English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ O ] / O kız

O kız translate French

20,659 parallel translation
Sizi o kızı da dahil etmemeniz konusunda şiddetle uyarmamış mıydım?
Je vous ai strictement interdit d'impliquer cette petite fille, n'est-ce pas? Je sais...
Kişisel kaygılarınızı o kızın güvenliğinin önüne koydunuz.
Vous avez mis vos propres préoccupations avant la sécurité de cette fille.
O kızı 300 milyon dolara alır mıydın?
Tu l'achèterais 300 millions?
Bugün cenazede yer almadım çünkü o kızı tanıyordum.
Je n'étais pas à l'enterrement aujourd'hui parce que je connaissais cette fille.
Gerçek şu ki bizim iyi veya kötü ebeveyn olmamız önemli değil çünkü kızlarımız bize o kız kardeşlikteki kızlar gibi bakacaklar.
La vérité, c'est que, peu importe qu'on soit de bons parents ou pas, parce qu'un jour, nos filles nous regarderons comme les filles de la sororité font.
O kız çok kıymetlidir Andrei.
Cette fille est une perle, André.
O kız gerçekten buna değer mi?
Vaut-elle vraiment la peine?
- O kızı başka kim biliyor?
- Qui d'autre sait à son sujet?
Kimsenin istemediği o kız ansızın partinin kraliçesi hâline gelmişti.
Et la jeune fille sur le banc devint la reine du bal.
O kız bizi oraya tuzağa düşürmek için çekmemişti.
Ce n'était pas un piège.
O kız sadece sanal bir ses...
C'est une voix désincarnée qui...
- O kızın parasını karşılayamazsın.
Tu ne peux pas te la payer.
O kız, bu mu?
C'est... c'est elle?
Bay Luciux Fox babanın bilgisayarını tamir etti, ama o küçük kızın hayatını tehlikeye atmana izin veremem.
Lucius Fox a réussi à réparer l'ordinateur de votre père. Je refuse que vous mettiez cette gamine en danger.
Bakın. Of be, o sinir bozucu ezikleri karşılamak için burada olmayı çok isterdim ama ne yazık ki, Boyle'la birlikte tüm hafta gizli bir gözetlemede olacağız.
J'aurais aimé être là pour accueillir tous ces loosers pathétiques, mais malheureusement,
O yarak buraya gelip kızı için bir imza atmalıydı.
Cet enculé aurait dû passer, signer un autographe pour sa fille.
Kızım o şarkıyı seviyor.
Ma fille aime cette chanson.
Çok aptalım, o da bana çok kızıyor.
Je suis si stupide et il se fâche sur moi.
Seni de kızını da perişan eden kişi o adam.
Il a causé votre perte, et celle de votre fille.
- Yerimizden kımıldamayacağız o halde.
- On va devoir rester alors.
O zaman kızıl renkte başka bir at çıktı ortaya.
[Explosions ] [ Crier]
O ve zavallı kız kardeşim, hayatımdaki yegâne iyi şeyler Rostov.
Elle et ma pauvre soeur, sont les seules bonnes choses dans ma vie, Rostov.
Ama o, annesi ve kız kardeşi, öyle yoksullar ki odalarını bile zor ısıtıyorlar.
Mais sa mère, sa soeur et lui même, vivent si misérablement, qu'ils peuvent à peine chauffer leur chambre.
O küçük Rostov kızını mı?
De la petite Rostov?
Kızın onu konuşturması gerekiyormuş ama o kadar korkmuş ki kaçmaya çalışmış. O da kızı yakalamış!
Maintenant, elle aurait dû le faire parler, mais elle était tellement apeurée et elle a essayé de s'échapper, et il l'a rattrapée!
Bırakalım o Rusya'ya girmeye kalksın, onu evine geri postalarız kuyruğunu kıstırıp, ciyaklayarak gider.
Laissons-le s'aventurer en Russie, et nous le renverrons à la maison... en criant, la queue entre les jambes! Eh? !
O iş artık bitti, bir daha konuşmayacağımız konusunda anlaştığımızı sanıyordum.
Tout est fini maintenant, et nous avions convenu de ne plus en parler.
Hem birisi kız kurusu olacaksa o ben olacağım.
Quoi qu'il en soit, si quelqu'un devient une vieille fille, ce sera moi.
Eskiden Napolyon'un büyük hayranıydım, hatta o olmak isterdim ama tutkusunun neye yol açtığını gördüğümde, bunca anlamsız ölüm yıkım, fikrim aksi yönde değişti dünya onsuz daha iyi bir yer olur diye düşündüm.
J'étais un grand admirateur de Napoléon. J'aurais voulu être lui, mais j'ai vu le résultat de son ambition, tant de morts insensés. de destructions, j'en viens à avoir un tout autre avis, celui qu'un monde sans lui serait bien meilleur.
Yani siz Robert Fournier'i tanıyordunuz, o karınızı tanıyordu. Fournier'i tanımadığını düşündüğümüz kızınız Rosa ise, onun kaçırılma olayına karıştı.
Vous connaissiez Fournier et votre fille Rosa, qui ne le connaissait pas a priori, est impliquée dans son enlèvement.
Annem, erkek kardeşim ve kız kardeşim o gece öldürüldü. Bir çekiçle.
Ce fut la nuit où ma mère, mon frère et ma sœur furent tués... avec un marteau.
O gece babam annemi erkek kardeşimi ve kız kardeşimi bir çekiçle öldürdü ve beni kötü yaraladı.
C'était la nuit où mon père a tué ma mère et mon frère et ma sœur avec un marteau et il m'a gravement blessé.
Evet, sanırım insanları araca alıp şehir dışında bir yere bırakma rutinine o kadar alışmışız ki size bira satmaya çalışmadık bile değil mi?
C'est vrai... On a tellement l'habitude de venir déposer les gens ici qu'on a même pas essayé de vous vendre de bière...
O evin içinde benim yaşlarımda küçük bir kız vardı.
Dans cette maison il y avait une fillette de mon âge...
Adımızı tarihe yazdırabileceğimiz bir şey yapmaya o kadar yakındık ki.
Nous étions si prêt d'accomplir quelque chose qui aurait écrit nos noms dans l'histoire.
Ama o anda, kıç toplarından biri imkansız bir açıyla ateş etti.
Il s'est rendu peu après, mais sur l'instant... il a tiré d'un canon de poupe dans un angle improbable.
O adamın kızın koruması olarak tayin edildiğini söylemiştin. Mevzu bu değil miydi?
Je croyais qu'il avait été attaqué par son garde du corps.
Cebinde bir rozet taşıyorsun ve bu kız seninde kızın oluyor bu bizi aile yapıyor ve sen de o kızı seviyorsun.
Les voilà.
O aptal değil. Bana kabul ettiğini söylersen, kızınla birlikte burada kalabilirsin.
Je vais parler au gamin aussi, mais vous et moi savons que beaucoup de types en uniforme contournent le règlement.
Benim o küçük kızım nereye gitti?
Où est ma petite fille?
Kızımı o eve götürmek istememiştim.
Je ne voulais pas l'emmener à la maison.
Ama gerçekten Flora ile tekrar iletişim kurmak güvenini kazanmak ve o özel anne kız bağını kurmaya çalışıyordum.
Mais j'essayais vraiment de renouer avec Flora, de regagner sa confiance. D'avoir ce lien spécial mère-fille.
O benim kızım!
C'est ma fille!
O bizim kızımız Josh.
C'est notre fille, Josh.
Evet ama kızı o koltuk için yarışıyor.
- Sa fille se présente.
"Olamaz, o küçük kız çok yavaş kafiyeli kreş şarkısı söylüyor!"
"La petite fille chante la berceuse trop lentement!"
Leonardo DiCaprio o şişko beyaz kızı çizdiğinde...
Quand DiCaprio doit dessiner cette grosse Blanche?
Kızım, o sürtük Orlando'da.
Cette greluche est à Orlando.
Bir daha önümde böyle yaparsanız, o bastonu alıp götünüze sokacağım ve içeride kıracağım.
Alors refaites ça encore devant moi et je vous fourre cette canne dans le cul, bien proprement.
- O zaman niye kızı anlından öptün?
Et bon Dieu, qu'est ce que c'était que ce "Moop"?
O çok akıllı bir kız... hem de hepimizden daha akıllı.
Elle est intelligente, plus que n'importe qui ici.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]