Ve bende translate French
3,328 parallel translation
Tabi Chase salak değilse ve bende beyin hasarı yoksa.
Sauf si bien sûr Chase est idiot et que j'ai une lésion cervicale.
Avukatı işte çalışan arkadaşım ayarladı ve bende çocuğun velayetini istiyorum.
Une collègue de travail m'a trouvé un avocat et je vais demander la garde.
Mesajın büyük bir mermi bulduğunu söylüyordu ve bende bütün popüler yüksek kalibre tüfekleri çektirdim.
Ton message disait que tu avais trouvé une grosse balle, alors j'ai sorti tous les gros calibre les plus courants
Ve bende herşey yolunda mı diye bakmaya geldim.
Et je vois que tout va bien.
Kütüphane bilgisayarından giriş yapmak için numarasını kullanmış, ve bende bilgisayarın geçmişine girebildim.
Il a utilisé sa carte étudiant pour se connecter aux ordinateurs de la bibliothèque, et j'ai pu accéder à leur historique
Bu Max ve bende Caroline.
Voici Max et je suis Caroline.
Ve bende uçuk çıkmayacak.
Et je n'ai pas d'herpès!
Bir ay içinde Nightingale Lata Mangeshkar gibi şarkı söylersin. babanın doğum günü için.. ve bende beyazlar gibi tam bir beyfendi ingilizcesi konuşacağım.
dans 1 mois, vous chanterez comme Lata, notre rossignol national, pour l'anniversaire de votre père, et moi, je fais constipation avec les Blancs en anglais parfait!
Biliyor musun, bütün hayatı boyunca babam bizi Bayonne'a taşımaktan bir adım uzaktaydı ve bende ona dönüşmeyeceğime yemin etmiştim.
Toute ma vie mon père a essayé de nous faire quitter Bayonne et je jure que je ne ferai pas ça.
Ve bende bu insanlardan biriydim, sonra bu hesapların falan hepsinin sahibine ulaşıp videonun orjinal kaynağını bulduk.
Je participais à cette discussion et en de fil en aiguille, on est remontés jusqu'à la source de la vidéo. On a retrouvé la personne qui l'avait postée au départ puis on l'a diffusée.
O jest olsun diye birşey söyledi... ve bende ona eşlik ettim
Il a plaisanté et moi aussi.
Yemek yapmayı seviyor... ve bende yemeyi!
Elle adore cuisiner... Et j'adore manger!
Balayı mevzusunda Molly ve bende olduğu gibi.
Comme cette histoire de lune de miel.
- Birileri güldü ve bende ona özendim.
- Quelqu'un a ri et je les ai terrassé.
ve bende en akçaağaçlanmış * şuruplu waffle alayım.
Et une gaufre avec votre sirop le plus érablé. On en a pas.
48 saat kuralı Whitney ve bende işe yaramıştı.
La règles des 48 heures a fonctionné pour moi et Whitney.
Bayanlar tuvaletini temizlerken kendisi içeri girdi ve bende temizlik için ana malzemesi muz kabuğu olan ev yapımı bir....... yer cilasını deniyordum.
Je nettoyais les toilettes quand la mairesse est entrée, et j'essayais... un nettoyant fait maison, malheureusement composé de peau de banane...
Bilgisayar odası tamamen kilitlidir ve anahtar da sadece bende durur.
La salle informatique est verrouillée, je suis la seule à avoir les clés.
Bundan bende de vardı ama bendeki Bruins ve Habs'dı.
J'avais exactement le même avec les Bruins et les Habs.
Bazen yatarken titremeye başlıyorum ve bunu durduramıyorum. Sende olan şey bende de var.
Parfois, dans le lit, je me mets à trembler et je ne peux pas arrêter.
Hayır, sendeki olay bende yok Butters. Eric, sana söylemiştim herkesin içinde kayganlığı vardır. Hislerin ve merhametin geldiği yer orasıdır.
Il me manque ton mojo. là d'où viennent les sentiments de compassion et de joie.
Yapımcılardan biri buraya geliyormuş iş için... Bende sordum, Ve evet dedi.
Un des producteurs est venu ici pour notre Happy Hour, et je l'ai alpagué, et il a dit oui, car il y a eu une annulation.
Duydum ki bir film galan varmış, Ve tesadüfe bak... Bende kendi organizasyon şirketimi açıyorum.
Vous avez une avant-première, et c'est une sacrée coïncidence car j'ai décidé de lancer ma propre agence d'événementiel.
Bende heyecanlıyım ve senin için mutluyum.
Je suis contente pour toi.
Biri bana asılıyordu bende gıcık oldum ve onları geri kamyonlarına yolladım.
Le plus vieux qui me matait me rendait malade alors je les ai renvoyé à leur camping car.
bende tam olarak bilmiyorum. ve onları devre dışı bırakmamdı.
Franchement? Qu'on pourrait apprendre quelque chose - et on l'a fait. Essaye de me culpabiliser si tu veux, mais j'ai rassemblé des données sur leurs vaisseaux et leurs armes, établi leurs forces et faiblesses - éh, je suis même au courant de leur maison mère, bien au-delà du relai Oméga 4...
Uzun zaman önce bitmişti ve bir daha asla başlamamalıydı, suç bende.
Il y avait longtemps que c'était fini. Ça n'aurait jamais dû recommencer, et c'est de ma faute.
Her ne kadar kocasının varlığı bende yeni ve gittikçe büyüyen bir endişe yaratsa da, imparatorluğun kötüye gidişini önemsemiyor hatta bunu ona yakın olmak için başka bir fırsat olarak görüyordum.
Pour ma part, indifférent au sort de l'Empire, je le voyais comme une opportunité de rester près d'elle, même si la présence de son mari réveillait en moi une nouvelle et croissante anxiété.
Bu Terry, çocukken bende olan cinsiyeti olmayan bebek ve onun beysbol eldiveni ve bebeği var ve iki cinsiyet organı seti!
C'est Terry. La poupée unisexe que j'avais enfant. Et il / elle a son gant de baseball et son bébé.
Bende tamamen emin olmaya çalışacağım. Nasıldır bilirsin, bu aptal Hintli erkeklerin etrafımda olduklarında nasıl davrandığını, ve her durumda, Ben Hintli bir erkekle evlenmeyeceğim,
Je ferai aussi de mon mieux, mais tu sais à quel point les garçons indiens se comportent bêtement avec moi.
Bende Larry Bird,... bu topluluğun lideriyim,... ve batı tarafınızdaki komşunuzum.
Je suis Larry Bird, leader de cette communauté et votre voisin immédiat à l'Ouest.
Scientology ile ilgili şeyleri görüdüm biraz bakınmaya başladım ve, bu haklı bir davaydı, bende vardım dedim.
J'ai vu un message sur les actions de la Scientologie. J'ai fait mes propres recherches de mon côté et je me suis dit "Oh, leur cause a l'air juste, je vais aider 4chan".
9, 3 ve 4 bende.
J'ai le 9, le 3 et le 4.
11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, ve 19 da bende.
J'ai le 11, le 12, le 13, le 14, le 15, le 16, le 17, le 18, et le 19.
Hayır, 8 ve 22 bende.
Non, j'ai le 8 et le 22. Oui, April?
Ya o listeyi verirsin ve ben de gitmene izin veririm ya da vermezsin, bende seni yüksek düzeyde yasak bölge ihlalinden vururum.
Vous refusez, je tire pour intrusion dans une zone sécurisée.
Bende şarap ve patlatmalık baloncuklu poşetlerden var.
J'ai du vin chez moi, et du papier bulle à faire péter.
Bakın, onu o elbise ve terlikler içinde görüyorum...,... sonradan şunu farkettim ordaki bende olabilirdim.
Ecoutez, je la vois dans cette robe de chambre et ces savates, et je réalise que je pourrais être à sa place.
Şimdi, bende anlıyorum daha önce onun ve senin hakkında anlamadıklarımı.
Maintenant je comprends des choses sur elle que je ne pouvais pas avant, et sur toi, aussi.
Pekala, yanağını uzatışından.. ve uzattığı zamanda... o "seni seviyorum" dediğinde "bende seni" diye cevap verişi.
Bien, la manière dont elle a tendu la joue quand il l'a embrassé, et quand il a dit "je t'aime" et qu'elle a répondu... "Moi aussi."
Söz konusu olan bizim kıçımız ve sen de benden kurtulmak istiyorsun. İşte bu şahsidir. - Harvey - - "Sorun sen de değil bende."
Vos... nos fesses sont en jeu et vous esseyez de me faire perdre... c'est personnel.
İkinci kez Laurie dediğimde bana şu gülüşünden attı, ve sonra bende o ne isterse öyle olsun istedim.
A la seconde où j'ai dit le nom de Laurie, il a souri avec ce sourire, et après j'ai voulu qu'il ait tout ce qu'il a toujours voulu.
- Blog yazarına e-posta gönderip, hayalet manyağıymışım ve bende ondan olmayan şeyler varmış gibi davranacağım.
Je vais emailer ce blog et prétendre que je suis un autre fou de fantômes. Seulement j'ai des trucs qu'il n'a pas.
Transfer sırasında sahildeydim ve... kız beni öptü. Bende karşılık verdim.
Pendant le transfert, Je me suis vu sur une rive et elle m'a embrassé.
Bende kalan sadece koca ve baba olan parçalarım.
Il ne reste de moi que le mari et le père.
Bende tam "Damat ben olmalıyım çünkü seni seviyorum" diyecektim. Ve bu kafa karıştırıcı.
J'allais dire que je devrais être le marié parce que je t'aime, Kate, et c'est perturbant.
Ve bende senin için herşeyi bırakacağım.
Et je quitterai tout pour toi.
Güvenin bana bir kaç yıl önce o önlük ve perukları bende sizin gibi giyiyordum.
J'ai vieillit, mais crois moi, sous cette perruque et cette blouse, je suis ton portrait craché.
Üzgünüm yaptıklarımız yandı ve biz geç kalmıştık bende sizin tarzınızda olmayan 80 tane kek yapıp getirdim. Gerçekten inançlarımız çok yakın.
Je suis vraiment désolée, j'en ai brûlé quelques uns et on était en retard donc je me suis dit, 4 pas casher sur 80...
Bende kalan eşyalarını istiyor ve ben onunla konuşmak istemiyorum
Parce qu'il veut le reste de ses affaires, et je ne veux pas lui parler.
- Güvenlik alarmına vurdu ve alarm çalıştı, ama bende şok aleti vardı ve sadece sağ tarafa dokundum.
Il a touché l'alarme, et l'alarme a retenti, mais j'avais le taser, et ça l'a juste touché là
bender 52
bende seni seviyorum 38
bende 490
benden 238
bende de var 25
benden bu kadar 130
benden uzak dur 398
bende seni 17
bende yok 35
bende var 92
bende seni seviyorum 38
bende 490
benden 238
bende de var 25
benden bu kadar 130
benden uzak dur 398
bende seni 17
bende yok 35
bende var 92
benden ne istiyorsun 357
benden hoşlanıyor musun 28
benden olsun 24
benden sana 27
benden nefret ediyor 82
benden korkuyorsun 19
benden korkma 17
bende mi 29
benden kaçamazsın 31
bende geliyorum 21
benden hoşlanıyor musun 28
benden olsun 24
benden sana 27
benden nefret ediyor 82
benden korkuyorsun 19
benden korkma 17
bende mi 29
benden kaçamazsın 31
bende geliyorum 21