Benim de öyle translate Portuguese
1,322 parallel translation
Benim de öyle.
Nem eu.
- Biliyor musun? Kapatmam gerek. - Benim de öyle.
- Sabes, tenho que desligar.
- Benim de öyle bir babam vard.
- Tive um pai assim.
Başka ideallerin var. Benim de öyle.
Você tem as suas ambições, mas eu também.
Benim de öyle. - Gelecek kitap için bir 75.000!
Também eu não... 75 mil, já pensaste?
Benim de öyle.
A mim também não...
- Evet, benim de öyle.
Comigo também. Bom.
Devrim zamanında aynı benim de öyle ayakkabılarım vardı.
Eu tive um par como esses durante a Revolução.
İlk seferindi demirci. Benim de öyle.
Foi a tua primeira vez, ferreiro.
Benim de öyle.
Pois é ", " eu também tô.
- Benim de öyle.
- Eu também.
Benim de öyle.
Eu também.
Benim de öyle. Az önce konuştum. Sadece kapımı ve çerçevelerimi boyatmak istiyorum ama imkansızlaştırıyorlar.
Eu sei, acabei agora de falar com eles ao telefone e só quero pintar a minha porta e a moldura e estão a impossibilitar-me a tarefa.
Benim de öyle.
E a minha, também.
- Benim de öyle, ama artık hepsi bitecek.
Bom, eu também. Mas isso vai acabar.
Benim, öyle görünüyorki benim daha fazla antreman yapmam lazım.
Eu... Parece que preciso de treinar mais.
Evet, benim için de öyle ama yine de insanların dini inançları hakkında konuştuğumda çok kaba olduğum gerekçesiyle sitem ediliyorum.
E creio que seja por isso que não queremos negar às pessoas. Sim, não pretendo, mas todavia, sou acusado de ser... extremamente rude com a fé das pessoas.
Benim için de öyle diyor.
Isso é o que ela diz sobre mim.
Benim ülkemde de öyle.
No meu país é o mesmo.
Demek öyle, benim için de geçerli mi?
- Podes dar-me alguma?
Benim gözlerim de öyle.
E os meus também.
- Benim için de öyle.
- E as minhas.
Benim oğlum tek başına hepsininkinden iki yıl fazla aldı. Benimki de tıpkı öyle..
Cada um de nossos filhos já saiu de a prisão.
Benim annemi koruma arzum öyle güçlüydü ki... onu duyduğumu hiçbir zaman hissettirmezdim.
Tal era a minha necessidade de a proteger, que nunca lhe revelei que a podia ouvir.
- Ama benim öyle insanlarla işim olmaz. - Öyle mi?
Não que eu me dê com esse tipo de gente.
Öyle olmadığını sen de benim kadar biliyorsun.
E você sabe também como eu que não o é.
Bizi başladıklarımızla yetindir Bu tohum herkesin koklayabileceği ve ilham vereceği bir çiçekte yeşersin Ve eğer bir gün bu ülkede daha fazla kardeşimizle savaşmamız gerekiyorsa o zaman bırak nasıl olacağına konsantre olalım Barbara Becnel sizin entrumanınız olsun Siz beni bir kuş gibi kafese kapattınız bırakın duvarlar yıkılana kadar şarkı söyleyeyim ve insanlar benim kalbimdeki hayali görsünler Tanrım bu mesajı yaymam için kurban olmam gerekiyorsa o zaman öyle olsun, Amin ".
Por favor, permita que esta pequena semente que plantamos... possa dar numa flor da qual todos possamos sentir o aroma... e ser inspirados. Então, um dia, não mais teremos de lutar neste mundo... brigar com o outro, com nosso irmão. Senhor, mantenha os meus olhos focados no que tem de acontecer.
Bu doğru. Benim için de öyle.
É verdade, para mim também.
Öyle değil, benim de içlerinden sıradan birisi olduğum bütün insanları sevdiğin gibi değil.
Dessa maneira não, não como se amasse toda a humanidade e acontecesse eu ser um deles.
Eğer gözlemci ben bunları yaparken beni izliyorsa... ve manevi bir bakış açım varsa... o zaman dikkat ettiğinin bir işaretini gönder benim yarattığım şeylerden herhangi birine... ve onları tahmin edemeyeceğim bir hale sok... böylece ben de bu şeyleri tecrübe ederek kabiliyetime şaşırayım... ve bunu öyle bir yap ki, bunun senden geldiğine dair en ufak bir şüphem olmasın. "
Se existem mesmo observadores a vigiar-me a toda a hora e se existe um aspecto espiritual em mim, então, mostrem-me um sinal de que prestaram atenção às coisas que criei e façam com que aconteçam do modo que espero. Que eu fique surpreso com a minha habilidade de sentir essas coisas e que eu não tenha dúvidas que venha de vocês.
Dikkat ettiğinin bir işaretini gönder benim yarattığım şeylerden herhangi birine... ve onları tahmin edemeyeceğim bir hale sok... böylece ben de bu şeyleri tecrübe ederek kabiliyetime şaşırayım... ve bunu öyle bir yap ki, bunun senden geldiğine dair en ufak bir şüphem olmasın.
Mostrem-me um sinal de que prestaram atenção às coisas que criei e façam com que aconteçam do modo que espero. Que eu fique surpreso com minha habilidade de sentir essas coisas e que eu não tenha dúvidas que venha de vocês.
O öyle biri ki benim için çok fazla gözyaşı döktü.
Precisas saber... que ela chorou muito por causa de mim.
Anlarsın işte. Öyle bir yüzse, benim de unuttuğum gibi
Well, you know that face as I do.
Öyle birisi ki onun için hiç farketmiyor, ne benim Pakistanlı olduğum... Ne de onun bir Hindistanlı
Uma pessoa que não faz diferença por eu ser uma paquistanesa e ele um indiano
Benim için hiç de öyle değil, baylar ve bayanlar.
Não para mim, minhas senhoras e meus senhores.
Benim peder çok vaatte bulunur ama ben öyle biri değilim.
Veja, o meu pai, prometia um monte de coisas, mas eu não.
Benim tahminim de öyle.
- Também é a minha estimativa.
- Hayır, benim için de öyle.
- Não, para mim também.
- Eh, benim de öyle.
Na verdade, cerca de 11 porcento.
Bu benim için bir zevk. Bu bir kadının... vücudunda öyle güzel ve çılgın bir zaman ki...
É uma fase louca e linda do corpo de uma mulher.
Benim de öyle.
- E eu também.
Sen benim evime geldin, tamam mı. Beni ayarttın, benimle seviştin, umutlarımı yeşerttin, ve şimdi üzgünsün öyle mi?
Vais a minha casa saltas-me em cima, enches-me de esperança e agora lamentas?
Onlar benim öyle parçamdılar ki, onlarsız bir hayatı düşünemedim.
Faziam parte de mim, e nunca imaginei a vida sem eles.
- Ben de öyle... Sen benim kardeşim gibisin, O'Neill.
De facto. e um irmao para mim, O'Neill.
Böyle olmak zorunda... Eğer benim en sevdiğim yiyecekleri iki gün sırayla yemen anlamına geliyorsa... öyle olsun.
Se tenho de comer a minha comida favorita duas vezes seguidas, que seja.
Yine de CIA beni altı saat boyunca sorgulamıştı benim gizli bir örgütün elemanı olduğuma inanmışlardı. Aslında, ilk işime öyle...
Fui interrogado pela CIA, para saber se pertencia a uma organização secreta.
Bu benim bir FBI ajanı oluşuma zarar vermeyecek, öyle mi?
E o facto de ser agente do FBI também ajuda, não é?
Öyle de olsa, artık benim
- E depois. Agora é meu.
Tamam, bazi kişileri arıyacam ama benim sadece bir iş adamı olduğumu unutmayın, bu yüzden sabırlı olun. Oh evet o öyle biridir.
Está bem, vou fazer uns telefonemas, mas, feitas as contas, não passo de um empresário, portanto tenham paciência.
Profesör mezarlıktayken öyle bir an oldu ki sanki benim ve Voldemort'un asalarımız bağlanır gibi oldu.
Professor, quando estava no cemitério, houve um momento em que a varinha de Voldemort e a minha se uniram.
Sana benim peşimden gel dememiştim. Öyle değil mi?
Não vos pedi para virem atrás de mim, ou pedi?
benim de yok 54
benim de 449
benim de var 55
benim değil 350
benim demek istediğim 24
de öyle 26
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
benim de 449
benim de var 55
benim değil 350
benim demek istediğim 24
de öyle 26
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
öylesin 305
öyleymiş 51
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
öylesin 305
öyleymiş 51
öyledir 296
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle misin 81
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle misin 81