Sen de öyle translate French
3,845 parallel translation
Sen de öyle.
Toi aussi.
Sen de öyle değil misin?
N'est-ce pas ainsi que tu te vois toi-même?
Buradayken sen de öyle olduğunu hissetmiyor musun Norman?
Tu ne te sens pas comme ça ici, Norman?
- Sen de öyle, yabancı kız.
Et toi aussi, Anonyme.
Ben akıllıyım sen de öyle.
- Je ne suis pas idiot, toi non plus.
Ben çifte randevu istemedim. Sen de öyle.
Je ne voulais pas de ce double rencard.
İnanmasam her gün yaptığım işi yapamazdım. Sen de öyle.
Je ne pourrais pas faire ce job si ce n'était pas le cas, et toi non plus.
Sen de öyle.
Tu es sexy aussi.
- Sen de öyle.
N'est-ce pas?
Ben düz bir simit gibi yaşam üzerinden gitmek zorunda kalırsanız, sen de öyle.
Si je dois rester naturelle comme un bagel nature, toi aussi.
- Sen de öyle miydin? Özgürlügünü kazanmadan önce?
C'était comme ça, avant que tu gagnes ta liberté?
Korkarim sen de öyle.
Vous non plus, je le crains.
Sen de öyle yap.
Comme toi.
- Sen de öyle.
- Vous aussi.
Tabii ki sen de öyle.
Bien sûr, toi non plus.
Sen de öyle düşünürsün.
Je pense que tu l'apprecieras.
Sen de öyle.
Et vous non plus.
Sen de öyle ; sevgili kız kardeşi olarak.
une soeur aimante.
Sen de öyle.
De même pour vous.
Sen de öyle.
Et toi aussi.
Sen de öyle.
Tout comme toi.
Sen de öyle.
Oui, toi aussi.
Ablam daha iyisini hak ediyor sen de öyle.
Ma sœur méritait mieux, tout comme toi.
Sen de öyle, dostum.
Euh... pareil, mec.
Ve sen de öyle değilsin.
Mais pas toi.
Sen de öyle, vay be!
Toi non plus, whaouh.
Öyle. Gelsene sen de.
Ça l'est.
Yani öyle sandım ki sanki sen, uh, böyle titreşimler yolladın bana.
Enfin, on aurait pu croire que tu étais, en train de me faire les yeux doux.
- Sen de kaçtın öyle mi?
( Soupir )
Katil hâlâ dışarıda geziyor sen de beni suçluyorsun, öyle mi? Yeniden burada olmak güzel.
Si je t'avais parlé de sa lettre de suicide, tu ne poserais pas ces questions maintenant.
- Sen bana olmadığını söyle. - Anlıyorum. Başarısızlıklarını eleştirdim diye peşime düşüyorsun öyle mi?
C'est vrai, et il essayait de la faire arrêter.
Sen de topuklu ayakkabılarını çekip kızın sırtına basıp geçtin, öyle mi?
T'as enfilé tes escarpins et tu l'as bien roulée.
Evet, muhtemelen sen de öyle düşünmüşsündür.
Oui, et c'est sans doute ce que vous avez pensé, aussi.
Sen de öyle.
Vous aussi.
Sen de öyle düşünüyorsun.
Je le sais.
Sen de ona engel olmadın, öyle mi?
- Moi. Et vous n'avez pas essayé de l'en empêcher?
Boone kardeşler Randall'dan parayı alıyor, sana ödeme yapıyorlar sen de gerekli şeyleri ayarlıyorsun, öyle mi?
Raylan : Donc, les frères Boone prennent les versements de Randall. Ils te paient.
Sen de bu kadar acı veren yaraları onarmaya niyetlisin, öyle mi?
C'est ce que tu crois, n'est-ce pas? L'ornement de si pénibles blessures?
Bir çok insan öyle hissetmişti ama 11 Eylül'den sonra herkes askere yazıldı, sen yazılmadın.
Oui, mais beaucoup de gens qui étaient de cet avis liquidation ré-enrôlement juste après 9 / 11, mais pas vous.
O öyle bir tipe benzemiyor, ama sen senin namın var.
Elle ne semble pas de ce type, mais vous, hé bien, vous avez une réputation.
Ama sen bir vatansever değilsin, yürekten değil. İster doğru ister yanlış yine de ülkem, öyle mi Başçavuş?
Mais vous n'êtes pas un patriote, pas au fond.
Sen de basın toplantısı düzenliyorsun, öyle mi?
Et tu tiens une putain de conférence de presse? !
Öyle hissediyorum ki, benim için hayatımda neler olduğuna dair sorumluluk almanın vakti geldi, ve sen de insanlara hatalarını söyleyebilen birisin, bu yüzden, başla bakalım.
- Oui. Ça semble juste, comme, le temps pour moi de prendre des responsabilités pour ce qui est arrivé dans ma vie. et tu es une personne qui aime dire aux autres ce qui ne va pas avec eux, de toute façon.
Herkesin kendi güçlü yanları var. Öyle denk gelmiş, sen de müzik hakkında bir şey bilmiyorsun.
Tout le monde a ses talents ça va être bien, tu ne connais rien en musique.
Polis gelip ölü kocanı görmek istiyor ve sen de niye diye sormuyorsun, öyle mi?
De quoi tu parles? La police débarque et tu ne demandes pas pourquoi?
Sen öyle diyorsun, Dr. Reinhardt da öyle ama Elise'e denize açılmasında yardım eden kişi öyle demiyor.
Bien, c'est ce que vous dites, ainsi que le Dr Reinhardt, mais la compagne de voile d'Elise ne disait pas la même chose.
Sen busun ve hep de öyle kalacaksın.
C'est ce que tu es, et celle que tu resteras.
Sen de bizi özgürlüğümüze kavuşturacaksın, öyle mi?
- Et quoi, tu vas nous libérer?
Bilimle doğdun sen öyle kusursuz bir rahim içinde değil veya Tomas seni nasıl kandırdıysa işte.
Tu es née de la science, pas d'une immaculée conception, ou n'importe quelle connerie que Tomas t'a racontée.
Gizli duvar, gizli oda sen de bir şey bilmiyorsun, öyle mi?
Panneau caché, chambre secrète, et vous ne savez rien du tout?
Belki de sen beynimin öyle deli bir tarafısın ki deli olduğumu kabullenmeme izin vermiyorsun.
T'es peut-être une partie de mon cerveau tellement folle qu'elle me laisse pas accepter que je suis fou.
sen de öylesin 72
sen de öyle düşünmüyor musun 29
sen de gel 75
sen delisin 520
sen de beni 22
sen de 982
sen de beni seviyorsun 19
sen de kimsin 767
sen de ister misin 105
sen deli misin 200
sen de öyle düşünmüyor musun 29
sen de gel 75
sen delisin 520
sen de beni 22
sen de 982
sen de beni seviyorsun 19
sen de kimsin 767
sen de ister misin 105
sen deli misin 200
sen de gelecek misin 16
sen değilsin 122
sen de mi 176
sen değil misin 41
sen de geliyorsun 24
sen dedin 24
sen de biliyorsun 165
sen de gördün 34
sen de geliyor musun 21
sen de gelir misin 26
sen değilsin 122
sen de mi 176
sen değil misin 41
sen de geliyorsun 24
sen dedin 24
sen de biliyorsun 165
sen de gördün 34
sen de geliyor musun 21
sen de gelir misin 26