Rahatsız etmeyin translate French
283 parallel translation
Karımı rahatsız etmeyin!
N'insultez pas ma femme, je vous prie! Cette chambre est à elle, oui ou non?
Ayrıca beni birkaç saat boyunca rahatsız etmeyin.
Et ne me dérangez pas.
Rahatsız etmeyin beni.
Je ne veux pas être dérangé.
Hiç rahatsız etmeyin lütfen.
Ne prenez pas cette peine.
Bizi rahatsız etmeyin.
Qu'on ne nous dérange pas!
Önemli bir görüşme yapacağım, rahatsız etmeyin.
J'ai une discussion importante. Qu'on ne me dérange pas.
MİLLETVEKİLİ MECLİSİ Rahatsız etmeyin!
CHAMBRE DES DEPUTES Ne pas déranger!
Beni rahatsız etmeyin demiştim.
Je vous ai dit de ne pas m'importuner.
Eğer borç yüzündense, beni böyle önemsiz şeylerle rahatsız etmeyin. Ona bir iş bulun.
S'il est redevable, qu'il aille travailler pour rembourser!
- Beni rahatsız etmeyin şimdi.
- Ne me dérangez pas maintenant.
Beni rahatsız etmeyin.
Laissez-moi tranquille.
Kaç oldu söylüyorum, bizi rahatsız etmeyin.
Pour la millième fois, cesse de nous harceler.
- Güzel. - Büyükannemi fazla rahatsız etmeyin.
- Embêtez pas trop ma mémé.
- Beni rahatsız etmeyin! Kahve verin.
- Je reviens dans 10 minutes.
Beni rahatsız etmeyin!
Ne me dérangez pas!
Ofisime gidiyorum, beni rahatsız etmeyin.
Je vais dans mon bureau, je ne veux pas être dérangé.
Onları rahatsız etmeyin.
N'ennuyez pas nos visiteurs.
Beni rahatsız etmeyin. Ne bileyim onu kim tanır?
QU'est - ce qu'on en à foutre, des Big Babe.
Önemli! Rahatsız Etmeyin
Ne pas déranger
Lütfen rahatsız etmeyin.
Ne la dérangez pas.
Rahatsız etmeyin. "
Ne pas déranger. "
Kapıda rahatsız etmeyin tabelası yoktu ve ben rahatsız edilmeyeceğimden emin olmak istedim.
Ce que je voulais dire : il n'y a pas de panneau à accrocher, mais je voulais être sûre de ne pas être dérangée.
Onu rahatsız etmeyin. - Ama bu özel bir durum.
- Ça lui arrive si rarement.
Bir avukata ihtiyacınız var! Hem de iyi bir avukata! Rahatsız etmeyin!
Tu peux bien un bon avocat utiliser.'Ne derangent pas.'
Ama bu konuda onu rahatsız etmeyin müfettiş.
Ne vous en faites pas, je vais aller lui rendre visite.
Önemsiz hiçbir şey için de beni rahatsız etmeyin!
Et ne me dérangez pas sans raison!
Rahatsız etmeyin diye emir verdim!
J'avais demandé à ne pas être dérangé!
Müşterileri rahatsız etmeyin diye kaç defa söylemiştim size!
Vous n'avez pas honte? Ne dérangez pas les clients.
Bu kadarcık şey için noteri rahatsız etmeyin!
Deranger un notaire pour si peu!
- O yüzden onu rahatsız etmeyin.
- Alors ne l'ennuie pas.
- Hayır. Onu rahatsız etmeyin dedim. - Offf!
Non, j'ai dit de ne pas le déranger.
Hayır, hayır. Onu rahatsız etmeyin.
Ce n'est pas la peine de le déranger.
Lütfen beni rahatsız etmeyin!
Ne me dérangez pas.
Bir daha da onu rahatsız etmeyin! Sizin gibi salakları burda istemiyorum!
Et de ne plus m'envoyer de minables dans votre genre.
Artık beni rahatsız etmeyin.
Voulez-vous bien nous laisser?
- Rahatsız etmeyin demiştim. - Ziyaretçileriniz var.
Bonjour, je suis Danny Wilde.
- Size beni rahatsız etmeyin, demiştim, bayım.
- Je vous ai dit de me laisser tranquille.
Hep gülerlerdi. Hep şarap içerlerdi. Ve kapıda hep "Rahatsız etmeyin" yazısı olurdu.
Ils aimaient rire, les bons vins, et la pancarte à la porte : non dísturbare.
Lütfen rahatsız etmeyin tabelasını kapıya asayım mı?
Je mets la pancarte "ne pas déranger" sur la porte?
Beni rahatsız etmeyin, ikiniz de!
Alors, m'embêtez pas!
Resepsiyonistten emir aldım. 1717'ye gitmem gerek, lütfen beni rahatsız etmeyin.
Le réceptionniste m'a donné l'ordre d'aller à la 1717, alors laissez-moi tranquille.
Dinleyin Bayan Collier, nasıl bir deli olduğunuzu ya da buradan nasıl bir hikâye çıkaracağınızı bilmiyorum ama beni ve yukarıdaki kızı rahatsız etmeyin, tamam mı?
Je ne sais pas si vous êtes fêlée ou si vous courez après un scoop, mais cessez d'importuner cette jeune femme!
Hadi o zaman oraya yollayın adamları, sürekli arayıp rahatsız etmeyin başka bir bölgenin uyduruk sorununu anlatmayın...
Allez-y, envoyez-les sur place et ne m'emmerdez pas chaque fois qu'un de vos hommes se pince un doigt.
İş yaparken beni bir daha asla rahatsız etmeyin.
- Foutez le camp! Me dérangez pas en plein boulot!
Rahatsız etmeyin!
Il est nouveau ici.
Babanı rahatsız etmeyin şimdi.
Dérange pas papa.
Ona şunu demiş : "Bir daha beni bu orta sınıf saçmalıklarınızla rahatsız etmeyin".
Il lui aurait dit : "Ne revenez plus m'emmerder".
Ben'i rahatsız etmeyin.
Ne dérangez pas Ben!
Lütfen diğerlerini rahatsız etmeyin.
Veuillez ne pas déranger les autres.
Beni rahatsız etmeyin.!
Fais pas chier.
Beni şimdi rahatsız etmeyin.
Ne me dérangez pas maintenant.
rahat 453
rahat ol 368
rahatladım 62
rahatsız mı ediyorum 24
rahatsız ettim 55
rahat bırak beni 249
rahatlayın 102
rahatsız ediyorum 27
rahatsız etmek istemedim 25
rahatsız ettiğim için özür dilerim 156
rahat ol 368
rahatladım 62
rahatsız mı ediyorum 24
rahatsız ettim 55
rahat bırak beni 249
rahatlayın 102
rahatsız ediyorum 27
rahatsız etmek istemedim 25
rahatsız ettiğim için özür dilerim 156