English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ O ] / Onu göremedim

Onu göremedim translate French

204 parallel translation
Bütün o koşuşturma yüzünden onu göremedim bile.
Au milieu de cette panique je ne l'ai pas vu.
Onu göremedim. Endiseleniyorum.
Je suis inquiet.
Dairesine gittim ama onu göremedim.
Il n'était pas chez lui, hier soir.
Evet, çığlığını duydum ama onu göremedim. Çünkü diğer taraftaydı.
Oui, je l'ai entendu crier mais je ne la voyais pas car elle était de l'autre côté du bateau.
Onu göremedim, çünkü kapıyı açamadım.
Impossible...
Onu göremedim bile.
J'ai eu du mal.
Öğlen vakti kancaya takıldı ; ama henüz onu göremedim daha.
II était midi quand je l'ai pris et je ne l'ai pas encore vu.
Evet ya, onu göremedim.
C'est vrai que je ne l'ai pas vu, ce matin.
Çünkü eğer beni izliyorsa onu göremedim.
Parce que s'il m'a filé, j'ai été incapable de le repérer.
Arka plandaki, kuaförün yanındaki hareketler de gecikti. Bir bayan çıkıp, restoranta gidecekti. Onu göremedim.
Et toute l'action qui était prévue au fond... près du salon de coiffure a été retardée... il y avait une dame qui devait sortir et aller au restaurant, je l'ai pas vue.
Onu göremedim.
Je ne l'ai pas vu.
- Hayır, onu göremedim. - Git sigaralarımı al.
Je vais au pain!
Onu göremedim bile!
Je ne l'ai même pas vu!
Onu göremedim.
- Je ne sais pas. Je ne l'ai pas vue.
Sana, çok hızlı gittiği için onu göremedim demiştim ya.
Je vous avais dit que je n'avais pas rèussi à le voir.
- Ona söyleyeceğim ama onu göremedim.
- Je lui dirai, mais je ne l'ai pas encore vue.
- Yetenek sınavında onu göremedim... Ama, rolü kaparsam, inşallah, inşallah...
Pas au moment de l'audition, mais si j'ai le rôle, j'espère!
O kadar çok insan vardı ki, onu göremedim.
je l'ai vue sur la tombe de ses parents.
Onu göremedim.
- Je ne pouvais pas la voir.
Bu yüzden onu göremedim ve Saab'ım tamircide.
- Et ma Saab est au garage.
Onu göremedim.
Et je n'ai pas pu le voir.
Onu göremedim.
Je pouvais pas.
Ama onu göremedim.
Et je n'ai pas pu le voir.
Araştırma ve numune toplamak için farklı yönlere ayrıldık... bir daha da onu göremedim.
On s'est séparés Pour prélever des échantillons, je l'ai jamais revue.
Başkan nerede. Onu göremedim.
Où est le Président?
Onu göremedim, çok uzaktaydı.
Je ne pouvais pas le voir. Il était trop loin.
Onu göremedim.
- Que se passe-t-il? - J'ai vu- -
Henüz gidip onu göremedim.
Je ne l'ai pas vu.
Onu buradan geçerken göremedim.
Je n'ai pas pu le voir quand il est passé.
Onu görmüyorum! - Onu ben de göremedim.
- Je ne l'ai pas vu.
Ama onu yüzyüze göremedim!
Dommage que je ne l'aie pas vue.
- Dışarda göremedim onu.
- Je ne l'ai pas vue dehors. - Maman!
Onu henüz göremedim, fakat hissedebiliyorum. Bot sanki nehirde batacakmış gibi ve su tekrar ormana akacakmış gibi.
Je ne le voyais pas, mais je le sentais, comme si le bateau était aspiré, que l'eau retournait à la jungle.
Onu uzun zamandır göremedim ve meraklandım ve düşündüm ki... Düşündüm ki belki siz nerede olduğunu bilebilirsiniz.
Je suis inquiet et je pensais que vous... sauriez où elle était.
- Tamam, tamam. Onu gözümle göremedim ama orada biri vardı.
Je ne le voyais pas, mais il y avait quelqu'un.
- Öteki araçta da göremedim onu.
- Je ne le vois pas.
Onu henüz göremedim. Ama çok yakında.
Je ne vois pas encore le ver, mais il est proche!
Ölmeden önce onu göremedim.
Je n'étais pas avec lui.
Onu hiçbir yerde göremedim.
Je ne l'ai pas vu.
Onu doğru dürüst göremedim.
Non, je ne l'ai pas vu.
Mönüde göremedim, ama ben onu çok...
Je n'en vois pas.
Onu göremedim.
Je le vois pas.
Hiçbir zaman onu net olarak göremedim, ama esas duruşta bekleyen bir asker gibi görünüyor.
Je ne le vois jamais nettement. Mais il ressemble à un soldat. Toujours au garde à vous.
İlk gün onu gözlem altında tuttum ama diğerlerindeki belirtilerin hiçbirini göremedim.
Je l'ai gardé une journée, mais je n'ai détecté aucun des symptômes des autres.
Onu göremedim.
Je ne la voyais pas.
Buraya geldiğimden beri onu yakından göremedim.
Depuis mon arrivée à Londres, je n'ai pu la voir de près.
Göremedim ve sakın bana gözlüğe ihtiyacım olduğunu söyleme çünkü onu kimse göremeyebilirdi.
J'ai pas vu. Et ne dis pas que j'ai besoin de lunettes. Personne ne l'aurait vue.
- Onu çok iyi göremedim.
- Je n'ai pas pu le voir.
Onu birdaha asla göremedim.
Je ne l'ai jamais revue. Si ça peut vous consoler, je sais ce que vous éprouvez, j'ai perdu mes - - Désolé.
Onu göremedim bile. İşte güzel köpek burada.
- N'embete pas le gosse.
Onu henüz göremedim.
Je ne l'ai pas encore vu...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]