Çok uzun bir süre translate French
646 parallel translation
Bu yüzden bekledim, Tom ; çok uzun bir süre boyunca.
J'ai attendu, Tom... très longtemps.
Durun biraz. Bu çok uzun bir süre. Zaman aşımına uğramıştır, değil mi?
Il est illégal de remonter si loin!
Sonsuza kadar çok uzun bir süre.
Pour l'éternité? L'éternité est bien longue.
Pengallonlar çok uzun bir süre orada yaşadı. Orayı bir daha göremeyebilirim.
Nous irons très loin.
Korkarım çok uzun bir süre.
Pour très longtemps, j'en ai peur.
Dört yıl çok uzun bir süre.
Quatre ans, c'est long.
Yani, çok uzun bir süre hiç kadın, kız görmeyince...
Enfin, quand on n'a pas vu une femme depuis longtemps...
Ayrıca bana bir şey olursa sen ve bebek çok uzun bir süre boyunca hükümetin tam koruması ve gözetimi altında olacaksınız.
Si quoi que ce soit arrivait, tu toucherais une pension qui vous mettra, le bébé et toi, à l'abri du besoin pendant un moment.
Korkarım birkaç gün çok uzun bir süre.
J'ai peur qu'il ne soit trop tard dans quelques jours.
Bu, inanmayı sürdürmek ve savaşmak için çok uzun bir süre.
Ça fait longtemps, pour se battre et garder la foi.
İç dünyamda çok uzun bir süre yaşadım, yaşayan ve nefes alan başka birine... çok büyük bir özlem duydum.
J'ai tellement vécu en moi-même, étranglée par un désir d'ailleurs, de vie et d'air.
Bir kaç gün size çok uzun bir süre gibi gelmeyebilir Bay Emmerich. Ama, bunlar elimdeyken, bana yıl gibi gelecek.
"Quelques jours" peuvent vous sembler peu, mais a moi, avec ces pierres, cela semblera très long.
Beklemek için çok uzun bir süre.
C'est trop long, je refuse.
-... bir ay içinde olacağına garanti verdi. - Benim için çok uzun bir süre!
C'est trop long pour moi.
Benim için çok uzun bir süre, Harry.
Trop longtemps pour moi, Harry.
Dört hafta çok uzun bir süre.
Ce sera bien, bien long.
Ben sadece çok uzun bir süre ona baktım.
Il se trouve que je l'ai observé très longtemps.
O günden sonra çok uzun bir süre herkes onu "Şampiyon" diye çağırmıştı.
Pendant longtemps, on l'avait appelé "Champion".
İki hafta çok uzun bir süre. Güzel ve berrak kristal bardaklar.
Nos plus beaux verres, du pur cristal.
Çok uzun bir süre önce de değil. Büyük büyükbabam fotoğraflarını göstermişti.
La Terre ressemblait à ça, il n'y a pas si longtemps.
Çok uzun bir süre bilinmezlikle yaşadınız. - Lütfen.
C'est moi qui étais dans votre chambre et qui ai tué votre mère.
Burada çok uzun bir süre kalmayı düşünüyorum.
J'espère rester ici très longtemps.
Sekiz yıl. Bu gerçekten çok uzun bir süre... ama o duvarcının kızı.
Quand même, huit ans, c'est beaucoup.
Çok uzun bir süre, sıkça ve çok miktarda içiyorsam ben bir alkoliğim demektir.
Ce qui m'y autorise c'est que j'aimais trop boire... trop souvent, et pendant trop longtemps.
Eğer gidersen, çok uzun bir süre gibi gelecek.
Si tu pars, ce sera peut-être pour toujours.
Beş buçuk saat Pinky Benson hayranları için çok uzun bir süre sayılmaz.
Cinq heures et demie, ce n'est pas long, pour un fan de Pinky Benson.
Beni çok uzun bir süre göremeyeceksin.
Vous ne me verrez pas avant longtemps.
Mutsuz olmak için çok uzun bir süre bu.
C'est long quand on est malheureux.
Sevgili Avusturyalılar sizi bir daha göremeyeceğim. Belki çok uzun bir süre.
Chers compatriotes autrichiens... ce n'est sûrement pas de sitôt que je chanterai devant vous.
Bu Von Trapp'lerin birlikte şarkı söylemeleri için son fırsat. Çok uzun bir süre bunu yapamayacaklar.
C'est la dernière fois que la famille Von Trapp... chantera avant de longues années.
Çok uzun bir süre yaşayacağım, ablam gibi.
Moi, je vivrai très longtemps. Comme ma sœur.
Ama dediğin gibi 3 yıl uzun bir süre, çok uzun bir süre.
Mais comme vous le dites, trois ans, ça fait un bail. Un très long bail.
Ve sen... Sen bana çok uzun bir süre güzel olduğumu hissettirdin.
Et puis tu m'as fait croire
Çok uzun bir süre değil ama...
Pas pour longtemps, bien sûr...
Mac ile çok uzun süre bir arada kaldık birbirimize anlatacak fıkra kalmadı.
Mac et moi, on est tout le temps ensemble, on s'est tout dit.
- Son bir kaç günde iyice huysuz durumda sanki çok uzun bir süre beklemiş süt gibi. - Majesteleri nasıl peki?
- Comment va sa Majesté?
Yaşını başını almış bir koca, genç karısını çok uzun süre yalnız bırakmamalı.
- Un vieux mari ne doit pas laisser longtemps seule sa jeune femme.
Bir şeyi çok uzun süre düşününce biraz kafayı yiyorsun.
Vous êtes folle? Ça rend fou de penser tout le temps à la même chose.
Tam o binada çok da uzun olmayan bir süre önce yaptığı konuşmadan bir alıntı yapıyordum.
Je citais le discours qu'il a fait tout récemment, sous cette coupole.
Jeff, çok hata yaptık ve uzun bir süre şanssızdık.
On s'est trompé et on a joué de malchance.
Çok uzun olmayan bir süre öce, Fransa'nın göklerinde uçan bir gemi gördüm, havadan daha hafif olan bir havayla doldurulmuş büyük bir torba ile desteklenmişti.
J'ai vu un engin évoluer dans le ciel de France suspendu à une poche remplie d'un gaz plus léger que l'air.
Bir Amerikalı için bile... Çok uzun süre ayrı kalmış, zavallı çocuk.
Même pour un Améri... ll est resté isolé trop longtemps.
Lakin bu çok tehlikeliydi ve her deneyi uzun bir süre dinlendikten sonra yapabilirdim.
Mais c'était très dangereux. Je ne pouvais subir une expérience qu'après un long repos.
İhtiyar adam gözlerinin açtı, oldukça uzun bir süre çok çok uzaklara dalmıştı.
Le vieil homme ouvrit les yeux et il mit un moment à revenir de très loin.
Seninle bir akşam geçirmek için çok uzun süre bekledik Dave.
On voulait tant dîner avec toi.
Orada buluşacağımızı kim düşünmüş? Piyano akortçusunun gelmesi için çok uzun bir süre bekledim.
Comment imaginer qu'on se rencontrerait ici...
Çok uzun süre önce başlamış olan yaz bitmiş... ve yerini başka bir yaza... ardından da sonbahara bırakmıştı.
L'été qui avait commencé il y avait si longtemps était fini... et un autre été avait pris sa place... et un automne.
Jason'ın adam olması 20 yıl alacak. Olimpos'ta çok kısa bir süre bu. Ama Kral Pelias'a çok uzun gelecek.
Jason sera un homme dans 20 ans... c'est l'espace d'un instant ici, sur le Mont Olympe... mais ce sont vingt longues années pour le roi Pélias.
Ama yatağımız uzun süre bir sıcak su şişesine sarılıp yatmak için çok büyük ve çok soğuk.
Mais c'est un grand lit, difficile à chauffer seul.
Eğer en kısa zamanda Miami'ye dönmezsem, çok uzun süre Sinyor Capone'nin seçkin bir dostu olarak kalamayacağım.
Je ne serai pas son ami très longtemps, si je ne rentre pas à Miami.
Böylece sizden uzun bir süre çok uzakta olmayacaklardı.
Pour qu'ils ne restent pas loin de vous trop longtemps.
çok uzun zaman oldu 115
çok uzun zamandır 30
çok uzun zaman önce 42
çok uzun sürdü 28
çok uzun sürmez 60
çok uzun 117
çok uzun bir zaman 18
çok uzun zaman 27
çok uzun zaman önceydi 42
çok uzun sürmeyecek 22
çok uzun zamandır 30
çok uzun zaman önce 42
çok uzun sürdü 28
çok uzun sürmez 60
çok uzun 117
çok uzun bir zaman 18
çok uzun zaman 27
çok uzun zaman önceydi 42
çok uzun sürmeyecek 22
çok uzun değil 30
uzun bir süre 39
bir süre sonra 89
bir süre 55
bir süredir 49
bir süre önce 40
bir süreliğine 93
bir süre için 43
çok üzüldüm 280
çok üzgünüm 1758
uzun bir süre 39
bir süre sonra 89
bir süre 55
bir süredir 49
bir süre önce 40
bir süreliğine 93
bir süre için 43
çok üzüldüm 280
çok üzgünüm 1758
çok uykum var 28
çok uzaklarda 16
çok üzgün 38
çok üzgünüm efendim 30
çok uzak 78
çok üşüyorum 45
çok üzücü 155
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok utanıyorum 107
çok uzaklarda 16
çok üzgün 38
çok üzgünüm efendim 30
çok uzak 78
çok üşüyorum 45
çok üzücü 155
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok utanıyorum 107
çok uzak değil 39
çok uzaklara 31
çok utandım 66
çok üzgünüz 53
çok utanç verici 43
çok uygun 30
çok üzgündü 22
çok ucuz 34
çok uzaklara 31
çok utandım 66
çok üzgünüz 53
çok utanç verici 43
çok uygun 30
çok üzgündü 22
çok ucuz 34