English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Içeri

Içeri translate French

54,911 parallel translation
Park ettikten sonra içeri gelin.
Rejoignez-nous quand vous aurez fini.
Ama içeri herkesi sokmayalım derim.
Mais je suggère que nous n'amenions pas tout le monde à la fête.
- Melissa, içeri geliyoruz, tamam mı?
On va entrer dans le bâtiment, d'accord?
- Neyse, içeri gel. Yemek hazır.
Bref, entre, le dîner est prêt.
Ne zaman içeri gireceğiz?
J'en ai ras-le-bol. Quand est-ce qu'on repart?
Çok endişeleniyorsanız kendiniz içeri girin.
Si c'est urgent, allez voir vous-même.
Çok tehlikeli. Kimse içeri girmeye gönüllü olmuyor.
C'est une tâche très risquée, alors personne ne veut y aller.
Hemen içeri girin!
Rester plantés là? Allez-y!
Acil bir durum var, içeri giremezsin!
Bougez! Il y a une urgence. Personne n'entre.
Lütfen içeri girin.
Rentrez à l'intérieur.
İçeri girelim. Min Jae, içeri girelim.
Allons à l'intérieur, Min-jae.
Önce yolu açmalıyız, ancak böyle içeri girip insanlara yardım edebiliriz.
Nous devons décontaminer et trouver comment entrer.
Niye sen içeri girmek istiyorsun?
Ce n'est pas ton métier!
- Ne zaman içeri girecek bunlar?
Ils ne vont jamais y entrer!
Herkes içeri girsin!
On y va tous.
Biz de içeri girelim.
On y va aussi!
Kurtarma ekibi radyasyon seviyesi düşünce içeri girecek.
L'équipe de secours entrera dès la diminution du taux de radiations.
Siz içeri giremezsiniz.
Kil-sub. Seuls les irradiés peuvent entrer.
- Hazır olur olmaz içeri girin.
Dites-leur de commencer à arroser!
Millet, hadi içeri girelim!
Hé! Allons à l'intérieur.
Niye içeri girelim?
Pourquoi on ferait ça?
Tamam beyler, içeri girelim.
Allons-y.
Sen ve diğer adamlar içeri girmek zorunda mısınız?
Ça doit être ton équipe et toi?
Bizimle içeri mi gireceksiniz?
Vous venez avec nous?
Ben ölmeyeceğim. Yaşayabilmek için içeri giriyoruz diyelim.
Pense que tu es là pour sauver les autres.
- Hastanedeki nükleer santral çalışanlarının hepsi içeri girmiş! - So Jin'in babası ve...
Mon mari et...
Jae Hyeok içeri girmedi değil mi?
Il n'y est pas, si?
Jae Hyeok içeri girdi mi girmedi mi?
Jae-hyeok est-il entré?
- Jae Hyeok içeri girdi mi yani?
Il est entré? Yeon-joo.
İçeri gelin hadi!
Entrez!
Onları içeri alın.
Faites-les entrer.
- İçeri girdiği zaman, sadece selam verin ve dediklerimi yapın.
- Quand il entre, acquiescez et suivez-moi.
İçeri alın.
Faites-le entrer.
İçeri mi gireceksiniz?
Quoi? Vous voulez traverser?
İçeri girmek için hepimizin cesedini çiğnemeniz lazım!
Vous devrez nous passer sur le corps. Vous êtes fous?
İçeri girip hemen onarın.
Ils doivent la réparer.
İçeri girmeyin!
- Non.
- İçeri girmem lazım.
- Veuillez vous éloigner, monsieur. - Laissez-moi entrer!
- İçeri girme!
- Monsieur!
İçeri girmek istedik ama radyasyon seviyesi 300'ün üzerinde.
Nous avons tenté d'entrer, mais le taux de radiation a dépassé 300.
- İçeri giremezsin!
- Allez! - Personne n'entre.
İçeri girmem lazım!
- Personne n'entre. Laissez-moi. Je dois entrer!
- İçeri girip onlara yardım edin!
- Il n'y a pas d'autre moyen... - Mais entrez, bordel!
İçeri girmem lazım.
Je devrais y aller et les ramener ici.
İçeri girersek öleceğiz. Burada durmaya devam edersek de öleceğiz.
On mourra ici ou là-bas de toute façon!
İçeri girmemiz lazım!
On entre aussi!
İçeri girip canları pahasına çalışacak insanlara ihtiyacımız var.
On a besoin de gens qui sont prêts à risquer leur vie.
İçeri girmemiz gerekmiyor mu?
On ne devrait pas y aller?
İçeri girmen ölmen demek.
Tu mourras lorsque tu y entreras.
İçeri girelim.
On y va.
- İçeri gireceğiz.
On va entrer à l'intérieur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]