English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Biri var

Biri var translate Portuguese

10,846 parallel translation
- Orada biri var.
- Há alguém lá fora.
- Cezalandırılması gereken biri var.
Há alguém a ser punido. Não terminamos.
Teshis edebilecek biri var mi yaninda? Evet efendim.
- Tem alguém consigo para identificação?
Aklinda biri var mi? Manohar ya da Bhattacharya?
Seria melhor se houvesse um oficial a investigar o caso e eu podia observar à distância.
Kapıda biri var ve pizzacı değil.
Está aqui alguém e não é o senhor da pizza.
Dışarıda, yüzden fazla ajanımızın ölümüne sebep olacak listeyi satan biri var.
Está alguém a vender uma lista que pode matar mais de 100 Agentes.
3 yönünde biri var.
Inimigo às três horas.
Jimmy'nin görüştüğü biri var mı? - Ne?
O quê?
Affedersin, yarın öğlenden sonraya kadar oğlunla ilgilenecek biri var mı?
Com licença, tens quem tome conta do teu filho até amanhã à tarde?
Tanıdık biri var mı?
Reconheces-te alguém?
Duclair'in düzenli mektuplaştığı biri var mı?
Bem, há alguém com quem o Duclair se corresponda regularmente?
Biri var.
Um sujeito.
Ama bir husus daha var hazır buradasın konuşman gereken biri var.
Mas, outro assunto. Uma vez que estais aqui, há alguém com quem deveríeis falar.
O kadının hayatında geni taşıyan biri var.
Aquela mulher tem alguém na vida que tem o marcador.
Şimdi, Zhang'den bir kasaba ötede büyüyen Kevin Lin adında biri var.
Há um Kevin Lin que cresceu na cidade ao lado da do Zhang.
- Yerini onaylayacak biri var mı?
Alguém que possa confirmar o seu paradeiro?
Elinizde katili tanımlayacak biri var mı?
É assim que falas com o homem que pode identificar o culpado?
Tanrım, içeride biri var.
Meu Deus, há alguém aqui dentro.
Sürpriz olacağını düşünen biri var mıdır?
Se alguém estivesse a pensar torná-lo mais interessante?
Sully Nicky'e zarar verecek biri var mıydı?
Certo, Sully, há alguém que quisesse magoar a... Nicky?
Libertad'ın başında kesinlikle içerden biri var.
O líder do Libertad é definitivamente alguém de dentro.
- Kefil olacak biri var mı? - Annalise!
Alguém pode confirmar que o Steven sabia?
Ama şu an barda seninle tanışmak için bekleyen biri var.
Agora tens um homem à tua espera no bar.
Grupta huzursuzluk hissi veren biri var mıydı?
Havia alguém no grupo que a fizesse sentir-se desconfortável?
Aşağıda sizi görmek isteyen Kara Dougherty adında biri var.
Há uma Kara Dougherty que quer vê-la.
- Bu harika. Konuşabileceğim biri var mı?
Está cá alguém com quem eu possa falar?
Aklımda biri var.
Acho que tenho alguém em mente.
Bu departmanda en aklı başında kişinin senin olduğunu düşünen oldukça büyük biri var.
Sim, há um grande contingente que acha que pode ser a única pessoa sã neste departamento.
Elimizde biri var tamam mı?
Temos alguém, sim?
Eski mürettebatının elinde benim için çok değerli olan biri var.
Alguns dos seus antigos colegas têm uma pessoa muito importante para mim.
Ve onların aradığı kişi Wallace, görev boyunca sistemi tıkır tıkır yürüten biri. Ama bölgemde tekerleğime çomak sokan biri var : İtfaiyen.
E sabes o que eles procuram, Wallace, é alguém que mantenha o Sistema em silêncio, mas existe alguém a fazer muito ruído,
61. Ambulans, 215 Batı Belden'da tehlikede olan biri var.
Ambulância 61, pessoa em perigo, Oeste da Belden, 215.
Burada maskeli başka biri var.
Há outra pessoa com máscara aqui.
Burada maskeli başka biri var.
Onde estás? Há outra pessoa com máscara aqui.
Terry, orada biri var.
Terry, há mais alguém!
- İçeride başka biri var mı?
- Está mais alguém lá dentro?
Piyasada çok fazla büyük isim var. Sen onlardan biri değilsin.
Existem pessoas talentosas, só não é o seu caso.
NCIS ajanı. İki kurşun yarası var. Biri göğsünde biri de dizinde.
Agente do NCIS com dois ferimentos de bala, um no peito, um no joelho.
Konteynırda, Exley'in çalışmaları arasında bazı video kasetler var bayan bunlardan biri, Byron Washburn adında bir adamla yapılan bir röportaj.
A arma pode ter escorregado e disparado acidentalmente.
Konteynırda, Exley'in çalışmaları arasında bazı video kasetler var bayan bunlardan biri, Byron Washburn adında bir adamla yapılan bir röportaj.
Senhora, havia algumas cassetes de vídeo entre as coisas do Exley, uma das quais continha uma entrevista a um homem chamado Byron Washburn.
Çok yakında ölü biri olacağın konusunda baya şansın var.
Que as hipóteses de você morrer brevemente são altas.
İki kazazede var. Biri şoför koltuğunda, diğeri arkada.
2 vítimas, uma da cabine e outra na traseira.
O konuda çalışan biri var.
Temos pessoal a trabalhar nisso.
- Pek iyi biri değil. - İyi haberlerin var mı?
- Não é boa pessoa.
Artık dışarıdayım ve artık beni yerimde başka bir şeytan var parmağı düğmede olan başka biri.
Estou fora, e agora há apenas... Algum outro diabo no meu lugar, alguém com o dedo sobre o botão.
Ayağındaki ağrı var ya? Semptomlardan biri Paul.
Essa dor no pé é um sintoma, Paul.
Baygın bir adam var, sanırım hastalardan biri.
Está aqui um homem inconsciente.
- Sadece zaman damgası var o yüzden silindiği zaman sistemdeki herhangi biri yapmış olabilir.
Só tenho a hora, poderia ser qualquer um no momento da exclusão.
Logan paralı biri, bir sürü parası var.
O Logan tinha dinheiro, muito dinheiro.
Onlardan biri yüksek seviye güvenlik kapısı. Kurmak için bir öncü ekibi var.
Um deles é uma porta de segurança de alto nível que os seguranças dele instalam.
Yani biri mezarda diğeri de bir su kulesinin orada olan kusurlu utupiom dolu iki cesedimiz var.
Temos portanto, dois corpos cheios de Utopium contaminado enterrados numa vala rasa algures à vista da torre de água.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]