Anlattım translate Portuguese
6,590 parallel translation
Anlattım sana, Lucille.
- Lucille, já te expliquei isto.
Ben anlattım, sen de anlat.
Eu comecei, agora continue.
Çok eğlendiğimizi, burada çalışan arkadaşım Carla'ya da anlattım.
Foi tão bom que disse à minha amiga Carla que trabalha aqui, ela é super-fixe.
Bense değil, senin adi herifine anlattım görüşme olmayacak.
Eu não. Eu disse ao teu assessor que não faço reuniões...
Tavsiyene uydum ve Mona'ya anlattım.
Segui o teu conselho e disse à Mona.
Ona taksi madalyon işini anlattım.
Contei-lhe sobre as licenças de táxi.
Her zaman bunu anlattım!
Falo nisso a toda a hora!
Kirli hikâyeyi elimden geldiğince anlattım...
Relatei a história sórdida o melhor que pude.
- Stevie Nicks hikâyemi anlattım mı sana? - Tanrım.
Já te contei a minha história da Stevie Nicks?
Ona davadan söz ettim. Her şeyi detaylıca anlattım.
Falei-lhe do caso, tudo com grande detalhe.
Yani, biliyorum, yapmamalıydım, ama ona anlattım.
É assim... Sei que não devia, mas disse-lhe.
Bana gelip davamız hakkında bilgi istediler ve evet, anlattım. Bilgi verdim ama kimsenin incinmesini istemedim.
Eles vieram ter comigo e queriam detalhes sobre o caso, e sim, eu falei-lhes sobre o caso, mas nunca quis que ninguém se magoasse.
Zaten depresyondan nasıl yıllarca acı çektiğini anlattım.
Eu já te disse que ela sofreu de depressão durante muitos anos.
Habil'in ancak kendi başına bir şansı olduğunu Lukas'a anlattım.
Disse ao Lukas que aqui, o Abel teria oportunidade, de encontrar o seu próprio caminho.
- Evet, anlattım.
- Sim, falei.
Onları uyandırır uyandırmaz her şeyi anlattım.
Assim que os acordei, contei-lhes tudo.
Ben sana anlattım erkek arkadaşımı.
Eu falei contigo do meu namorado.
Bu hikayeyi defalarca anlattım.
Já vos contei tantas vezes.
Adamlara ne istediğini anlattım.
Disse aos homens o que mandou.
Aileme anlattım.
Eu contei aos meus pais.
Amerikan liselerini anlattığımız hikayede yer almak ister misin?
Estás disposta a fazer parte desta história que estamos a contar sobre a secundária americana?
Ben anlattıkça anlatırım ama işin aslı şu ki, bu gencin aklına bir fikir geldi.
Ouçam, eu posso falar sem parar, mas, no final, o que interessa é que este aqui teve uma ideia.
Senin hakkında anlattığım her şeyin doğru olduğunu kendi gözleriyle görecek.
E ela poderá ver que tudo o que lhe disse sobre ti é verdade.
Darnell, James'e neden hapse gittiğini hiç anlattın mı?
Darnell, já contaste ao James a história de como foste preso?
İçeri gelecek misin? Rachel onun için yaptığımız filmi ona anlattığını söyledi.
A Rachel contou-me que lhe contaste do... do filme que estamos a fazer para ela.
Daniel'in anlattığı gibi çılgınca olan sistemi kıran ve eski olan yazılımın mimarisi benim.
Ferramenta de acesso remoto que o Daniels chama simples e gracioso Eu sou um dos escritores originais
- Sana aletimin ne kadar büyük olduğunu da anlattı mı?
- Disse-te o tamanho da minha pila?
Şu hakkında çok şey anlattığın meşhur Samantha mı?
Esta é a famosa Samantha de que tanto ouvimos falar?
- Sana bunu Livia mı anlattı?
- Foi a Livia que te contou?
Hüzünlü müydü, bu anlattıklarım?
É triste?
Amanda'm, sen ve Jules hakkında bana çok şey anlattı.
A minha Amanda falou-me imenso de si e da Jules.
Birkaç yıl önce fotoğraftaki kadınla ilgili her şeyi sana anlattığımı biliyorsun.
Sabes, há uns anos, podia ter-te contado tudo sobre a mulher da fotografia.
Bunu sana anlattığımı lütfen ona söyleme. Yerin gibine girer.
Mas, por favor, não lhe digas que eu te contei, ele ficaria envergonhado.
Bu hafta sonu olan şeyi anlattınız mı?
Contou-lhes o que aconteceu no fim de semana?
Galiba anneme anlattım.
Acho... que me assumi à minha mãe.
Ona da anlattın mı?
Contaste-lhe?
Her şey anlattığım gibi. Onlar sadece...
É exactamente o que te tinha dito, está bem?
Jude, Bay Stevens'a çadırda olanları bana anlattığın gibi anlatır mısın?
Jude, porque não dizes ao Sr. Stevens o que me disseste, sobre o que aconteceu na tenda.
2000 yıl ileride olma hikâyesini anlattı mı sana da?
Ele contou-te a história de estarmos 2000 mil anos no futuro?
- Bunu anlattığım için özür dilerim.
- Desculpa ter-te contado isto.
- Ona anlattın mı?
Falaste-lhe sobre ele?
Adamlarına sorumluluklarının ne olduğunu anlattın mı?
Explicaste aos teus homens as responsabilidades que aqui têm?
Billy ne olduğunu anlattı mı?
O Billy disse o que aconteceu?
Deniz nasıl düştüğünü anlattı mı?
- Ele disse como foi parar à água?
Sana anlattığımı gün gibi hatırlıyorum.
Porque, e... eu lembro-me de dizer-te, inequívocamente.
Anlattığımı sanıyordum.
Pensei que tinha.
Leonard olanları anlattı. Bende sana sıcak bir içecek koyma sorumluluğunu aldım.
- Leonard contou-me o que aconteceu, então decidi preparar algumas bebidas quentes para ti.
Dün gece yaptığımız her şeyi karına anlattığımızda ne der sence?
O que diria a tua esposa se lhe contássemos o que fizemos ontem?
Anlattıklarımın hepsi doğru.
Tudo isto é verdade.
- Bunları sana anlattığım için üzgünüm.
- Desculpa dizer-te tudo isto.
İki adamımız sahilde ne gözlemlediklerini anlattılar, geri dönmelerine neden olan şeyi, neden acele ettiklerini.
Os dois batedores disseram-me o que tinham visto na praia, e o que os fez abandonar o posto antes do previsto e regressar a Nassau com a maior das pressas.
anlat 464
anlatamam 71
anlatacağım 106
anlatabildim mi 110
anlatayım 104
anlatsana 152
anlatma 25
anlatırım 31
anlat bana 351
anlat hadi 43
anlatamam 71
anlatacağım 106
anlatabildim mi 110
anlatayım 104
anlatsana 152
anlatma 25
anlatırım 31
anlat bana 351
anlat hadi 43