Sen de beni translate French
4,651 parallel translation
Sen de beni vazgeçirmeye çalışacaksın.
tu vas essayer de m'en empêcher?
- Sen de beni tanıyorsun.
Tu me connais aussi.
- Sen de beni mi bilgilendiriyorsun?
- Donc tu m'en informes seulement?
Çünkü sendeki beni rahatsız eden şeyleri söyledim diye sen de benim hakkımda söylemek zorunda değilsin.
Juste parce que j'ai dit ce qui m'énervait chez toi ne signifie pas que tu dois dire quelque chose sur moi.
- Sen de beni çok mutlu ettin.
Tu me rends heureuse, toi aussi.
Ama aynı zamanda, onun çocuklarını ve güvenliklerini merak etmem konusunda sen de beni suçlayamazsın.
Mais tu ne peux pas me blâmer pour m'inquiéter pour ses enfants et pour leur sécurité.
Sen de beni öpmek zorunda değilsin.
Tu n'es pas obligé de m'embrasser en retour.
David, bir ay önce, sen de beni tekmelemek istiyordun.
David, il y a un mois, tu voulais me mettre à la porte.
Sen de beni yayın odasında böyle engellemiştin.
Tu me retenais comme ça dans la salle de diffusion, n'est-ce pas?
Kendi iyiliğini düşünüyorsan sen de beni tanımak istemezdin.
Dans votre intérêt, n'essayez pas de me connaître.
- Sen de beni sevdiğini söyleyecektin ama.
Tu allais dire que tu m'aimes!
Evet, sen de beni daima seveceğine dair söz vermiştin. - Öyle ya da böyle.
Et toi, de m'aimer pour le meilleur ou pour le pire.
Sen yakalanırsan, sen de beni ele verirsin.
Vous êtes pris, vous me dénoncez.
Haplardan kurtulacağım, sen de beni Çocuk Kaçıranlar'satacaksın, öyle mi?
J'arrête l'ampli et tu me vendras aux Numbers, d'accord?
Çünkü seni seviyorum sen de beni seviyorsun.
Parce que je tiens à toi. Et que tu tiens à moi.
Sen anlarsın beni Karides Çatalı.
Tu sais de quoi je parle, Crevette. - Oh, oh. - Oh, non.
â ™ ª Ben güçsüzüm â ™ ª â ™ ª Ama sen güçlüsün â ™ ª â ™ ª Tanrım, beni yanlışlardan koru â ™ ª â ™ ª Yürüyüşüm boyunca kanaatkâr olacağım â ™ ª â ™ ª İzin ver de sana yakın yürüyeyim â ™ ª
♪ Je suis faible... ♪ Mais Tu es fort ♪ Jésus, garde-moi du mal ♪ Je serai satisfaite en marchant
Sen beni herhangi bir dine bağlı yetiştirmedin.
Tu m'as élevé sans aucune sorte de religion.
Sen hayatımdaki en önemli kişiydin ve sonra beni mahvettin. Ama sen busun işte. Hep de bu olacaksın.
T'étais la personne la plus importante dans ma vie, et tu m'as détruit, mais c'est tout toi, c'est ce que tu seras toujours...
Olivia askeri kayıtlarımın hepsinin hesabını sorarken kendini suçsuz hissediyor ama hakkında yalan söylediğim için beni suçlu buluyor ve sen zerre kadar endişeli görünmüyorsun.
Oui. Olivia sent toi libre de douter de mon dossier militaire de m'accuser de mentir à propos de ça, et tu n'as pas l'air inquiet du tout.
Bütün bunlar, sen beni öldürme fırsatını bulamadan benim seni öldüreceğimi dair beni emin kılıyor.
Tout ça, c'est pour m'assurer que je vous tue avant que vous ayez une chance de me tuer.
Evet, sen cennete gideceksin ve senin yanında beni de alacaklar.
Oui, mais toi tu iras au Paradis et Je serai ton + 1!
Beni gördüğüne göre, sen ve senin türün için buradan ayrılma vakti geldi.
Et bien tu m'as vu. Et maintenant il est temps pour toi et les tiens de quitter cet endroit.
Sen beni yargılayamazsın!
Tu n'as pas le droit de juger!
Çünkü beni cesur yapan sensin ve sen de yanımda olunca bu dünyada benden daha güçlü kimse olamaz.
C'est parce que vous me rendez courageuse. Et quand vous êtes avec moi, il n'y a personne dans ce monde qui soit plus fort que moi.
Sen anlama beni?
Vous parlez de moi?
Scott Delfino'nun telefonu Hotch bir dağınıklık- -... güzel bir dağınıklık- - anladın sen beni.
Le téléphone de Delfino est un Hotch bordel... un hot bordel... tu sais ce que je veux dire.
Bak sen çok tatlısın, çok zekisin ve beni bilerek güldürüyorsun ve, hey, pantolon bedenimiz aynı. Fakat ailemde şimdiye dek hiçbir ilişki yürümedi.
Écoute, tu es... mignon et tu es intelligent tu me fais mourir de rire et, oui, tu fais la même taille de pantalon que moi mais les relations dans ma famille, ça marche pas
Beni ne sanıyorsun sen?
Tu ne dois pas penser beaucoup de bien de moi.
Sen kimsin ki beni anlayasın?
Essaies-tu de te moquer de moi? Qui es-tu pour me comprendre?
Unutma sen beni duyabiliyorsan, ben de seni duyabiliyorum.
Souviens-toi, si tu peux m'entendre, je peux t'entendre.
Ve o beni ısıttıktan sonra sen de Fransız öpücüğü vereceksin çünkü Noel geliyor ve çok gevşedim.
Et une fois qu'elle m'aura bien excitée, je te ferai un French kiss parce que c'est Noël et que je me lâche.
Beni ve Luca'yı korumaya çalışıyorsun ama aslında benim kadar sen de onu görmek istiyorsun.
Tu essayes de nous protéger Luca et moi, mais tu aimerais le voir autant que moi.
Ama sen beni hatırlıyorsun ve bunu tamamen anlarım.
Mais te souviens de moi et j'ai bin compris.
Ama sen de Patrick'in beni Sosyal Güvenlik Kurumuna öldüğümü söylemesini durdurmalısın.
Mais tu dois d'abord dire à Patrick qu'il arrête de dire aux agents de la Sécurité Sociale que je suis mort.
Sen sadece beni tekrar yatağa atmak için ikna etmeye çalışıyorsun.
Mais tu essayais juste de me persuader de te sauter à nouveau.
Bu defa da sen beni çıkar.
C'est ton tour de me sauver.
Sen bile beni böyle kolayca bulabildiysen kim bilir daha kaç kişi beni çoktan görmüştür?
Puisque tu as pu me trouver si facilement, alors, il doit y avoir beaucoup de gens qui savent déjà que je suis ici.
Onun yakınına bile gitmeyeceksin demiştim ama sen beni küçümsedin.
Je t'ai dis de pas t'approcher d'elle, et tu m'as défié.
Sen babamı baştan çıkarırken karanlıkta kalıp saklanmayı seçmeyi, kaçmaya tercih edersem beni affet.
Pardonnez-moi de ne pas vouloir fuir avec ma mère et rester dans l'ombre pendant que vous séduisez mon père pour qu'il s'intéresse à nous.
Aramızdaki şey aşk değildi. Tamam ben seni sevdim. Ama sen beni sevmedin.
Ce qu'on avait n'était pas de l'amour, parce que, ouais, je t'aimais, mais tu ne m'aimais pas, et quand deux personnes sont vraiment amoureuses, c'est déjà assez dur de rester amoureux.
Ancak sen beni değerlendirirsin, ben de seni.
Je devrais t'Ã © valuer, et toi, tu m'Ã © valuerais.
Belkide sen beni kullandın.
Tu t'es servie de moi.
- E sen beni araştırıyorsun da... Bir şeyler duyuyorum. Anlıyor musun?
- Vous enquêtez sur moi... il est normal que j'en fasse de même, non?
Bu saçmalık! Ayrıca beni öldürmeye çalıştıkları güne ait sen ve Vallon'un CCTV görüntülerini de inceledim,.
J'ai aussi les vidéos de vous et Vallon, dans la période où il tentait de me tuer.
İroni şu, sen beni aptal durumuna düşürdün.
Le plus ironique, c'est que tu t'es fichu de moi.
Sen beni görmedin,... ben de seni görmüyorum.
Tu me vois pas, je te vois pas.
Sen beni oraya gönderene kadar yanlış bir şey yaptığımı düşünmemiştim.
Je ne pensais pas avoir fait quoi que ce soit de mal jusqu'à ce que tu m'envoies là-bas.
Beni başkan yap sen de istediğini dersin.
Si je gagne, vous avez carte blanche.
Baktığımız şey bu. Ve sen beni kontrol etmeye mi geldin?
Et c'est de moi que tu t'occupes.
Beni dinliyor musun sen?
Pas un seul coup de téléphone!
sen de beni seviyorsun 19
sen de gel 75
sen delisin 520
sen de 982
sen de öylesin 72
sen de ister misin 105
sen de kimsin 767
sen deli misin 200
sen değilsin 122
sen de gelecek misin 16
sen de gel 75
sen delisin 520
sen de 982
sen de öylesin 72
sen de ister misin 105
sen de kimsin 767
sen deli misin 200
sen değilsin 122
sen de gelecek misin 16