sabah kalktığımda ayrıntıları pek hatırlayamadım.
Je ne me souvenais plus de tous les détails en me réveillant.
Renzo, şu anda gözlerinin rengini hatırlayamadım.
Renzo, je ne me souviens même plus de la couleur de tes yeux.
Eski bir şeydi... Hatırlayamadım şimdi.
Une ancienne Miss de... je sais plus quoi..
Sizleri hatırlayamadım.
Je ne vous comprends pas.
Bay... üzgünüm, isminizi hatırlayamadım, ve adınızı öğrenmeden, ben...
Monsieur... Désolé, mais je n'ai pas retenu votre nom, et à moins de le connaître, je...
Ne olduğunu hatırlayamadım. Ama tam o an...
Et à ce moment là...
Adınızı hatırlayamadım. Çok zaman oldu.
C'est loin, maintenant.
Hatırlayamadım... Ama Emil'i tanıyorsunuz, değil mi?
Vous le connaissez?
Afedersin ama bana nereye kaçmamı söylemiştin, hatırlayamadım?
Pardon, mais je ne me souviens pas : où tu m'avais dit de fuir?
Hayır, hatırlayamadım.
Non, je ne me souviens pas.
- Nerede tanıştığımızı hatırlayamadım.
- Je ne me souviens pas où vous avoir rencontré.
- Hatırlayamadım.
- Je ne m'en souviens pas.
Ayrıca en sevdiğin parfümün adını da hatırlayamadım. - Çok kafa patlattım ama bulamadım.
Je me suis creusé la tête à essayer de me souvenir de ton parfum favori.
Hatırlayamadım.
Je ne pense pas.
Ben de hatırlayamadım.
Moi non plus.
Eski kasaba yolu neredeydi hatırlayamadım.
Je ne savais plus où se trouvait la route de la vieille ville.
Hatırlayamadım.
Je ne m'en souviens pas.
Satın almaya gittiğimde hangi markayı içtiğini hatırlayamadım.
Je n'ai pas pu me souvenir de la marque de Nathan. C'est quelle marque?
Hatırlayamadım. - Hayır.
Pas que je sache.
Hey, Curly, Lincoln Gettysburg'da ne demişti? Hatırlayamadım.
Je me souviens pas.
Tüvit, kahverengi lekeli yulaf rengi, yapıştırma cepli... Eşarp, keçe şapka, kahverengi ayakkabı, etek... ve göğüs cebinde küçük bir mendil. Hatırlayamadığım.
Tweed chiné beige et brun, poches appliquées... chapeau bleu, chaussures marron, chemisier en tussor... avec un bleu différent et une pochette bleue.
Ne oldu yaşlı adam, şarkıyı hatırlayamadın mı?
Alors, l'Ancien? . ça revient pas?
Onu hatırlayamadığım bir süredir takip ediyoruz.
On le chasse depuis- - Je me rappelle plus depuis quand.
Ve adlarını bile hatırlayamadığım üç tane daha. Doğruyu söylemek gerekirse, dul bir adam olmanın getirdiği yalnızlığı bir iki sene önce hissettim.
À vrai dire, je n'ai pas vraiment ressenti la solitude de mon veuvage... jusqu'à ces dernières années.
Aslında patronumla hiç konuşmadım. Numarasını hatırlayamadım rehberden bakıp söylesin diye karımı aradım.
En fait, je n'avais pas son numéro.
O zamanlar olan, hatırlayamadığım çok şey var.
Ma mère vous a employé?
Sanırım üzerimde üniformam olmadığı için beni hatırlayamadın.
Sans l'uniforme, vous devez pas me reconnaître.
Viyana'ya göre daha mı rahatım? O şaşaalı salonlarınızda, sevmediğim sıkıcı insanlarla neşeyle dedikodu yaptığım, şampanyaya boğulduğum hatırlayamadığım Strauss'ların valslerinde sendelediğim Viyana'ya.
Plus ø l'aise ici qu'à Vienne, dans vos brillants salons... à commérer avec ces gens ennuyeux, à m'imbiber de champagne... trébuchant durant une de ces valses, d'un de ces Strauss.
Apollo'nun kâhinini görmek için Delfi'ye gitmek istiyorum. Rüyamı ve hatırlayamadıklarımı ona sormak için.
Je veux aller à Delphes consulter l'oracle d'Apollon, pour connaître la signification de ce rêve.
Eşinizin empatik yeteneklerine bağlı olarak her şey iyi güzel, ancak Bay Scott'un hatırlayamadığı bu şeyi bulmanın tek yolu var.
Les dons empathiques de votre épouse nous seront utiles, mais il n'y a qu'un moyen de découvrir ce dont M. Scott ne se souvient pas.
- Beni hatırlayamadın mı, Valerie?
Tu ne me reconnais vraiment pas, Valérie?
Hatırlayamadığım bir şey var hikayedeki eksik bağlantı olabilir.
Il y a un élément que j'ai oublié et qui est la réponse à cette histoire.
"Ha har hee" hatırlayamadığın kelimelerin yeni geçmez canım.
- Non, pas "tralala". Cela ne remplace pas les paroles.
Kesin tarihleri hatırlayamadığım için kusura bakmayın. Bu kart hepsinin yerine geçsin.
Désolé de ne pas me rappeler les dates exactes... mais j'espère que cette carte fera pour toutes ces fêtes.
Bana numarayı hatırlayamadığını... evde yazacağını söyledi ve ben de aptal gibi inandım.
Elle a insisté pour le remplir chez elle et je l'ai bêtement laissé faire.
- Hala hatırlayamadın mı?
- Vous ne vous en souvenez pas?
Daha önce bana öğretilen şeyleri hatırlayamadığım için utanıyorum.
La honte m'a envahi, de ne rien me rappeler de ce que j'avais appris.
Şey, "Eski 97'nin Enkazı" nı hatırlayamadığımız için kusura bakma.
Navré qu'on n'ait pas su "Rickety Old 97".
Şu an adını hatırlayamadığım cephane deposunun yakınında.
Il est près du dépôt d'armes. Je ne me souviens pas du nom.
* Hatırlayamadığım bir zamanda,
Parfois, je ne me rappelle plus,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]