Ne var translate French
109,908 parallel translation
- Ne var?
- Que quoi?
Sizin aranızda ne var?
Qu'est-ce qui se passe entre vous?
Ne var? ! Lena, sana kaç defa söylemem gerekiyor?
Lena, je te l'ai déjà dit.
Peki, sırada ne var?
On fait quoi maintenant alors?
Indio'da ne var?
Il y a quoi, à Indio?
Sırada ne var?
Et maintenant?
Bunu çözmek için 24 saatimiz var, eğer bu gece onu bulamazsak, 7 yıl için tekrar yok olacak.
On a moins de 24 heures pour mettre ça au clair car si on ne le trouve pas ce soir, il disparaitra encore pendant 7 ans.
- Evet, ne var?
- Qu'est-ce qu'il y a?
Ne işin var burada?
Qu'est-ce que vous faites ici?
Evet, bunlar için bir kelime var mı bilmiyorum, ama, ne yaptıklarını biliyorum.
Je ne sais pas s'il y a un mot pour ça, mais, je sais ce qu'ils font.
Kimsiniz siz? Ne işiniz var burada?
Qu'est-ce que vous faites ici?
- Monroe! - Monroe! - Neyin var?
Ça ne va pas?
Hiçbir fikrin var mı? Yüz ne anlama geliyor?
As-tu une idée de ce... que c'est ou ce que signifie ce visage?
Bunun şüphelilerle ne ilgisi var?
Quel rapport avec les suspects?
Tamam, bir dostum sistemine ihtiyacımız var Çünkü Biz bunu çözene kadar kimse aynaya bakamaz.
Il faut un système car on ne peut pas se regarder dans un miroir jusqu'à ce qu'on comprenne.
Hey, sende ne var
Qu'est-ce que t'as?
Her yerde Oregon'da ne tür bir tünel var? Bu sembollerin bu kombinasyonu olurdu?
Pourquoi un tunnel en Oregon en particulier aurait cette combinaison de symboles?
Yani, ne kadarına ihtiyacın var?
Quelle quantité en veux-tu?
Bunun ne kadar süreceği hakkında tahminler var mı?
Une idée de combien de temps ça va prendre?
Ve olay yerindeki hiç bir parmak izi sistemdekilerle eşleşmedi, yani "elde var sıfır"
Et aucune empreinte de la scène ne correspond aux données, donc on n'a rien.
Daha rahatlasın diye ilaçlarını değiştirdim ancak bizim de yapabileceklerimizin bir sınırı var.
J'ai changé ses médicaments pour essayer de la soulager, mais on ne peut pas faire de miracle à partir d'un certain point.
Bunaması gitgide kötüleşiyor, ve gerekmediği halde woga yapıyor, ve gerçekten yardımınıza ihtiyacı var.
Sa démence s'aggrave, et il est woged quand il ne devrait pas, et vous devez nous aider.
Bastonla ne alakası var?
Elle a quoi, cette canne?
Kafatası şeyini tek başına alamazsın. Bir oğlun var.
Tu ne peux pas t'occuper du crâne seule.
Kafatası yüzü bir adam ya da bir personel hakkında bir şey söylemez, Ama bedenlerimiz var, Biri gözleri patladı ve bir sürü ölü yarasa vardı.
Ça ne dit rien à propos d'un homme crâne ou d'un bâton, mais on a des corps, un avec les yeux explosés et beaucoup de chauve-souris mortes.
Görünüşe göre elektrik çarpması var, ancak herhangi bir elektrik hattı göremiyorum.
Apparemment électrocuté, mais je ne vois aucune ligne électrique.
Bir kehanet var Tanrıların gücüne sahip bir personel hakkında, Ve yok edilemez.
Il y a une prophétie à propos d'un bâton au pouvoir divin, et qui ne peut pas être détruit.
Buranın Diana'yla ya da birimizle ne ilgisi var?
Qu'est-ce que cet endroit a à voir avec Diana ou l'un de nous?
Gardiyanlara kimseyle konuşmamaları emredilmiş. Fakat tanıdığım bir gardiyan var.
Les gardes ont l'ordre de ne parler à personne mais il y en a un que je connais.
Ne var?
Quoi?
Ne dersen de, çocukta taşak var.
Ce petit a des couilles.
- Yeniden keşif yaparız, ne önemi var?
- Et alors?
Yani ne önemi var ki?
- Ça a plus d'importance.
Bu devirde musluk suyunun içinde kim bilir neler var? - Ne dediğimi anladın mı?
On sait pas ce qu'il y a dans l'eau du robinet.
Gördüğüm kadarıyla, önünde sadece iki seçenek var.
Je ne vois que deux options possibles.
Bundan bahsetmişken ipleri vermeden önce şirketin geleceğini sağlamlaştırmak için yapabileceğin bir şey var.
Maintenant que vous en parlez, avant que vous ne passiez le flambeau, une chose peut être faite pour consolider le futur de ce cabinet.
Eliot, geçmemeyi tercih ettiğim öğrenci / öğretmen sınırı var.
Eliot, il y a certaines limites étudiant / professeur que je préfère ne pas franchir.
- sapsal. Sahte kahkahaya ne gerek var?
Genre : " Pourquoi tu fais semblant?
Bunun icin sarki yazmaya ne gerek var, azdiklarini biliyorlar zaten.
Pas besoin de lui rappeler qu'il a envie de sexe.
- İhtimalim var da ne demek?
Comment ça, il se peut?
Burada ne isin var?
Pardon?
Bu ne kadar aptalca, haberin var mi?
C'est débile ce que tu dis!
- Sandy, burada ne isin var?
- Sandy, que fais-tu ici?
Bu kadar guvenlige ne gerek var?
C'est top secret ou quoi?
Burada ne isin var?
Qu'est-ce que tu fais là?
Burada ne isimiz var?
Qu'est-ce qu'on fait ici?
Evet, sırada satacak başka güzel şeyler bulmak var ama gelecek parayı beklemek istemiyorum.
L'idée, c'est de trouver d'autres fringues sympas à vendre et je ne veux pas attendre.
Çok fazla yaratıcı enerjim var ve bunu nasıl yönlendireceğimi bilmiyorum.
Je déborde d'énergie créative et je ne sais pas la gérer.
Seni bilmem Annie ama benim içkiye ihtiyacım var.
Je ne sais pas pour toi, Annie, mais moi, j'ai soif.
Bunu en son ne zaman söylediğimi hatırlamıyorum ama gerçekten yardımına ihtiyacım var.
Papa... je ne sais plus à quand remonte la dernière fois, mais j'ai besoin de ton aide.
Sadece bu var.
Il ne reste que ça.
ne var ne yok 320
ne var ki 145
ne var bunda 130
ne var ki bunda 23
ne var orada 75
ne var burada 20
ne varsa 17
ne var yani 22
ne var biliyor musun 75
ne vardı 185
ne var ki 145
ne var bunda 130
ne var ki bunda 23
ne var orada 75
ne var burada 20
ne varsa 17
ne var yani 22
ne var biliyor musun 75
ne vardı 185
ne var içinde 24
vardı 193
varoş 16
vargas 68
vardır 53
varmış 24
var mı 248
var mısın 123
var ya 32
varsın 16
vardı 193
varoş 16
vargas 68
vardır 53
varmış 24
var mı 248
var mısın 123
var ya 32
varsın 16
varım 207
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22