Tüm gün translate French
3,708 parallel translation
Tüm gün valiz taşımaktan yorulmuş olmalısın.
Ça doit être épuisant de porter des valises toute la journée.
Seni tüm gün çıplak dolaştıramayacaksam kral olmanın amacı ne?
A quoi bon être roi si je ne peux pas te garder nue toute la journée?
- Tüm gün bu makineleri çalıştırıyorum.
- Je vois ces machines toute la journée.
Tüm gün gerilip uyumaktansa sıçıp ağlamayı tercih ederim.
Je préfère chier et pleurer que dormir tout le temps.
Tüm gün et kesip, rahat bırakılmak isteyen bir bankersin.
Vous êtes simplement un banquier qui coupe de la viande toute la journée et qui veut rester tranquille.
- Hayır, tüm gün yataktan çıkmayalım.
On pourrait passer notre journée au lit.
Mükemmel tüm gün boyunca yatağa uzanmak zorunda değilim
Bien, je n'ai pas à rester au lit toute la journée.
Tüm gün eşyalarını hediye olarak dağıttı.
Il a distribué ses affaires toute la journée.
Moz tüm gün boyunca orayı gözlüyor.
Moz a repéré les lieux toute la journée.
Bunu tüm gün yapabilirim.
Je peux faire ça toute la journée!
Yarın tüm gün boşum sabahtan akşama kadar masaj ayarlayabilirsin.
Bien, je suis grand ouvert demain, bourrez moi de massages du lever au coucher du soleil.
Buna tüm gün devam edebilirim.
Je peux faire ça toute la journée.
Tüm gün bu olay hakkında teoriler üretip durmaktan başka bir şey yapmıyor.
Elle reste assise à la maison toute la journée sans rien faire d'autre que de ressasser tout ça.
Martha, tüm gün boyunca onu görmedim.
Martha, je ne l'ai pas vu de toute la journée
Tüm gün ve her gün kaçarak ve savaşarak.
À courir et à se battre. Tous les jours.
- Tamam. Tüm gün yoldaydık ve şimdi bu bürokrasi berbat bir durum oluşmasını sağlıyor.
On a fait la route toute la journée, et c'est une simple broutille,
Snotlout, tüm gün boyunca onları aradık.
Rustik, on les a cherché toute la journée.
Tüm gün bulutların üzerindeydim çünkü biri bana değer verdi.
J'ai été sur un petit nuage toute la journée parce quelqu'un m'a estimé
Tüm gün telefonlarını açmadım.
J'ai filtré tous ses appels.
Tüm gün boyunca duyduğum en iyi şeydi bu.
C'est la meilleure nouvelle de la journée.
- "O yanımdayken ziyadesiyle memnunum." Lucy, Jake tüm gün bu radyo istasyonuna ulaşmaya çalıştı.
Lucy, Jake a essayé de capter cette fréquence toute la journée.
Jake tüm gün bu radyo sinyalini bulmaya çalıştı.
Je pense en quelque sorte, que si le signal
Tüm gün içiyor muydun?
Tu as bu toute la journée?
Tüm gün buradayız.
On sera ici toute la journée.
Tüm gün boyunca oğlunu görmeyi bekledi!
Il a attendu pour le voir toute la journée!
Ama ayrıca senin son iki gündür nasıl davrandığınla da alakalı... binicilik derslerini kaçırman, yemeklerini yememen, tüm gün uyuman, bütün gece ortadan kaybolman.
Mais il s'agit aussi de la façon dont tu as agi les deux derniers jours... tu as manqué tes leçons d'équitation, les repas, tu dors toute la journée, tu disparais toute la nuit.
O yaşlı, kırılgan, ve tüm gün boyunca bakılmaya ihtiyacı var, ve bu bakımı alıyor.
Elle est vieille, fragile et doit prendre conscience qu'elle n'est plus toute jeune. et se préoccuper de sa santé.
Tüm gün "bunu getir, şunu götür." havasındasınız.
Exactement. Toute la journée c'est "Donne moi ça, donne moi ci."
- Tüm gün bu anı bekledim. - Pekâlâ, biraz gülümseyin.
J'attends ça depuis ce matin.
Cumartesi işin var mı? - Tüm gün boşum. - Boş musun?
Et elle a besoin de nous écouter, ce qui veut dire ne plus te voir.
Sen küçük güç gösterisi oyununu oynarken tüm gün bir köşede oturamam ben.
Je ne peux pas rester assise pendant que vous jouez à qui pisse le plus loin.
Tüm gün boyunca gösteri yapamadık.
Nous avons été fermé toute la journée.
Bütün gün bütçe konuşmaları Tüm gün boyunca dinliyormuş gibi yapmak ne kadar zor biliyor musun?
Imagine, Lennox, maintenant, grâce à Costco, on peut rayer le papier toilette de notre liste de courses jusqu'en 2035.
" Tüm gün nerede olduğunu biliyorum...
"Je sais où tu es à chaque moment de la journée".
Ve tüm gün bir saniye yalnız kalabildiğini düşünmüyorum.
Et toute la journée Je ne peux pas imaginer que vous ayez une seconde d'intimité.
Ölmeden birkaç hafta önce, bir arabanın tüm gün onu takip ettiğini söyledi. Ama bir kere olmuştu. Polisler soygunla bir alakası yok demişlerdi.
Quelques semaines... avant sa mort, il n'arrêtait pas de voir la même voiture dans son rétroviseur, mais... ce n'est arrivé qu'une fois alors les flics ont dit que ça n'avait pas de rapport avec l'agression.
Tüm gün daireler çizebilirim!
Encerlés ces enculés toute la journée!
Tutuklama emri çıkarılıyor. Tüm gün gözünün onun üstünde olmasını istiyorum Avi.
Le mandat d'arrêt va être émis tout de suite je veux qu'on le surveille toute la journée, av.
- Bir gün tüm gazeteyi sen yazacaksın kardeşim.
Un jour, tu vas écrire tous les articles dedans.
Tüm sırlar gün yüzüne çıktığında gerçeğin çanları da çalmaya başlayacaktır.
Quand tous les secrets refont surface, la vérité peut laisser des traces.
Neyse, bir gün tüm işi biz yaparken gerçek parayı sahte garajların kazandığını fark ettim.
Un jour, je me suis réveillé, on faisait tout ce travail, Et les propriétaires de concessionnaires faisaient de l'argent.
Bir gün bir adam gelir, kapının önüne bir kutu bırakır sonra tüm hayatının amına koyar.
Un jour t'es n'importe qui et puis tu trouves une boîte sur ton palier et toute ta putain de vie est terminée.
Bir gün, ardına bakıp açgözlülüğün yüzünden tüm petrolün elinden kayıp gittiğini göreceksin ve etrafında, suçlayacak bir tek sen olacaksın.
Tu sais, tu vas y repenser un jour et tu réaliseras que tu auras laissé tout ce pétrole te glisser entre les doigts à cause de ta cupidité Et tu seras la seule personne responsable.
60 gün AB'ye katılmanız şartıyla. Ama tüm sorumluluk onun olacak yani?
Mais elle aurait toutes les responsabilités?
Softbol galibiyetinden sonraki gün tüm Cuppers takımı işe 2 saat geç gider.
Tous les cuppers ont le droit d'arriver avec deux heures de retard le lendemain d'une victoire au softball.
Birkaç gün önce Avupa'dan döndüm ve öğrendim ki gezegendeki tüm büyük kurumlar tarafından aranıyorum.
Il y a quelques jours, je suis rentré d'Europe pour apprendre que j'étais recherché par toutes les grandes agences fédérales de la planète.
Bir gün tüm bunları geri götüreceğiz, tamam mı?
Un jour, il faudra trouver un moyen de rendre tout ça.
Bu videoyu güzel karın, dört çocuğun iki köpeğin ve Walden Schmidt Girişimcilik tarafından geliştirilmiş robot uşağınla izlerken eminim ki tüm bu çabaların bir gün karşılığını bulmuş olacak.
Mais je suis sûr que tout ce travail dur aura de la valeur un jour. quand tu visionneras cette vidéo avec ta belle femme, quatre enfants, deux chiens et un robot maître d'hôtel développé par Walden Schmidt Entreprise.
Sana göz kulak oluyorum çünkü bir gün, şalteri çevirip açacaksın ve yaptığın tüm o kötü şeyler geri gelecek ve berbat hissettirecek.
Mais je vais faire attention à toi parce qu'un jour ton humanité reviendra, et tout ce que tu as fait de mal viendra te poursuivre, et ça va craindre.
Tüm bunların her gün ve her hafta şehrin kalbinden Whitechapel'deki adrese gönderildiğini görebilirsin.
Vous pouvez voir, jour après jour semaine après semaine, tout ça a été envoyé du coeur de la City à des adresses dans Whitechapel.
Tüm Dunphy'ler için çok güzel bir gün oldu.
Belle journée pour les Dunphy.
gunther 50
günaydın 7167
günaydin 27
günaydın sevgilim 16
günü 31
güney 137
gunner 21
günün nasıl geçti 55
güneş 243
gündüz 49
günaydın 7167
günaydin 27
günaydın sevgilim 16
günü 31
güney 137
gunner 21
günün nasıl geçti 55
güneş 243
gündüz 49
günaydın tatlım 25
günahkar 29
günah 39
günler 45
günaydın hayatım 17
günaydın hanımefendi 52
günaydın çocuklar 50
güneş ışığı 22
güneşte 16
günaydın efendim 192
günahkar 29
günah 39
günler 45
günaydın hayatım 17
günaydın hanımefendi 52
günaydın çocuklar 50
güneş ışığı 22
güneşte 16
günaydın efendim 192