Hazır translate French
84,332 parallel translation
Sanırım bir parçam, seni gördüğüm ilk andan beri bu gün için hazırdı. ... okul koridorlarındaki gizemli çocuk.
Je pense qu'une partie de moi est prête pour ce jour depuis le moment où je t'ai vu pour la première fois, le nouveau garçon mystérieux dans le couloir au lycée.
Ben hazırım.
Je suis prête.
Uçuşa hazır mısın?
Tu es prêt à décoller?
Hazır mısın?
T'es prêt?
Konu hazır ne kadar rezil olduğuna gelmişken sana söylediğim şeyin peşine düşmediğini de ekleyeyim.
Et pendant qu'on y est, tu n'as même pas suivi ce que je t'ai recommandé.
- Acil müdahale arabası hazır.
Chariot de réa prêt.
Hazır mısın kardeşim?
Tu es prêt, mon frère?
Kayıtlı ifadesini buna hazır olduğunu düşündüğümüzde alacağız.
Sa déposition se fera quand on le jugera bon.
Beth'in fikrini falan istemiyorum, acilen Trish Winterman'ı ifade vermeye hazır hale getirip bize yardımcı olmasını istiyorum.
C'est pas Beth qui dirige. Elle doit d'urgence nous aider à faire témoigner Trish Winterman.
Birkaç evrak işine hazır mısın?
On se lance dans la paperasse?
Ama hazır mıyım bilmiyorum.
Mais je ne sais pas si je suis prête.
Bence onu zorlamamalıyız Beth hazır olmadığını söylüyor.
On devrait pas insister, Beth dit qu'elle n'est pas prête.
Buna hazır olduğuna emin misin?
Vous vous sentez prête?
Bir ıslığa bakar her daim hazırdır.
Il est toujours prêt, si l'occasion se présente.
Saldırıya uğrayan kişi henüz kendini bizimle görüşmeye hazır hissetmiyor.
La dame en question ne veut pas nous en dire plus.
Elimizden geleni yaptık ama polisle görüşmeye hazır değil.
On a tout tenté, mais elle refuse de parler à la police.
- Hayır. - O hazır.
Elle est... prête.
Bazılarını izlemeye henüz hazır değildi.
En partie. Il n'était pas prêt pour le hard core.
Bavulların hazır mı?
Tu as fait ta valise?
Başkan Yardımcısı'nın karısı tarafından öldürüldüğünü yeni duyurdunuz, bence ülke buna hazır değil.
Vous venez d'annoncer que MacLeish a été tué par sa femme, je doute que le pays soit prêt pour ça.
Hafızasında beş farklı ton, üç de hazır ritim var.
Cinq tonalités préréglées. Trois modes démo uniques.
Hazır lafı açılmışken...
Parlant du roi...
Sorumluluğumu kabul ediyorum. Mesele bu. Daha namuslu ve iyi bir hayat sürmeye hazırım.
Quoi qu'il en soit, j'assume... et je veux mener...
Tamam, o zaman şunu yaz Joan Crawford sevgili kocası Alfred Steele'in ölümünden sonraki matem döneminin ardından işe dönmeye hazır.
Très bien. Publie ceci, alors : Joan Crawford, après avoir porté le deuil de son mari, le bien-aimé
Sırf ikisini sinemada birlikte görebilmek için iyi para vermeye hazır dünya çapında milyonlarca hayranları var.
Avec des millions de fans dans le monde qui paieraient juste pour avoir la chance de les voir ensemble sur grand écran.
- Tamam - Hazır mısın?
Prête?
Hazır mısın?
Prêt?
Çocuklar hazır mısınız?
Vous êtes prêts?
Tamam. Nerdeyse hazır.
Bien bien, on y est presque.
Ödül, çıkarılmaya hazır.
Notre récompense est prête pour l'extraction.
Yemek neredeyse hazır, tamam?
Le diner est presque prêt, ça te va?
Hazır olduğun zaman geldiğinde ise o yolda sana yardım etmek için burada olacağım.
Et quand tu seras prêt, je serai à tes côtés pour t'aider à avancer.
Davada medeni bir şekilde konuşabileceğim için memnunum. Her zaman da anlaşma yapmaya hazırımdır.
Je serai ravi de discuter, et je serai prêt pour un accord.
Ama yemek de hazır sayılır.
Mais le dîner est presque prêt.
Elbette, hazır olduğunuzda dışarıda olacağım.
Bien sûr. Je vous attends dehors.
Hazır olduğunuzda.
Quand vous serez prêts.
Sonuçlarına katlanmaya her şeyiyle hazır durumda.
Il est plus que prêt à payer pour son erreur.
Yemek hazır.
Le déjeuner est servi!
Hazır konusu açılmışken, buranın masraflarını da konuşmamız lazım.
On doit parler des frais de nos bureaux.
- Kamera hazır.
Caméra en place.
Hazırım, ben ne yapabilirim?
Prête. Je fais quoi?
Evet beyler, hazır mıyız?
Prêts, messieurs?
Bak bakalım neler varmış. - Hazırlayalım. - Tamamdır.
Voyez qui est disponible.
BİNGO için her şey hazır!
J'ai vendu mon âme pour le B-I-N-G et O!
Kimler hayatını değiştirmeye hazır! Kim, duydun mu beni?
Qui est prêt à voir sa vie changer?
- Bugün buna hazır olduğunu düşünmüyorum.
Elle n'est pas encore prête.
- Sanırım eve dönmeye hazırım artık.
Je suis prête à rentrer.
- Tarım dükkanı kamera kayıtları hazır değil mi hala? - Yirmi dakika dedi Nish.
On a la vidéosurveillance du magasin?
Eyalet Barosu devam etmeye hazırdır.
Nous sommes prêts.
Ses tamam. - Kamera? - Kamera hazır.
- Ça tourne au son.
Hazır mıyız?
C'est bon?
haziran 88
hazır mısın 1689
hazırım 712
hazırız 372
hazırlanıyorum 21
hazırlanıyor 24
hazırmısın 32
hazırlan 155
hazırlar 37
hazırlanın 151
hazır mısın 1689
hazırım 712
hazırız 372
hazırlanıyorum 21
hazırlanıyor 24
hazırmısın 32
hazırlan 155
hazırlar 37
hazırlanın 151
hazır mıyız 179
hazırla 22
hazır mısınız 587
hazırsın 36
hazır değil 19
hazır mı 131
hazır değilim 49
hazır ol 454
hazır efendim 22
hazır olacağım 27
hazırla 22
hazır mısınız 587
hazırsın 36
hazır değil 19
hazır mı 131
hazır değilim 49
hazır ol 454
hazır efendim 22
hazır olacağım 27