English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Içeri girdik

Içeri girdik translate French

157 parallel translation
Konuşmayı bıraktı ve bizde bir saniye sonra içeri girdik.
Puis, plus rien. Alors on est allés voir.
Kapıyı açık bulduğumuzdan, içeri girdik.
La porte était ouverte, alors, on est entrés.
Eğlence olsun diye içeri girdik ve ben fiyatları sormaya başladım.
On est entrés pour rire, j'ai demandé des brochures.
Bir sorun olduğunu düşünerek içeri girdik.
Nous avons pensé qu'il y avait des ennuis et nous sommes entrés.
20 mil içeri girdik, akabinde birkaç sniper beni yakaladı.
On a été repéré par des Stukas.
O sırada köpeğimin dönmesini bekliyordum, biliyor musun sadece içeri girdik ve Saugus Cafe'ye gittik ve birkaç kadeh içmeye Karar verdik.
J'attendais que mon chien revienne. On était au Saugus Café, et on a joué pour tuer le temps.
Masaya şamdan konduğu için görebiliyorduk içeri girdik.
On a vu les bougies allumées sur la table.
Tamam içeri girdik şimdi ne yapacağız?
Qu'allons-nous faire?
Bardan içeri girdik ve hoş bir bayan gördük.
On est arrivés dans le bar et on a vu cette jolie jeune femme.
Farz et ki içeri girdik ve öldürüldük.
Imagine qu'on se fasse tuer là-dedans.
Tamam, içeri girdik.
C'est bon, j'y suis.
Direk içeri girdik.
On s'est permis de rentrer. On ne savait pas que vous...
Sonunda içeri girdik.
Capitaine, on est sortis.
Doğrudan içeri girdik, rezervasyona ihtiyacımız olmadı.
On n'a pas eu à réserver.
Bir şeyler işte. İkimiz de içeri girdik ama bize bir şey olmadı.
On y est allés et il s'est rien passé.
Kapıyı açtı, içeri girdik, işte oradaydık o sonsuz sessizlikten sonra.
Il a ouvert la porte de la voiture. On se retrouvait après une période interminable d'un amer silence.
Birlikte içeri girdik.
Nous nous sommes heurtés dans la rue.
Sen neredesin? Az önce içeri girdik.
Vous êtes où? On vient juste d'entrer.
Bağlantı kopunca içeri girdik ama gitmişlerdi. - Efendim, telefonunuz var.
Aussitôt qu'on a perdu la transmission, on est intervenu, mais ils étaient partis.
Biz masum masum içeri girdik.
On a débarqué ici de manière innocente.
- Kilidi kırıp içeri girdik.
- Pénétrer par effraction.
Ambar kapağından içeri girdik.
On a passé la trappe?
Cevapları "evet" olacak, çünkü biz öyle içeri girdik.
C'est ce qu'on a fait.
Yakındaki bombalanmış evden bir direk bulduk ve sonunda kapı korkunç bir gürültüyle açıldı. İçeri girdik.
Nous prenons une poutre d'une maison bombardée... et enfin, avec un boucan d'enfer, la porte dégringole
Fakat ben kayıt cihazından kaseti almadan harekete geçemeyiz. İçeri girdik sayın. Çünkü, Belzig çaldığı parayı hangi emniyet kasasına koyduğunu bize göstermeli.
On est déjà dedans, mais on ne peut pas bouger tant que je n'ai pas enlevé la cassette, pour que Belzig nous montre dans quel coffre il a caché l'argent volé.
İçeri girdik ve ev sahibinin öldüğünü gördük. Sonra diğerleri geldi. Mahzene indik ve orada saklandık.
On a trouvé un cadavre à l'étage, puis ils sont arrivés et on a barricadé la porte, puis nous sommes descendus à la cave.
En azından içeri sessiz girdik.
Au moins, on est entrés en douceur.
Davul solosunun ortasında girdik içeri.
- Quelle chance.
Onu Yockster Caddesi'ne kadar takip ettik. İçeri girdik.
On l'a suivi jusqu'à un boui-boui miteux sur Yockster Street, on est entré.
İçeri girdik ve bir kızı aldılar.
On entre comme ça... et ils prennent la fille.
İçeri girdik!
On est entrés!
- İçeri girdik.
- C'est fait.
İçeri girdik.
Alors, on est entré
İçeri izinsiz girdik.
On dirait des cambrioleurs.
İçeri girdik, sonra o madeni şey açıldı, içinde ölü adam vardı.
On a vu un truc en métal s'ouvrir et y avait un mort dedans!
- Franklin. İçeri beraber girdik.
- Franklin, on est rentrés ensemble.
İçeri girdik.
On est entrés.
Sessiz olun, sessizlik, sessizlik! - İçeri girdik Anne Kuş.
Silence!
İçeri girdik! Çalışıyor!
On est dedans, ça marche!
İçeri girdik.
On est entré.
İçeri girdik. İçeri girdik tatlım.
On y est!
İçeri girdik el sıkıştık... Nereye oturacağız?
Donc, on entre, on lui serre la main...
İçeri girdik.
Ça y est.
Kafamız kesilmeden, iblise dönüşmeden ya da öyle bir şey olmadan dans etmeye başlasak iyi olacak. İçeri girdik.
On y est.
- Belki de içeri erken girdik.
- On est trop en avance.
Iceri girdik, sef.
On peut y aller, patron.
İçeri girdik!
- On est entrés!
İçeri girdik. - Onu tanımıyorum!
- Je ne le connais pas.
Bölgelerinden içeri 250 km. girdik.
Nous avions parcouru 50 lieues dans leur territoire.
Tamamdır, girdik içeri.
C'est bon, on est entrés.
İçeri ana kapıdan girdik.
Les vitres ont été noircies, une porte d'accès.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]