Ice translate French
2,252 parallel translation
O yüzden içten içe kendini yiyip bitirirsin. Sonra da...
Mais ça finirait par sortir d'une façon assez autodestructrice.
Yerel Göçmenlik ve Gümrük Uygulamaları Bürosu müdür yardımcısı Franklin Jonah bizlerle. Teşekkürler, konuğunuz olmaktan keyif duydum.
Nous accueillons Franklin Jonas, responsable local de l'ICE, Police des Frontières.
Gümrük Bürosu'ndan. - ICE.
- Police des Frontières.
Göçmen Bürosu'ndan bir kız var.
Il y a une fille de l'ICE.
Sana şunu söyleyebilirim ki, elimde yedi tane ikili tanımlayıcı modülü olan sabit bir sayı ve iç içe geçmiş bir matris var.
7 identifiants binaires, un module de largeur constante et une matrice.
Sıcak Buz'a hoş geldiniz.
OK. On est de retour. Rebienvenue à Hot Ice.
Arayan kişi. Sıcak Buz'da kayıyorsun.
Fidèle spectateur, ici l'émission Hot Ice.
Sıcak Buz'u arayan en son kişi olacaksın.
Salut. Vous êtes notre tout dernier appel à vie à Hot Ice.
* Hasta olacaksın bir gün * * Buz tutmuş ruhunun sayesinde *
♪ You're gonna catch a cold from the ice inside your soul ♪
* Buz tutmuş ruhunun sayesinde *
♪ From the ice inside your soul ♪
Aslında, "Buz Örümcekler" denen bir grup.
Le groupe s'appelle Ice Spiders.
Sanırım ICE'tan olduğumu düşünüyorlar.
Nada. Ils me croient de l'Immigration.
Polonya usulü ve soğanlı isteyecek bir de şeftali suyu alacak.
- C'est lundi. Il prendra un sandwich avec un Ice tea.
Biri Lowery'nin bardağında çünkü buzlu çayını karıştırmak için bıçağı kullandı.
Vous êtes 4, deux couteaux sur la table, et un dans le verre de Larry, parce qu'il a remué son Ice-tea avec.
JnRMnT ( Ozan KANIK ) - admin @ filmstop.net
Ice, Alleannora, Titi, Missmaya Relecture :
Altını çizmek istediğim şey şu ki, doğayla iç içe yaşayan insanları hor görüyorsun.
Je dis simplement que tu rejettes les villageois à ton propre péril.
Lakin içten içe inanıyorum ki, o türden bir aşkı hissettiğim takdirde ona sıkı sıkıya sarılacak cesaretim olurdu.
"mais je veux croire que si un jour je le ressens " j'aurai le courage de le saisir.
Ama içten içe biliyordum.
Mais au fond de moi je savais.
Dıştan başlayarak içe doğru git.
De l'extérieur vers l'intérieur.
Ve sanırım bu, içten içe kanamama yol açacak.
Je crois que je saignerais par en dedans.
Tapınakçıların sorumluluğunun senin için ağır olduğunu biliyorum. İçten içe korktuğunu biliyorum.
Les Templiers exigeaient beaucoup de vous et vous ont profondément marqué.
Corina Kavanagh zengin ama halkla iç içe yaşayan bir aileden gelen güzel bir kadınmış ve asil bir adama aşık olmuş.
Corina Kavanagh, une belle femme d'une famille enrichie mais sans lignage, entretenait une histoire avec un homme de haute lignée.
Kafasını içe doğru kıvır!
Fais basculer tes hanches!
- İçe dönüyorum.
J'ai le moral à un.
Bir şey içe...
Tu veux un v...?
Bu şaka olmalı, çünkü içten içe, katıla katıla gülüyorum.
C'est une blague, parce qu'à l'intérieur je ris vraiment vraiment très fort.
DENEKLER BAŞARISIZ : İçe indüklenmiş duyusal dağılma
Déficience manipulation sensorielle provoquée
Bay Lindbergh, şahıs yukarı çıkarken merdiven parçalansaydı içe göçerdi. Yani yanlış hesap var.
Si l'échelle avait cassé pendant qu'il montait, elle aurait été inutilisable.
"14 yaşındaki kişiliğim şunları, bunları harap etti." - "İçten içe bitiriyor beni." - Hep aynı şeyler işte.
"Un dégénéré analphabète de 14 ans s'introduit en moi à la machette."
Vücudunu bu şekilde kötü kullanıma maruz bırakmak için biraz yaşlı değil misin? Ben daha genç bir oğlanken en uzun Ice Pick Grind rekoru, iki yıl gibi bir süre benimdi.
Je t'avais dit que mon portrait n'était peut-être pas ressemblant.
İçe işleyen zeka, kendinden emin güzellik...
{ \ pos ( 192,210 ) } Une intelligence aiguë, une beauté sûre d'elle...
Santana ve Brittany'ye yardım etmek, Stevie Nicks'le problemlerini çözmek ne kadar içe dönük olduğumu anlamama yardımcı oldu. Ben de yaşlanıyorum.
Enseigner à Santana et Brittany comment se comporter comme Stevie Nicks m'a permis de comprendre combien je m'étais fermée.
Sheldon ile anlaşamamanıza hep içten içe üzülmüşümdür.
! Oui. Ca m'a toujours attristé que vous et Sheldon ne vous entendiez pas bien.
Sadece ailemin içe doğru patlayan evliliğinden aldığım bilgilere dayanarak tahminde bulunabilirim.
Je ne peux que spéculer en me basant sur ce que j'ai vu de l'implosion du mariage de mes parents.
Sınıf mücadelesiyle iç içe.
- il y a aussi une lutte des classes.
Annemin bana verdiği tek tarif crystal light ile votka karışımı.
Celle de ma mère, c'était ice-tea en poudre et vodka.
30 yaşından önce içe içe kendisini öldürmesini izledim.
Je l'ai vu se tuer à l'alcool avant ses 30 ans.
- Sanırım Chuck içten içe üzülüyor.
- Chuck risque d'en souffrir.
- Plan sorunsuz. Artık hiçbir keskin korku beni içten içe kemiremez.
Aucune terreur profonde ne peut me ronger de l'intérieur.
İçten içe, Hank'in seni yakalamasını istiyorsun bence.
Je pense que certaines partie de vous veut Hank de vous attraper.
Geçen sen onca şey olunca içten içe kendime acımaya ve nefret etmeye başlamıştım.
L'an dernier, après tout cette merde, l'apitoiement, cette putain de haine, c'était ancré en moi.
İçten içe infilak ediyorlar.
Elles se consument de l'intérieur.
Çok uzun süre aynı arkadaşlarla olunca herkes, her şey üstüne çimento dökülmüş gibi iç içe geçiyor.
C'est comme si tu avais eu les mêmes amis pendant trop longtemps, ils deviennent... tout devient comme coulé dans le béton.
İçten içe sen de biliyorsun.
Au fond de toi-même, tu le sais.
İçten içe ne kadar soylu bir davranış yaptığının farkındayız.
Au fond, on sait que c'était noble.
Eğer bu insanlar Ağaç Halkından iseler, biraz daha doğayla iç içe olup, kendi doğal kahvaltılarını hazırlamaları polis katillerini kirişlerde sallandırmamaları gerekmez mi?
Ces Sylvains devraient pas communier avec la nature, faire pousser leurs céréales, et pas pendre des gens?
Herkese güçlü görünmesi gerektiğini sanıyor ama onu içten içe mahvettiğini biliyorum.
Il doit être fort pour tout le monde mais il souffre à l'intérieur.
Benim için hayatımda tanıştığım en fiyakalı piliçsin. Aslında içten içe insanlara yardım etmek için her şeyi yapabileceğini biliyorum.
Je pense que vous êtes le plus cool de poulet que j'ai jamais rencontré, et je sais au fond de dans votre cœur, tu ferais n'importe quoi d'aider les autres.
İçten içe doğruyu söylediğimi biliyorsunuz.
Au fond de vous... vous savez que je dis la vérité.
İçten içe asla onunlayken olduğun kadar mutlu olmayacağını biliyorsun. " diye başlar.
Et tu n'es jamais aussi heureux qu'avec elle. "
20 yıldan fazladır insanlarla iç içe.
Il été avec une humaine depuis plus de 20 ans.
içeri 231
içer 25
içerde 92
içecek 50
içeride 300
içerim 28
içeriye 37
içelim 122
içeri girebilir miyim 137
içeri gir 856
içer 25
içerde 92
içecek 50
içeride 300
içerim 28
içeriye 37
içelim 122
içeri girebilir miyim 137
içeri gir 856
içerideler 28
içeri gel 1264
içerdeyim 16
içeride kim var 18
içeri girip 56
içeri girebilir miyiz 61
içeri buyrun 59
içeride kimse var mı 30
içeri gelebilir miyim 66
içeri giremezsin 45
içeri gel 1264
içerdeyim 16
içeride kim var 18
içeri girip 56
içeri girebilir miyiz 61
içeri buyrun 59
içeride kimse var mı 30
içeri gelebilir miyim 66
içeri giremezsin 45