Çok fazla translate French
31,557 parallel translation
Suyu geldiğinde çok fazla kanama vardı.
Elle a perdu beaucoup de sang.
Ebeveynleri çok katıdır ya da çok fazla kiliseye gidiyorlardır.
Leurs parents sont trop stricts - ou ils vont trop à l'église.
O.K. Corral kılığında olmasa da çok fazla içen çekici yalnızlardı.
Peut-être sans la frime OK-Corral, mais de charmants solitaires qui buvaient trop.
İstediğim şey çok fazla ama Helen'ı sevdiğim için istiyorum bunu ve sevgiden de öte, biz bu çocuğu dünyaya getirdik. Ben de buna itibar etmek ve bu bebeği Helen'ın benden istediği gibi yetiştirmek istiyorum.
C'est beaucoup, ce que je te demande, mais je le fais parce que j'aimais Helen, et de notre amour est né ce bébé et je veux honorer cela et élever ce bébé comme Helen l'aurait voulu.
Bunun çok fazla utanç verici olduğunu düşünürler.
Il ressent trop de honte.
Ve burada istediğin şeyin çok fazla olduğunu da biliyorsun.
Et tu sais que c'est trop m'en demander.
Uğraşıyorum ama çok fazla- -
J'y travaille. C'est juste ces...
Çok fazla yemek yedik.
On a beaucoup mangé.
Başından çok fazla şey geçti ve ben başka ne yapacağımı bilemedim.
Tu as beaucoup souffert et je ne sais pas quoi faire d'autre.
- Çok fazla gibi duruyor.
Ça fait beaucoup.
- Çok fazla değil.
Pas beaucoup.
Çok fazla değil, değil mi DeLuca?
Pas tant que ça, n'est-ce pas, DeLuca?
Çok fazla soru soruyorlar.
Ils posent trop de questions.
Baban sana çok fazla şey öğretmiş.
Votre père vous a bien appris.
Çok fazla kan kaybediyor.
Il perd trop de sang.
- Çok fazla oldu.
- Bien trop!
- Evet, büyürken çok fazla film izledim.
Yeah, j'ai regardé beaucoup de film étant enfant.
- Burada da çok fazla film izleriz.
Ah, on regarde beaucoup de films ici.
Kasada çok fazla para vardı.
Il y avait plein de fric dedans.
Tina ve ekibinin etrafında çok fazla cezbedici olduğunu söylemiş.
Il a dit qu'il y avait trop de tentations autour de Tina et de son équipe.
Evet, ama yine de bu oksikodon miktarı çok fazla.
Oui, mais ça fait beaucoup d'oxy quand même.
Üstelik Bay Minor da çok fazla Harbi Vanilya içeceklerinden içiyormuş gibi görünüyor.
Et M. Minor semble avoir bu beaucoup de smoothies Very Vanilla.
Çok fazla önemsiyorum, Nick.
Je me sens considérablement concerné Nick.
Çok ama çok fazla sarap içerim.
Je bois beaucoup de vin.
Çok fazla insan zarar gördü.
Elle blesse tant de personnes.
Çok fazla kan var.
Il y a beaucoup de sang.
- Sopanın şekliyle yara izinin eşleştiremem. Çünkü kafatasındaki hasar çok fazla.
- Je ne peux pas relier la forme de la crosse à celle de la blessure parce que les dommages crâniens étaient trop importants.
Çok fazla göz korkutmamı istemiyorsun anladım.
Tu veux pas trop l'intimider.
O haldeyken çok fazla yürüyorsun.
Le cartilage est usé.
Orada çok fazla finansal fırsat var.
Un tas d'opportunités.
Çok fazla sevgi sundular.
M'ont montré de l'amour.
Çok fazla yalan söylüyorum.
Je mens souvent.
IQ'm için çok fazla EQ ifade ediyor tabii ne demek istediğimi anlıyorsan.
Elle est vraiment intelligente par rapport à mon QI. Si tu vois ce que je veux dire.
Çok fazla vaktimiz yok o yüzden işe koyulalım.
Maintenant nous n'avons pas beaucoup de temps, donc, on s'y met.
Doğu yakasında çok fazla kötü anımız var.
Il y a juste... trop de mauvaises mémoires sur la côte Est.
Çok fazla sayıda kurt öldürdüğünü biliyorum.
Je sais que vous avez tué beaucoup, beaucoup de loups.
Ben önemsiz bir insanım ve seni olayın dışına itseydim çok fazla vicdan azabım olurdu.
Je ne suis personne et je me sentirais coupable de te tenir à distance.
Yani, bu muhitte bi zamanlar çok fazla suç işleniyodu.
Il y avait pas mal de crimes dans ce quartier.
O zamandan beri de arkanda çok fazla ceset bıraktın. Çoğu Amerikan askerleriydi.
Et depuis, vous avez laissé pas mal de corps dans votre sillage, dont de nombreux marines américains.
Bu bir anda çok fazla adım atmaya çalışmak gibi. Çok fazla borç ve çok fazla insan.
Ça fait beaucoup de dettes et beaucoup de monde au même endroit.
Bunun için bursu kullandın ve çok daha fazla hak eden birini ezip geçtin.
De te debarasser d'elle depuis des mois et l'utiliser, tu vas juste le passer a quelqu'un Qui tu sait le mérite plus
Çok mu fazla oldu?
C'était trop?
Ve beni GY'den çok daha fazla korkutuyorlar.
Et j'ai bien plus peur d'eux que de l'Autorité Galactique.
Çok çalıştık ve çok fedakarlık yaptık. Maxine'le Dani'nin bizi rezil etmesine daha fazla izin vermeyeceğim.
On a trop travaillé et sacrifié pour laisser Maxine et Danielle nous humilier comme ça.
Onu kıskanıyorsun çünkü artık Maxine'le ikisi çok yakın. O yüzden fazla hassas davranıyorsun. Aslında seni dışarıda bırakmaya çalışmıyorlar.
Tu es jalouse parce qu'elle et Maxine sont proches maintenant, alors tu as été vexée, mais elles ne cherchent pas à t'écarter.
Çok az daha fazla.
- Un peu plus que ça.
Çok fazla sarap!
Tellement de vin!
Ve bu Rakibine Sıç bezlerinin kârından çok daha fazla.
Et c'est plus de bénéfices que tu verras jamais avec Li'l Rivals.
Çok çok daha fazla.
Vraiment plus.
Ve geçirdiğin bu yıldan sonra çok daha fazla teklifin olmalı.
Tu devrais avoir d'autres offres vu ta saison.
- Bakın ne diyeceğim çok cezbedici ama ortada fazla değişken var ve biz kobay değiliz.
Tu sais quoi, c'est... c'est très tentant, mais il y a trop de variables... et on n'est pas des rats de laboratoire. Nous mettre dans une cage et voir si le piège se déclenche?
çok fazla değil 61
çok fazla konuşuyorsun 37
çok fazla parazit var 16
çok fazlalar 23
fazla 31
fazlasıyla 93
fazla vaktim yok 53
fazla kalamam 17
fazla vaktimiz yok 83
fazla bir şey değil 55
çok fazla konuşuyorsun 37
çok fazla parazit var 16
çok fazlalar 23
fazla 31
fazlasıyla 93
fazla vaktim yok 53
fazla kalamam 17
fazla vaktimiz yok 83
fazla bir şey değil 55