English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ N ] / Ne duruyorsunuz

Ne duruyorsunuz translate French

163 parallel translation
Ne duruyorsunuz? - Albay MacFay, o daha çocuk sayılır.
- Colonel, c'est que le bébé...
Ne duruyorsunuz!
- Allez!
- Ne duruyorsunuz?
Ou avez-vous remise la neige?
O zaman ne duruyorsunuz.
Alors vous auriez dû charger votre pistolet.
Orada öyle ağzınız açık ne duruyorsunuz?
Qu'est-ce que vous faites là les bras ballants?
Size gidin diyorum! Ne duruyorsunuz hâlâ?
Vous êtes sourds?
Ne duruyorsunuz? Saldırın!
Qu'attendez-vous?
Ve sen. Daha ne duruyorsunuz?
Qu'attendez-vous?
Daha ne duruyorsunuz?
Vous êtes sourds? Alignez-vous!
Ne duruyorsunuz, imzalayın.
Signez donc.
Ne duruyorsunuz?
Tuez-le!
Ne duruyorsunuz hâlâ?
Vous êtes encore là? Dehors!
Daha ne duruyorsunuz, salaklar? Gidip şu herifleri haklayın!
Foncez, tas de voyous, et cognez!
Ne duruyorsunuz be? Sersem herifler.
Qu'attendez-vous imbéciles?
Ne duruyorsunuz?
Vous faîtes quoi?
- Ne duruyorsunuz?
- II a son fusil?
Hödük gibi ne duruyorsunuz be, çekilsene yoldan gerzek herif.
Dégage la route, espèce de péquenot!
Ne duruyorsunuz?
Que fais-tu là?
Ne duruyorsunuz?
Qu'attendez-vous? 5e disciple!
Ne duruyorsunuz?
Attrapez-le!
Ne duruyorsunuz?
Trouvez-le!
- Daha ne duruyorsunuz, kaslı erkekler!
Balaise!
Ne duruyorsunuz hala? Buna inanamıyorum.
C'est pas vrai...
Neden kendinizi kandırıp duruyorsunuz? Neden çalışmıyorsunuz?
Pourquoi ne pas travailler?
Ne kadar mağrur duruyorsunuz!
Vous faites la morale!
Dudaklarınızı birbirine o kadar bastırmayın. Muhallebi çocuğu gibi duruyorsunuz.
Ne serrez pas vos lèvres, ça vous donne un air de mauviette.
Ne diye öyle duruyorsunuz?
Pourquoi restes-tu Ies bras croisés?
Ne duruyorsunuz orada?
Vous n'allez pas rester plantés la comme des moules.
Neden beni suçlayıp duruyorsunuz?
Ne me reprochez pas tout.
Kalplerinizde yaşayacak hatıram dışında,... bırakacak tek bir mirasım var, İsrail'in bütünlügü,... 12 kabile şimdi birarada, ayrılırlarsa hepsi bağımsızlık isteyecek,... ama şimdi siz kabilelerin büyükleri önümde yıkılmaz,... bir bütünlük içinde duruyorsunuz.
À part mon souvenir qui vivra dans vos coeurs, je ne laisse qu "un monument à mon nom : I" unité d " Israël, symbole des 1 2 tribus jadis divisées, en lutte pour prédominer. Maintenant, vous, les anciens, vous tenez devant moi, alliés, indissolublement unis.
Sanki hiç derdimiz yokmuş gibi gecenin bir yarısı konuşup duruyorsunuz.
Comme si on ne souffrait pas assez de devoir vous entendre parler la nuit.
Eh madem öyle... Ne zaman isterseniz. Neden böyle kaşınıp duruyorsunuz?
On y va y aller Quand vous voulez qu'est-ce que vous avez à vous gratter comme ça?
Ne dolanıp duruyorsunuz?
Pourquoi restez-vous là, comme ça?
Ve siz de çaresizlik içinde orada duruyorsunuz. - Hastir! - Elinden ne gelir, beyaz oğlan?
Alors, Blancs allez-vous vous laisser faire?
Siz ikiniz, tavadaki hamsiler gibi ne kıpraşıp duruyorsunuz.
Vous êtes là à vous tortiller comme deux anguilles en chaleur.
David, ne zaman ortaya bir sorun çıksa... siz bunu hemen kişisel hale getiriyorsunuz, bir grup pezevenk kuaför gibi bağırıp duruyorsunuz!
S'il y a le moindre accroc dans ce monde de fantaisie... que vous avez bâti autour de vous... vous vous mettez à râler comme des coiffeuses.
Ne zırvalayıp duruyorsunuz siz? Sanki macar salamıyla konuşuyorlar!
Aussi gratifiant que de parler à un salami!
Ne dikilip duruyorsunuz öyle?
Qu'est-ce que vous faites là, comme des bûches?
Neden orada duruyorsunuz? İçeri gelin.
Mais ne restez pas debout.
Ne diye duruyorsunuz?
Pourquoi tu t'arrêtes, bordel?
Ne duruyorsunuz?
Vous attendez quoi?
Dikkat ettim de dede, benim bilmediğim müzikal bir tümceyi tekrarlayıp duruyorsunuz.
J'ai remarqué, grand-père, que vous fredonniez toujours le même air. Je ne l'ai jamais entendu.
Ne duruyorsunuz?
Qu'entendez-vous?
Daha ne bakıp duruyorsunuz?
Que regardez-vous? Allez chercher un docteur!
Evet, bunu söyleyip duruyorsunuz.
Oui, vous ne cessez de le répéter.
Kendi, kendinize, "ya işe yaramazsa?" diye, sorup duruyorsunuz?
Vous devez vous demander : "Et si ça ne marchait pas?"
Yalan söylüyorsunuz... aynen onun gibi... etrafta dolaşan herkes gibi, sürekli yalanlar söyleyerek, bana bu gemi için ne kadar büyük işler yaptığımı söyleyip duruyorsunuz, ama hiçbirisi gerçek değil.
Vous mentez. Tout comme lui. Comme tout le monde ici.
Kendinizi ne sanıyorsunuz bilmiyorum. Sürekli bağırıp duruyorsunuz.
Je ne sais pas pour qui vous vous prenez à hurler comme ça.
İnsanlar siz üçünüz için ne diyor biliyor musunuz? Ayaklarınızın üstünde duruyorsunuz
Vous savez ce que les gens vont penser de vous trois?
Hayır ben ona yardım ederim. Durun! Ne için didişip duruyorsunuz?
Pourquoi vous battez-vous?
Ne demek istiyorsun? Sen ve Odo. Haftalardır birbirinizden uzak duruyorsunuz.
Vous et Odo, vous vous évitez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]