English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Ç ] / Çok uzaklara

Çok uzaklara translate French

440 parallel translation
"Çok ama çok uzaklara gitmem gerek, hırsızların ve hayaletlerin yurduna!"
Je vais aller très, très loin Au pays des voleurs et des fantômes.
At onları çok uzaklara, Çin'e götürdü.
Le cheval les transporta jusqu'à la lointaine Chine.
- Çok uzaklara.
- Trop loin.
Evet, çok uzaklara.
Ouais, très loin d'ici.
Çok uzaklara.
Partir très loin.
Çabuk ol ve çok uzaklara git.
Pars vite et loin d'ici.
Sebzelerimi satmak için çok uzaklara gitmeliyim.
Je dois aller beaucoup plus loin pour vendre mes légumes.
Başlarken seni buralardan çok uzaklara götüreceğim.
Ça a débuté loin d'ici.
Bir gün gelecek ve buradan çok uzaklara gideceksin, Portugal.
Un jour, vous irez trop loin, Portugal.
Buradan çok uzaklara çekip gidebiliriz.
Nous devons partir d'ici, tous les deux!
O batık gemiyi kurtaracağım sonra da ikimiz buradan çok uzaklara gideceğiz.
Je finis de renflouer ce rafiot, et après, on partira. Toi et moi, loin d'ici.
Sally ile çok uzaklara gideceğiz.
Nous partirons loin d'ici.
Çok uzaklara, o egzotik yerlerden birine.
- Très loin. - Dans un pays lointain.
Beni beyaz atına bindirdi ve çok, çok uzaklara götürdü!
Il me prend, me met sur son beau cheval blanc.. .. et m'emmène loin, très loin, avec lui!
Belki çok uzaklara gidersin.
Loin d'ici?
Sırf yelkenlerini açık gördüğünden, şimdiye çok uzaklara gitmiş olabileceğini düşündü.
Oui. Il a vu tes voiles et cru que tu serais loin.
Çok, çok uzaklara gider ve hayatı dolu dolu yaşardık.
S'enfuir... bien loin, et jouir de l'essentiel de la vie.
— buradan çok uzaklara.
- Loin de toi.
Buradan çok uzaklara gitmek istiyorum.
je veux m'en aller loin d'ici.
Uzun bir süreliğine çok uzaklara gideceğiz.
Je t'aime, Miguel. Non, tu ne m'aimes pas. Tu aimes ce que je représente.
"Savruldu uzağa, çok uzaklara, görünürken şehir bir ışık demeti altında..." Watusi Kralı özel olarak imal edilmiş bir 1954 Pontiac kullanıyormuş.
Le Roi des Watusis conduit une Pontiac 1954 spéciale.
Çok uzaklara gitmeli.
Il faut l'envoyer loin d'ici.
Evet, Beni asmalarına izin verseydin şimdi çok uzaklara gitmiş olurdun.
Pourtant ça t'aurait bien avancé de les laisser me pendre.
İhtiyar adam gözlerinin açtı, oldukça uzun bir süre çok çok uzaklara dalmıştı.
Le vieil homme ouvrit les yeux et il mit un moment à revenir de très loin.
Çok uzaklara yelken açtıklarında, Karayel onları batıya doğru uzanan zehirli deniz boyunca dünyanın bir ucundan limbonun içine sürüklüyordu.
S'ils faisaient fausse route, le vent noir les emportait dans la mer empoisonnée se trouvant à l'ouest par-dessus bord et dans les limbes.
" Bir gün aptalca bir kuruntu yüzünden seni terk ettim, ve çok uzaklara gittim..
Un jour, je te laissai, égaré par mes sens et m'en allai.
- Çok uzaklara.
Très loin.
Bizi çok uzaklara götürmeye yetecek kadar.
Assez pour tailler quelques jolis kilomètres.
Bu korkunç adamı çok uzaklara gönderin.
Emmenez cet homme qui vous fait peur.
Çok yakın ve de çok uzaklara...
A Tar... A Tar... Si proche et pourtant si lointaine.
Benim görüşüme göre zaten çok uzaklara gittik, efendim.
Je suis d'avis que nous sommes déjà allés trop loin.
Bir tuhaflık hissediyorum. Bazen dalıp çok uzaklara gidiyor.
Je trouvais qu'il avait quelque chose de bizarre, dans son comportement, des moments de rêverie.
Çok çok uzaklara.
Très, très loin.
Başka bir yere- - çok çok uzaklara.
Quelque part d'autre.
Uçuyor olduğunu farz et. Uzaklara, çok ama çok uzaklara uçtuğunu.
Imagine que tu voles toujours plus loin... et encore plus loin.
Bana güvenme. Çok uzaklara gitmeyi düşünüyorum.
Compte pas sur moi, tu vas trop loin.
Ah, evet bunu çok çok uzaklara yaptığım yolculuklarda öğrenmiştim.
La! Ch'ai abbris en valsant un foyatche. Un grand foyatche, très loin.
- Gene neyin var? Seni uzaklara göndermek için çok para harcadık... ve buradan ayrıldığından daha beter durumdasın.
On ouvre le porte-monnaie pour t'envoyer à l'étranger afin d'oublier ces fiançailles, et c'est pire qu'avant!
Askeri göreve çağrıldı ve çok uzaklara gitmek zorunda kaldı,... sınıra kadar!
- Si la marine t'appelle pour servir... - Je ne demande pas mieux! -... pour partir loin, à l'étranger!
Beraber uzaklara gideriz, çok uzaklara...
On partira très loin.
İşte bu yüzden zihnim beni çok uzaklara götürüyor.
J'ai vu beaucoup de choses, manié beaucoup d'armes.
Güneş batana kadar çok daha uzaklara gitmek istiyorum.
Il faut aller plus loin avant le coucher du soleil.
Antik insanlar genel olarak sanılandan çok daha uzaklara yolculuk yapmışlardır.
Les anciens voyageaient bien plus qu'on ne le croit.
Acele etmezsen, gerçekten çok çok uzaklara gideceğim.
Dépeche-toi, sinon je suis sur d'allertrés loin!
Çok uzaklara.
- Très loin...
Kyoto'dan uzaklara gittiğinden beri çok şey oldu.
Il s'en est passé des choses depuis que tu as quitté Kyoto,
Çok fazla uzaklara gitmiş olamaz.
Elle ne peut pas être loin.
Çok uzaklara gitti.
Il est si loin.
Çok Hızlı Uçak Şirketinin uzaklara giden 1 sefer sayılı uçağı kalkıyor.
La Compagnie Supervite annonce le départ du vol numéro un pour au-delà des collines et très loin.
Çok şey öğrendin, yolcu. Uzaklara gideceksin.
Vous avez bien appris, vous irez loin.
Atlı,..... atının üzerinde çok sakin bir şekilde oturuyormuş ve uzaklara doğru bakıyormuş.
Le cavalier était assis sur son cheval, immobile, le regard tourné vers le lointain.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]