English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Bin

Bin translate Portuguese

24,890 parallel translation
CB, bin, enter'a bas.
Cd, bin, depois enter. - Feito.
Hizmetleriniz için 10 bin dolarlık bir çek.
Aqui tem um cheque de 10 000 dólares para garantir os seus serviços.
Bin bakalım dikkatlice.
Devagar.
Kız sana nakit 50 bin dolar verecek.
Ela vai dar-te 50 mil dólares em dinheiro.
Ağzını kapalı tutarsan altı ay içerisinde 50 bin daha verecek.
Mantém a boca fechada e passados seis meses, ela dá-te mais 50 mil.
Ederi 60 bin dolarmış anasını satayım.
Vale 60 mil dólares.
Sana kolay olacağını söylemeyeceğim. Ama işi kotarırsak sana 100 bin nakit çalışır.
Não digo que vá ser fácil, mas podes ganhar 100 mil em dinheiro.
Yalan yok cidden tehlikeli ama kotarırsak sana 200 bin nakit çalışır.
É perigoso, não te vou mentir, mas podes ganhar 200 mil dólares em dinheiro vivo.
Geri almak için de 250 bin ödül koydu.
Ele oferece 250 000 para a ter de volta. Há suspeitos?
Kellene 250 bin dolar ödül koymuşlar.
Há uma recompensa de 250 000 pela sua cabeça.
Sana bu işi bırakman için 100 bin dolar vereceğim.
Dou-te 100 000 agora mesmo para te afastares disto.
- Söz ver. 150 bin dolar.
Está bem? - Quero a tua palavra, 150 000.
Bize bir saatini ayırırsa 25 bin dolar ödeyeceğimizi söyle.
Diz-lhe que lhe damos 25 mil dólares por uma hora do tempo dele.
O da öyle. - Derhal arabaya bin.
Entra no carro.
- Bunun için 25 bin mi ödeyeceksin?
- Pagam-me 25 mil dólares por isso? - Sim.
Arayı yumuşatmak için çantaya fazladan 100 bin dolar koydum.
Pus mais cem mil dólares só para apaziguar as coisas.
Çantaya fazladan 100 bin dolar koyduğunu söyledi. Sebep olduğum problemler için.
Disse-me para te dizer que tem aí mais cem mil por algo que eu tenha causado.
Sully'i neredeyse 5 bin kilometreden öldürmesi için getirdiğin adam mı?
O que obrigaste o Sully a fazer quase 5000 km para matar.
Beni yüksek riskli bir bahis kuponu yapabilecek biriyle tanıştırırsan sana 10 bin dolar veririm.
Dou-te 10 000 dólares se me levares a um que coloque uma aposta de alto risco.
10 bin dolara neredeyse her türlü şeyi yaparım.
Faria praticamente qualquer coisa por 10 000 dólares.
Bu, Şeyh Bin Halid için.
Pelo xeque Bin-Khalid.
ABD Özel Kuvvetleri, 6 ay önce İbrahim Bin Halid'in yerleşkesine bir saldırı gerçekleştirdi ve kendisiyle birlikte 8 terör örgütü üyesini öldürdü.
Há seis meses, as Forças Especiais dos EUA iniciaram um ataque ao complexo de Ibrahim Bin-Khalid. Mataram-no a ele e mais oito membros da sua organização terrorista.
Bir de ordu komandoları var. Bin Halid'in bu ülkeye yapacağı tehdit saldırısını durdurmak için hayatlarını tehlikeye atan 6 kahraman.
E os Rangers do Exército, seis heróis que arriscaram a vida para impedirem que Bin-Khalid levasse a cabo a sua ameaça de atacar este país.
Bizi korumaları gerekiyordu. Bin Halid'in adamları bizi buldu.
Deviam manter-nos seguros, mas o pessoal do Bin-Khalid encontrou-nos.
Bin Halid'in adamları onu bulmuş.
Ele disse que o pessoal do Bin-Khalid o encontrou.
Şeyh Bin Halid'e ait olan kasa. Ekibinizin onu öldürüp bölgesinden aldığı kasa.
Um cofre que pertence ao xeque Bin-Khalid e que foi levado do complexo na noite em que o teu pelotão o matou.
Bin Halid'in izini sürüp Kampanya'yı yönetmeyeceğini biliyordu.
Sabia que eu não conseguia apanhar o Bin-Khalid e trabalhar na campanha.
Bu yüzden söz verdim. Bin Halid'i yakaladığımızda sıra ona gelecekti. Onun yanında olacaktım.
Então, prometi-lhe que após apanharmos o Bin-Khalid, seria a vez dele e eu estaria lá para o apoiar.
- Bin Halid'in adamları bizi buldu.
- O quê? - Pelo pessoal do Bin-Khalid.
İçlerinden biri, Bin Halid'in mekânından çalınan kasaya baktıklarını söyledi.
Eles querem um cofre que um de nós roubou do complexo do Bin-Khalid.
Bin Halid, ABD topraklarına saldırı plânlıyordu.
O Bin-Khalid estava a planear um ataque em solo americano.
Bin Halid'i öldüren askerlere saldırı yapıldı.
Houve um ataque aos Rangers do Exército que mataram o Bin-Khalid.
FBI'a da bırakmamam. Çünkü Bin Halid'in adamları sisteme sızdılar.
Nem ao FBI porque os tipos do Bin-Khalid estão no sistema.
Bak, beni Grimes'e götüremezsen Bin Halid'in adamları kasaya ulaşır. Sonra Tanrı bilir neler olur.
Se você não me levar ao Grimes, os tipos do Bin-Khalid obtêm o que está no cofre e só Deus sabe o que acontecerá.
- Bin Halid'in adamları kasa için onları öldürdü. - Ne? !
O pessoal do Bin-Khalid matou-os por causa do cofre.
Bir de Bin Halid'in zulası.
Eram coisas do Bin-Khalid.
Bin Halid'in adamları emir bekliyorlar.
São células de pessoas que o Bin-Khalid recrutou.
Bin Halid'in adamları seni bulmadan getir o listeleri.
Traz a lista antes que o pessoal do Bin-Khalid te encontre.
Doğruyu söyle, o altı bin dolarlık şarap bu mu?
Diz-me a verdade, é mesmo um vinho de seis mil dólares?
Arabaya, arabaya bin.
O carro. Entra para o carro.
Şehre taksiyle gitmek bin dolar tutar.
Porque é esse o valor do táxi até à cidade.
Bin bakalım ufaklık.
Vamos lá, amigo.
Bin!
Entra!
Yüz bin dolar nakitle kaçmış.
E fugiu com 100 mil dólares em dinheiro.
Neyse, Lily bisiklete bin hadi.
Muito bem, Lily, vamos montar a bicicleta.
Bin hadi. Hadi işine gidelim dostum.
Vamos até o teu trabalho, amigo.
Mark kızının hesabına yüz bin dolar aktarmış.
O Mark depositou 100 mil dólares na conta da filha.
- Bin arabaya Mick.
Entra no carro, Mick.
Ki sanırım sana sağlayabilirim ama sana fazladan birkaç yüz bin dolara mal olur.
Vai custar-te mais cem mil dólares.
Bin.
Entra.
Bin doların var mı?
- Tens 1000 dólares?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]