Ne durumdasın translate French
490 parallel translation
Ne durumdasın?
Tu es très amoché?
Bozuk param bitti Jeannie. Sen ne durumdasın?
Je n'ai plus de pièces.
- Ne durumdasın?
- Comment ils sont?
Sen ne durumdasın?
Et toi? - Je suis prête.
Ne durumdasın?
Comment tu te sens?
Siz ne durumdasınız küçük bayan?
Qu'est-ce qu'elle a, la petite dame?
Sen ne durumdasın.
Et vous?
Şimdi. Bu ilkel telsiz ekipmanı ile ne durumdasın?
Quelles sont vos connaissances en équipement radio primitif?
Devamlı dans etmeliler. Ne durumdasın denizci?
- Comment ça va, le marin?
- Ne durumdasınız, Bay Scott?
- M. Scott? - Tout va bien.
- Ne durumdasın?
- Comment vous sentez-vous?
Ne durumdasın?
Comment tu t'en sors?
Sen ne durumdasın, Kevin?
Je dirais qu'il est : clair et concis. Et toi Kevin?
Baksana, ne durumdasın?
Comment ça va?
Şu anda ne durumdasın, Ray?
Que se passe-t-il, Ray?
- Sen ne durumdasın?
- Comment tu te sens?
Ne durumdasın, Haydut?
Où tu en es, Bandit?
Ne durumdasınız Albay?
Alors, ça avance?
Ne durumdasınız Albay?
Vous en êtes où?
Ne durumdasın?
Vous tenez le coup?
- Kahyalıkta ne durumdasın görmek istedim.
Je viens te voir "gouverner".
- Ne durumdasın?
- Tu tiens le coup?
Sen ne durumdasın?
Comment ça se passe?
Şimdi ne durumdasın?
Tu es toujours un vaurien?
Ne durumdasınız?
Vous en êtes où?
Ne durumdasın, Fluffy?
Comment vas-tu, Fluffy?
Sevgili kızım... Mektubu okurken ne durumdasın bilmiyorum.
Ma chère petite, je ne sais pas à quoi tu ressembles maintenant.
"Birkaç hafta sonra gel ne durumdasın bir görelim."
"Revenez dans 15 jours. On verra comment ça évolue."
- Dr. McCoy. Rica etsem söyler misiniz tıbbi açıdan ne durumdasınız?
Docteur McCoy, voulez-vous avoir la bonté de me dire quels sont vos antécédents médicaux?
Ellen Sue, ne durumdasın?
Comment tu te sens?
Evet, ne durumdasın?
5 sur 5. Où tu en es avec ton affaire?
- Ne durumdasın?
- Comment ça va?
Bay Smith, ne durumdasınız?
M. Smith, on s'en sort?
Ne durumdasın bakalım, evlat?
Tu tiens le coup?
- Ne durumdasınız bakalım?
- Vous tenez le coup?
Ne durumdasınız?
Ça se présente comment?
Ne zamandır bu durumdasın?
Tu vagabondes depuis longtemps?
Centilmenler Ligi'nde oynayan Dicky Randall'san çok zor durumdasın. Ne olduğunu bilmek istersen tuvalete gel.
Si vous êtes le Randall qui a joué avec "Les Gentlemen", vous êtes dans le pétrin.
Artık kurtulmuş durumdasın, görmüyor musun,
Ça ne vous concerne plus.
O zaman sen benden daha kötü durumdasın.
Alors, vous êtes plus mal que je ne le suis.
Hayattasın, Corey, o zavallılardan daha iyi bir durumdasın.
Et je le resterai. Ne lui donnez pas mon eau!
Tamamen bir çembere alınmış durumdasın pek güvenemeyeceğin bir botla ancak geceleri yol alabileceksin.
Tu es complètement encerclé, tu ne peux naviguer que la nuit, dans un bateau assez peu fiable.
Soy ağacı istemezse iyi durumdasın.
s'il ne demande pas votre pedigré, vous êtes excellent, hé Bill?
Giorgio Micol'le ne durumdasınız?
Comment ça va avec Micòl?
Grup Beş işinde ne durumdasın?
Kosnov a l'air content.
Şerif, umutsuz durumdasın. Bizi güç kullanmaya zorlama.
Ne nous obligez pas à utiliser la force.
Madam, bu işi hafife almayın, çok vahim bir durumdasınız.
Madame, ne doutez pas de la gravité de votre position.
Böylesine ileri felsefi düşüncelere rağmen hala nasıl bu şehirde kalmış durumdasın?
Oscar, tu es tellement malin, je ne comprends pas... ce que tu fiches dans notre bled.
Hayır, iyi durumdasınız...
Non. Ne vous en faites pas.
-... gerçekten iyi durumdasın demektir. - Bu bitkiye ne oldu?
- Qu'est-il arrivé à ma plante?
Sen ne durumdasın, Bay Caine?
Et vous?
ne düşünüyorsun 2039
ne düsünüyorsun 18
ne düşünüyorsunuz 319
ne durumdayız 39
ne durumda 48
ne duruyorsun 61
ne düşündün 40
ne duyuyorsun 30
ne duruyorsunuz 21
ne duydun 57
ne düsünüyorsun 18
ne düşünüyorsunuz 319
ne durumdayız 39
ne durumda 48
ne duruyorsun 61
ne düşündün 40
ne duyuyorsun 30
ne duruyorsunuz 21
ne duydun 57