Sen de biliyorsun translate French
3,988 parallel translation
Bu şehirde Marcel'in vampirleri yönettiğini sen de biliyorsun.
Vous savez que Marcel dirige les vampires dans cette ville.
James ve Sonya tehlikeli, Bunu sen de biliyorsun!
James et Sonya sont dangereux. Tu le sais!
Alınması gereken riskle canına susamak arasında fark var. Bunu sen de biliyorsun.
Il y a une différence entre un risque nécessaire et souhaiter la mort, et tu le sais.
- Fakat onlar diğer insanlar gibi değiller Bunu sen de biliyorsun.
- Tu mélanges tout. Tu sais que c'est pas pareil pour des gens comme eux.
Ve bunu sen de biliyorsun.
Tu le sais.
Ama bunu sen de biliyorsun sen de birilerini kaybettin değil mi?
- C'est une blague, pas vrai? - Donne le moi. Tu ne voulais pas le faire?
Hamileliği palavraydı, sen de biliyorsun.
Tara m'a piégé pour le meurtre de son futur enfant. Cette grossesse était bidon.
Muhafızların zamanlamasını sen de biliyorsun.
Tu connais aussi bien que moi l'emploi du temps des gardes.
Bundan bir şey çıkmayacak. Bunu sen de biliyorsun.
Ça ne va rien donner, et vous le savez.
Sana da zarar veriyor. Bunu sen de biliyorsun.
Vous aussi, et je sais que vous le savez.
Bunu sen de biliyorsun.
Tu le sais.
Evet, ben bunu biliyorum. Sen de biliyorsun. Ama Henry bunu bilmiyor.
Je le sais et toi aussi, mais Henry non.
- Palavra olduğunu sen de biliyorsun.
C'est des conneries!
Tabii ki ama bu çok riskli sen de biliyorsun.
Évidemment, mais c'est au-delà du risqué et tu le sais.
Öyle demediğimi sen de biliyorsun.
- Pas le voir? Tu sais que c'est pas ce que je voulais dire.
Harika. Ama sen de biliyorsun ki bu işi kabul etmemin sebebi bu işi iyi yapıyor olmamdı. Charlie'ye yakın olup, onun oyununu seyretmek istiyorum.
C'est super, c'est juste que... une des raisons pour lesquelles on a pris ce job c'est pour être près de Charlie, pour pouvoir assister à ses matchs.
Kristi, sen de biliyorsun. Artık çalışmana gerek yoktu.
Vous ne vous êtes pas présentée au travail.
Sen de biliyorsun. Ben burada CSI'da yeniyim. Ama bu olay Greg'in çalışması düzeltmemiz gereken bir durum.
Je suis peut-être la nouvelle CSI ici, mais c'est vraiment un travail pourri d'avoir à éplucher tout le travail de GREG.
Dandik bir yer. Bunu sen de biliyorsun.
C'est détraqué, et tu le sais.
Oyun böyle oynanır, Tom, sen de biliyorsun.
C'est comme ça qu'il faut jouer, Tom, tu le sais.
Jaqui haklıymış, sen de biliyorsun.
Jacqui avait raison, et tu le sais.
Mahallede İsviçre gibi takılamazsın, sen de biliyorsun.
Arrête, il n'y a pas de Suisse dans le gang.
Sen de biliyorsun.
Tu le sais ça
Sen de biliyorsun hayatım.
Tu sais comment ça se passe chérie.
- Bunu sen de biliyorsun.
Tu le sais.
O suçlu, Frank, ve bunu sen de biliyorsun.
Elle est coupable, Frank, et tu le sais.
Çünkü sen de biliyorsun ne düşünüyorum.
Car tu sais ce que je pense.
Bak, Strauss'a saygımız sonsuz ve bunu sen de biliyorsun Rossi. Sevmiyorum işte.
N'en déplaise à Strauss, et tu sais que, Rossi, je n'aime pas ça.
Sen de biliyorsun herhangi bir sebep olmadan onun yada başkasının ofisini arayamam.
Je ne peux pas perquisitionner son bureau sans motif valable.
Evlat, sen de biliyorsun ki seni veliahtım olarak yetiştiriyorum.
Fiston, comme tu sais, je t'entraîne pour être mon poulain.
Sen gâyet iyi biliyorsun. Beni hayal kırıklığına uğratanları yaptıklarının yanlış olduğunu ve bu uğurda acı çektiklerini gördüğüm zaman onları affedebiliyorum.
Après tout, tu sais que je suis capable de pardonner ceux qui m'ont déçu dès qu'ils voient les erreurs qu'ils ont commises et qu'ils en souffrent.
Kafanda görmeme izin vermediğin şeyler olduğunu sen de çok iyi biliyorsun.
Il y a des choses dans ta tête que tu ne me laisses pas voir.
Sen kız kardeşimi nereden biliyorsun?
Que sais-tu de ma sœur?
Yani o hâlde biliyorsun ki sen de bir...
Alors est-ce que tu sais que tu es...
- Sen de bunun işaret olduğunu biliyorsun.
- C'est un présage. - C'est le temps, Wendy.
Hiç durma, ama bence sen de en iyi şansımızın birlikte hareket etmek olduğunu biliyorsun.
À vous de voir, mais autant rester soudés.
Onu ringde yaparım ama bu ring değil ve sen de beni istediğin an durdurabileceğini adın gibi biliyorsun.
Je le ferai sur le ring, mais ce n'est le ring. et tu sais très bien que tu peux m'arrêter quand tu veux.
Bir açıdan sen de benim gibi biliyorsun ki eğer onları parçalarsan, Charming dağılır. Bir daha eskisi gibi olmaz.
À un certain niveau, vous le savez comme moi, si vous les démantelez, Charming perdra sa cohésion et ne sera plus jamais pareille.
Sen onun doğum lekesini nereden biliyorsun?
Comment tu sais pour sa tache de naissance?
Sen de biliyorsun Disi Devin Annie oldugunu.
Annie est le titan féminin.
Sen "cüret" i de mi biliyorsun?
Tu sais ce que ça veut dire?
Sanki sen benim hakkımda çok mu şey biliyorsun.
Toi non plus tu n'en sais pas beaucoup de choses sur moi.
neyse,'çünkü gerçekten bir bacak kırabilirdin, biliyorsun, en alttaki zayıf çocuklardan biri sen çift pasta yaparken düşürürse, ya da her neyse.
Parce que tu pourrais vraiment te casser une jambe, tu sais, si une de ces gamines du bas ou autre chose.
Bunun anlamı bir şeyler biliyorsun ama bize söyleyemezsin mi yoksa sen de hiçbir şey bilmiyorsun mu demek?
Est-ce que ça veut dire que tu sais quelque chose et que tu ne peux pas nous le dire, ou que tu ne sais rien?
Çünkü, biliyorsun, dışarıdan birisi ikimize baktığında, cuma geceleri evde oturup salak saçma şeylerle ilgili geyik yapan kişinin ben olduğu,... senin ise dışarı çıkan ve, işte, yatacak kişinin sen olduğu düşünür.
Parce que, heu, si quelqu'un devait nous regarder tous les deux, il penserait probablement que JE serais celui assis à la maison un vendredi soir débitant des banalités sur quelque absurdité de geek et que toi tu serais celui qui sortirait pour... tu sais.. baiser.
Sen ne söylemeye çalıştığımı biliyorsun.
Tu sais très bien de quoi je parle.
Ölmek pek hoş değildi ama gerçi acımı sen de hissettin, zannedersem bunu biliyorsun.
Mourir n'était pas amusant, mais alors tu as senti ma douleur, donc je pense que tu le sais.
Biliyorsun, belki sen de buradan ayrılmalısın.
Laisse tout ça ici.
Ama sen de ne olduğumu biliyorsun.
Mais tu as vu... tu sais ce que je suis.
Onun kalbine başka bir kızın sahip olduğunu biliyorsun ama sen sadece askerlik yapıp ittifakı sürdürüyorsun.
Tout en sachant que son coeur appartient à une autre, vous restez déterminée, au service de l'alliance.
Sen kussan ben de kusarım, biliyorsun.
Quand tu vomis, je vomis. Tu le sais.
sen de biliyorsun ki 20
sen de gel 75
sen delisin 520
sen de beni 22
sen de 982
sen de öylesin 72
sen de beni seviyorsun 19
sen de kimsin 767
sen de ister misin 105
sen deli misin 200
sen de gel 75
sen delisin 520
sen de beni 22
sen de 982
sen de öylesin 72
sen de beni seviyorsun 19
sen de kimsin 767
sen de ister misin 105
sen deli misin 200
sen de gelecek misin 16
sen değilsin 122
sen de mi 176
sen değil misin 41
sen de geliyorsun 24
sen dedin 24
sen de gördün 34
sen de geliyor musun 21
sen de gelir misin 26
sen değil 376
sen değilsin 122
sen de mi 176
sen değil misin 41
sen de geliyorsun 24
sen dedin 24
sen de gördün 34
sen de geliyor musun 21
sen de gelir misin 26
sen değil 376