Yerınde translate French
79 parallel translation
Prof. Mandfeldt'in Dünya Astronomi Kongresi'nde yer alan... aydaki altın bolluğu hakkındaki konferansı... hayali yaklaşımıyla protestolara neden oldu.
Fou ou escroc? Le professeur Georg Manfeldt
Macon Caddesi'nde The Shanty diye bir yer varmış.
- Au Shanty, sur Macon Street.
Edwardes'ın hayatını 21 Klübü'nde tehdit eden yer sahibi onu sırtından vurduktan sonra tabancayı kara düşürdü.
Le propriétaire qui a menacé la vie d'Edwardes au Club 21 a laissé tomber le revolver dans la neige à la vallée Gabriel, après avoir tiré dans le dos du Dr Edwardes.
"Tıp Ansiklopedisi" nde hastalığı inkâr eden pek çokları yer almaktadır.
Beaucoup lui refuse une place dans "l'Encyclopaedia Medica".
Gotham Şehir Hapishanesi'nde yer olmadığından duruşma gününü beklemek üzere Stonegate Hapishanesi'ne nakledileceksiniz.
La prison de Gotham City étant pleine, vous attendrez votre procès au pénitencier de Stonegate.
- Lan burada da yer yoksa ; vallaha gidip Bodrum Kalesi'nde yatacağım. Allah belâmı versin ya.
S'il n'y a pas de place ici, je vais me coucher dans la forteresse.
Dünya Gücü'nde ilk atandığım yer 54. Amerikan Birliğiydi.
j'étais à la 54ême Unité américaine.
Diğer haberler : Dünya Kubbesi'nde yer yüzü son telepat krizinde ölenlerin anısına delindi...
Aujourd'hui, le Dôme Terrien a été pourvu d'un monument dédié aux nombreuses victimes de la récente crise entre télépathes.
Onun için Rikers Cezaevi'nde bir yer ayırtın.
Réservez-lui une place en tôle à Rikers!
Ne bizim evde ne de Krewe Adası Oteli'nde yer kalmıştı.
Plus aucune chambre chez les particuliers "ou à l'hôtel de" Krewe Island.
Bourbon Caddesi'nde 24 saat boyunca açık olan bir yer var.
- -Un truc ouvert 24h / 24 à Bourbon Street.
Saat öğleden sonra 13 ve adresteki yer de Güneş Vadisi'nde ise.
vu qu'il est 1 3 h et que l'adresse est à Val Soleil.
Ne gerek var? Bloomfield Caddesi'nde iyi bir yer var.
Ne t'embête pas, il y a un resto sur Bloomfield.
Orası Omaha ve Utah Sahilleri'nde bağlayabilecek tek yer.
C'est le seul passage pour les blindés venant d'Omaha et Utah Beach.
Rekreasyon Merkezi'nde bir yer kiraladılar. Birkaç sokak aşağıda.
Oui, ils ont un local au Rec Center, tout près d'ici.
Windy ile karşılaştım ve o bana Emden Göleti'nde uygun bir yer açıldığını ki benim kesinlikle istediğimi söylediğim bir şeydi, sen hayır demişsin.
J'ai vu Windy. Il y avait un créneau à Emden Pond, l'endroit dont je rêvais, et tu lui as dit non.
Şükran Günü'nde ve Noel'de masada sana da bir yer ayıracağım.
Je mettrai un place pour toi à table. Pour la Thanksgiving et pour Noël.
Ölülerin dirildiği yerdir burası. Aşk için ölenlerin dirildiği yer... Batarsın şarap denizinin içine işte burada Aşk Vadisi'nde.
Danse mon Esmeralda
İnternetten Nawlins için çok hesaplı bir yer buldum. Ve bir süit ayırttım. Le Fransızca Bir Şey Oteli'nde bir süit.
J'ai trouvé un vol pour Nawlins sur Internet, et j'ai réservé une suite à l'Hôtel Français quelque chose.
Arthur Caddesi'nde bir yer...
- Il y a un resto sur Arthur Avenue...
Sanat Tarihi Bölümü'nde bir yer açılınca işi alana kadar kafasını buna taktı.
Dès qu'un poste a été disponible en Histoire de l'Art... elle l'a brigué avec obstination et l'a obtenu.
Costa Coral Oteli'nde yer ayırtmış.
Il a une réservation au Costa Coral Hotel.
Çünkü sigara içmeden bu konuşmayı yapamayacağım ve görünüşe göre Amerika Birleşik Devletleri'nde sigara içebileceğim tek yer burası.
Je ne pouvais pas te parler sans fumer, et c'est Ie seul endroit dans ce pays ou je peux fumer.
Neyse işte, ceza kesmişler. Grand Caddesi'nde polise ayrı yer yok mu?
La police peut se garer sur Grand Avenue.
Sen de mi Arnould Bölgesi'nde bir yer kiraladın, Hocam?
Vous logez dans le même secteur?
Ayrıca Chatley Oteli'nde yer ayırttım.
Et je t'emmène passer le week-end à l'hôtel Chatley.
Evet. Şehir merkezindeki Bellandi Galerisi'nde. Jimmy'nin çalıştığı yer.
Ouais, c'est à la galerie Bellandi en ville, celle où était Jimmy, tu as bien reçu ma carte?
Rampart Caddesi'nde bir yer.
C'est sur Rampart.
Her ikimizde senin Beyzbol Müzesi'nde bir efsane olarak yer almanı istiyoruz.
on veut tous les deux préserver votre réputation.
New York Times'ın En Çok Satanlar Listesi'nde 97.sırada yer alan bir kitabım var.
Avec un livre en 97e place du classement du New York Times.
Strom Thurmond, Senato'nun İç Güvenlik Alt Komitesi'nde yer alan bir Cumhuriyetçi Senatör'dü.
Strom Thurmond siégeait au sous-comité de la sécurité intérieure.
Jack'ten, şu an bulundukları yer olan Sunrise Hills Alışveriş Merkezi'nde, Sentox sinir gazı kutularından birini... -... yaymakta yardım etmesini bekliyorlar. - İyi ya, tutuklayın işte onları.
Ils s'attendent à ce que Jack les aide à libérer le gaz dans le centre commercial Sunrise Hills.
- Bu gögsü buldugumuz yer New England'taki Smith Körfezi'nde, çekilen selin altı.
Un coffre enterré dans une rivière souterraine en Nouvelle-Angleterre.
New York Şehri'nde bir bomba patlamışsa, olmamız gereken yer burasıdır.
Une bombe a explosé à New York, On est payés pour ça.
Bayan Rosebud'un Zıpzıp Bebekleri'nde yer aldığım zamanlara Ritz'de içkiler böyle karıştırılırdı.
C'est comme ça qu'ils les préparaient quand j'étais au Ritz... quand j'étais dans "Bouncing Babes" de Miss Rosebud. [ "poupées qui rebondissent" ]
Neşe Çayırları'nın ilerisinde, Mutluluk Vadisi'nde yer aldığını söyledi.
Elle m'a dit que c'était au-delà des prairies de la Joie et de la vallée du Contentement.
Yakında başka bir ciddi savaşın meydana geleceği yer olan Libya Çölü'nde mücadele ediyoruz.
Nous luttons dans le désert de Libye où une grande bataille sera bientôt livrée.
NEVADA ÇÖLÜ'NDE BİR YER
QUELQUE PART DANS LE DÉSERT DU NÉVADA
NEVADA ÇÖLÜ'NDE BİR YER
QUELQUE PART, DANS LE DÉSERT DU NEVADA
İşte bu yüzden Amerika, Milletler Birliği'nde yer almalıdır.
Et c'est pourquoi l'Amérique devrait rejoindre la Société des Nations.
Belki sana da Depremde Haberleşme Birliği'nde bir yer bulabilirim.
Peut-être que je peux te trouver de la place dans les équipes d'urgences.
Hapse tıkılmadan önce varoş bir yer olan Yuchbunar Mahallesi'nde yaşıyordum.
Avant je vivais dans le quartier de Yuchbunar.
Merhaba, ben Doug Stauber. Donaldson Marketi'nde müdür yardımcısıyım. Müşterinin velinimet olduğu yer yani.
Bonjour, je suis Doug Stauber, assistant-gérant de l'épicerie Donaldson's, où le client est roi
Şimdi Playboy Malikanesi'nde yaşıyorum. Sonsuza dek mutlu yaşamak istediğim yer burası.
Je vis dans le manoir Playboy et c'est ici que je veux vivre heureuse pour toujours.
Çocuklarımız muhtemelen Şöhretler Müzesi'nde yer alacaktır.
Nos enfants seront des champions.
Bir diğer duyuru ise : ay sonunda Başkan Yardımcısı'nın Değerlendirme Testi'nde yer alacağız.
Une autre annonce. { \ pos ( 192,210 ) } À la fin du mois, nous allons participer { \ pos ( 192,210 ) } au test d'évaluation du vice-président.
Mojave Çölü'nde, kuş uçmaz bir yer.
- Désert de Mojave, en pleine pampa,
Kırık Kalp Oteli'nde yer ayırtmadan önce.
Avant qu'il n'aille à l'hôtel des cœurs brisés.
Burası Winchester Malikanesi'nde tüm kötü sonuçlarının başladığı yer.
Malheureusement, ça fera venir tous les autres et en particulier les Winchester.
Rehber anlatacak şimdi. Ünlü Polimnia Müzesi'nde yer alan ve dramatik hikâyesi hemen yanındaki plakada yazan bir kadın portresi.
La fameuse Muse Polimnia, un portrait de femme dont l'histoire tumultueuse est racontée par le cartel qui l'accompagne.
Dunn kodese götürülüyor. Sıkı İdare Birimi'nde eyaletin en tehlikeli suçlularıyla ziyaretinin keyfini çıkaracağı yer.
Dunn est en route pour la prison où il appréciera son séjour dans le quartier de haute sécurité avec les pires criminels de l'État.