English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Ç ] / Çekim bir

Çekim bir translate French

827 parallel translation
Bu herifin Poultry Annual kataloğuna yakın çekim bir resmini aldırdım Dairyland News gazetesinde de haberini yaptırdım.
J'ai mis sa photo dans l'annuaire des éleveurs de poules. J'ai obtenu un article au Journal des Laitiers.
Çekim bir.
Première.
Bir defasında çekim arasında filmimde dokumacı Maria rolünü oynayan sevimli yaşlı kadın yorgun yüzünü kaldırıp bana "Şeytan gerçek, onu yatağımın baş ucunda otururken gördüm" dedi.
La belle vieille femme qui joue le rôle de Maria la tisserande dans mon film, a un jour approché son visage fatigué de moi - pendant une pause dans les prises de vue - et dit : " le diable existe.
Ayrıca, Jack, kostüm sandığını da unutma. Eğer yeterince şanslıysak, hemen gösterişli bir çekim yapabiliriz.
N'oubliez pas les costumes, on tournera tout de suite.
Benim için yabancıydı ama gene de her zaman acıma ve anlayışla ona karşı bir çekim hissettim.
C'était un étranger, et pourtant je me suis toujours sentie portée vers lui par une sorte de pitié, de compassion.
Sert rüzgarda ihtiyar bir kadın gibi ağır çekim kalkıyorsun sonra da gerçek bir uçak hakkında konuşmaya cesaret mi ediyorsun?
II décolle comme une grand-mère et il a l'audace de se moquer d'un vrai avion.
Bir çok dış çekim.
Il y a plein d'extérieurs.
Daha sonra serbest yükselişte olacağız ve geminin normal bir uçak gibi kullanılacak olduğu Zyra'nın çekim alanına girene kadar hiç güç harcanmayacaktır.
Nous aurons la propulsion nécessaire pour atteindre la force d'attraction de Zyra. La fusée sera alors opérée comme un avion normal.
"Metro-Goldwyn-Mayer renkli kameralarıyla çekim ekibini Doğu Afrika'daki Kenya'ya gönderdi ve çok güzel bir film elde etti."
"La Metro Goldwyn Mayer a envoyé ses caméras en couleurs au Kenya et en a ramené un bon film."
Şimdi hareketli bir çekim, mesela az önce sözleşme imzalamışsınız... ve el sıkışıyorsunuz. Güzel.
Bien.
Şu anda Tony Danton'a hayran, onu öpüyor ve karşılıklı çekim şaşıracak bir şey değildir.
Pour l'instant, c'est Tony qu'elle admire. Et qu'elle embrasse.
Bugünkü son çekim. Güzel bir iş çıkaralım.
C'est la dernière prise.
Çekim ve bir de 10 dolarım var.
J'ai mon chèque, plus 1 0 $.
Aynı bir sarkaç gibiydi... çekim alanıma girdiğini hissedebiliyordum.
Il était comme un pendule... qui penchait de mon côté... doucement...
O benim kocam öldürüldü Del Cobre bir çekim.
Je l'espère pour vous.
Yakın çekim denilen bir şey var.
Quoi? Non, je ne sais rien, je n'ai rien lu.
Bir çekim programı olmalı. Tarihler falan..
Il faut faire un plan de tournage.
Ona karşı bir çekim hissettim.
J'étais attirée par lui.
Ne tür bir çekim?
De quelle manière?
Kamera ilerler ve beyaz bir Rolls-Royce görürüz. Dış çekim.
Extérieur.
Ona karşı garip bir çekim hissediyorum.
J'éprouve une étrange attirance pour lui.
- Umarım ikiniz bir ara çekim için bana uğrayabilirsiniz.
Venez pour une partie de chasse.
Tam olarak çekim gücünü etkisiz kılan bir çift eldivenle ilgilidir ve bunun eşsiz faydaları ola...
Il s'agit de gants exceptionnels, antigravitationnels, qui ont pour toute l'humanité une importance révolutionnaire... Et où sont ces gants si spéciaux?
Kendi zamanım ve genel anlamıyla zamanı ele alan bir fikirle ilgili olarak çekim yaptığım bir projeye başladım.
ET POUR ENTRER EN CONTACT AVEC LES VULCAINS. PREMIER CONTACT
Evet şimdi bu çekim için, kesinlikle bir 14 yansıtıcıya ihtiyacım var...
Pour ce plan, il me faut absolument le reflex 14...
Otomobil o hızda ilerledikçe, hava delikten giriyor ve inanılmaz bir çekim gücü yaratıyor.
Si on nous dépasse, l'air s'engouffre dans ce trou et crée un courant d'air.
Ama başka bir odadan çekim bu.
Mais ça a été enregistré ailleurs.
Yakıt ikmali için Yıldız üssü 9'a doğru yol alıyorduk ki bir kara yıldızının çekim kuvveti bizi yörüngesine doğru çekmeye başladı.
Nous allions nous réapprovisionner à la base stellaire 9 quand le champ de gravité d'une étoile noire nous a entraînés vers elle.
Büyük olasılıkla bir enerji kütlesi, yüksek çekim olan manyetik alanı var.
Champ électromagnétique hautement cohésif, masse d'énergie.
Babanı tanımadığından dolayı böyle bir çekim hissediyorsun.
C'est parce que t'as pas connu ton père.
Hayatımızın herhangi bir noktasında bir fareye cinsel çekim duymadığımızı kaçımız inanarak söyleyebilir?
Enfin, combien d'entre nous peuvent affirmer n'avoir jamais été attiré sexuellement par une souris?
Aralarında görünmez bir çekim vardı.
Un aimant inconnu joua en eux et Ies projeta violemment.
Hey, Mike, Şöyle bir çekim yapacağım.
Hé, Mike, je fais un plan comme ça?
Bazen reklâm filmlerinde oynarım ve eğer elbiseme makyaj falan bulaşırsa diğer çekim için bir tane daha var.
Je tourne parfois des publicités. C'est pratique s'il faut changer de robe entre deux prises.
Film çekim yeri bulmak için bugün Gagry'e gidiyoruz. Sonra bana bir daire tutacak.
Aujourd'hui, nous partons avec lui à Gagra, choisir un lieu pour la prise de vue, et puis il doit donner l'appartement.
Olaðanüstü çekim kuvvetiyle bir araya gelen... tuhaf bir bileþim... neredeyse ambiplasma.
Les filaments consistent en un mélange de koinoénergie, presque un ambiplasma, d'une force d'attraction extraordinairement puissante.
Entelijansiya için turistik bir çekim merkezi olan Kara Domuz'da etkin bir konumu olan ve şu anda Berlin'de yaşayan August Strindberg.
"il est devenu une attraction touristique pour l'intelligentsia".
Onda, gerçek bir hayvansal çekim var.
Il a un réel magnétisme animal.
Bu sinema filmi değil, ikinci bir çekim yapamayız.
C'est pas du cinéma. On ne reprend pas messieurs.
- Max dinle, bir çekim daha istiyorum.
- Max, je veux une deuxième chance.
O yüzden tam konuştuğumuz şu anda kalkmak üzere bekleyen bir uçakta seni bekleyen çekim ekibine katılırsan çok müteşekkir olacağız.
Ce serait chic de ta part de rejoindre l'équipe de photographes qui attend en ce moment à bord d'un avion.
Tamam, iyi bir çekim oldu.
On la garde!
Antartikada bir gemideymiş ve en yakın limana kadar radyo çekim alanı dışında olacakmış.
Il est à bord du navire de recherche Aurora en Antarctique et ne sera joignable qu'au printemps.
Resmi bir çekim olsun istiyor.
Que ce soit fait dans les règles. Quel idiot!
Kulüpten bir arkadaşımız, ilk kez bir çekim yapacak bugün.
Mon ami Witek. Il filme pour la première fois.
Bunu düzenlediğinde uzak çekimi, bir yakın çekim takip edecek konu bütünlüğü sağlanacak.
Quand tu le monteras, rappelle-toi que quand un personnage se rapproche, il faut que ça reste dans le même axe.
Ve oraya bir çekim ekibi göndermelerini söyledim.
Une équipe de cameramen doit m'y retrouver.
Evet, bir çekim var ve bunu bozdurmak istiyorum.
J'ai un chèque au porteur... etj'aimerais le toucher.
Bir şüpheciyi ikna edebilecek ne bir yakın çekim fotoğraf,... ne bir kalıntı, hiçbir şey yok.
Nous n'avons ni photos, ni objets... rien pour convaincre un sceptique.
Pek çok yıldız çekim kuvveti ile iki ya da daha çok güneşli bir sisteme ait olarak bulunur.
Souvent, une étoile appartient à un système de plusieurs soleils... liés par la gravité.
Maddeleri birleştirecek yeterli evrensel çekim varsa bir küre gibi kendi etraflarında toplanıyorlar.
S'il y a assez de matière pour exercer une attraction... l'univers est alors fermé comme une sphère.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]