English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Bu sana

Bu sana translate Portuguese

27,748 parallel translation
Yine de bu sana kitaplarımdan birini yakma hakkı vermez.
Ainda assim, isso não justifica que tu... queimes um dos meus livros.
Bu sana nasıl mantıklı geliyor?
Como é que isso fez algum sentido para ti?
Bu sana nasıl hissettiriyor?
Como é que isso te fez sentir?
Tüm bu hayatı sen başlattın ama bu sana onu sonlandırmak hakkı vermez.
Tu iniciaste tudo isto, mas isso dá-te o direito de acabares com tudo?
Bu sana pahalıya patlar.
- Isso vai sair-te caro.
Bu sana benzemiyor pek.
Isso nem parece teu.
Bu sana hayatım.
Querida, isto é para ti.
Bu sana iyi bir sürpriz olabilir.
Isto é uma surpresa de boas-vindas.
Eğer resmi bir açıklama yaparsan, Senin hikayeni tüm muhabirler duyar, Ve sen de bu sana özel hikayeyi yayınlama şansını kaçırırsın.
Se fizesse um depoimento oficial, todos iam saber do seu artigo e ia perder a exclusividade.
Ama bana bunu verdi ve dedi ki "Yalnızken bu sana güven verir."
Mas, deu-me isto e disse : "Quando te sentires sozinho, isto far-te-á sentir seguro."
Bu karar sana düşmez.
A decisão não é tua.
Dinle abi, sana sürekli bu kadar fazla ödeyemem.
- Ouve, não posso continuar a pagar tanto.
Bu kişiyi ya da artık kime yardım edecekse onu, takip edecek. Bizim durumumuzda, bir ödül avcısı. Doğrudan sana.
Ela vai seguir essa pessoa ou a pessoa a quem ela pedir ajuda, neste caso um caçador de recompensas, direitinha até si.
Sana bu işte iyi olduğunu söylemiştim.
- Eu disse-te que tu eras boa nisto.
Kararlarıma güvenmek pek sana uygun değil biliyorum ama bu seferlik bir denesen olmaz mı?
Sei que confiar no meu discernimento não é um dos teus pontos fortes, mas, talvez só desta vez, dá-me uma oportunidade, está bem?
- Sana onun tuzak kurduğunu düşünüyorsun. - Marissa'nın cesedinde DNA'mın olduğunu söylüyorlardı ama bu imkansızdı.
Disseram que o meu ADN estava no corpo da Marissa, mas isso era impossível.
Çünkü şüpheli gözlerin sana dönmeyeceği bir zamanda ve mekânda cinayet işleme fırsatı gördün ve bu fırsatı değerlendirdin. Çünkü Butch'ın ölümünden kâr etmek için başka, daha anlamlı bir yolun vardı.
Porque viu uma oportunidade de cometer um homicídio numa altura e num lugar onde as suspeitas não recairiam sobre si e aproveitou-o, porque tinha uma melhor maneira de lucrar com a morte do Butch.
Sana bu gücü versem istemeyecek misin?
Se eu te der o poder, tu recusa-lo?
Bu numarayı ararsan, sana ihtiyacım olan şeyi göndereceklerdir.
Liga para este número e eles enviam o material de que preciso.
Umarım bu süreçte MİB'e veya sana zarar vermem.
Só espero não arrasar com a UCI e contigo no processo.
Bu davanın alınmasının sana olağan gelmesine şaşırdım biraz.
Só estou um pouco confuso porquê ficar com este caso foi uma conclusão demasiado rápida para ti.
Ben sana çaktım. Çünkü bu saça bayıldım.
Sim, porque eu adoro.
Sana karşı tamamıyla dürüst olmak istiyorum tatlım çünkü Gail bu iş anca böyle yürür dedi.
Bem, eu só quero ser completamente honesto contigo querida, porque a Gail disse que essa é a única maneira de isto vai funcionar.
Çünkü bu dünyadaki herkese olanaklarımın yüzde yüzünü verebilirim. Gail sana ve Melissa sana da yüzde yüzümü sunabilirim.
Porque eu posso dar 100 % para cada pessoa à face da terra, e ainda ter 100 % para dar a ti, Gail, e a ti, Melissa.
Ölümünü yakından tecrübe ettiğine ve adamının sana karaciğerinin bir parçasını verdiğinde bunun sizi daha da yakınlaştırdığını düşünüyorum. Ama bu sefer sayılmaz, ikiniz de hastanedeyken başka bir tekerlekli sandalye yarışını daha yapalım
Pensei que quando passaste pela tua experiência de "quase morte" e ele te deu parte do fígado vocês se aproximariam e, agora, que tudo se foi, vamos resolver isto assim...
Bu şey bittiğinde, sana söz veriyorum, size istediğiniz her şeyi vereceğiz.
Quando tudo isto acabar, prometo-lhe que contaremos tudo.
- O zaman sevgin güvensizliğinden güçlüyse lütfen sevmediğim hiç âşık olmadığım bir adamla bir işin içinde olduğumu anla... -... ama sana tüm söyleyebileceğim bu.
- Se o teu amor é mais forte que a tua desconfiança, percebe que estou numa situação com um tipo que nunca amei, mas é tudo o que posso dizer-te.
Toby, sana şu anda tüm söyleyebileceğim bu ama bana biraz vakit verirsen düzeltip sana her şeyi anlatacağım tamam mı?
- Toby, isso é tudo o que posso dizer, mas, se me deres algum tempo, vou resolver isso e contar-te tudo, está bem? - Raios.
Bu ekibin, açık sözlülük ve dürüstlük ile daha iyi çalışacağına inanıyorum ve ben dürüst davranmadım, Paige uzun zamandır sana söylemek...
Acredito que a equipa funciona melhor com abertura e honestidade, e não estava a ser honesto. Paige, há muito tempo que quero dizer-te uma coisa.
Bunu sana söyleme nedenim de bu zaten.
E é por isso que estou a dizer-te isto.
Sana söz veriyorum Todd, bu durumu düzelteceğim.
Prometo-te, Todd, eu irei consertar isto.
- Ben de bu yüzden sana yardım etmek istemiyorum.
E é por isso que estou relutante em ajudar-te.
Bu insanların sana dayanak noktaları gibi bakmalarının sebebi de bu bence.
É talvez por isso que estas pessoas olhem para ti como sua rocha.
Sana bu tarz şeyleri açıklamama gerek olduğunu sanmıyordum Jefferson.
Pensava que não te tinha que explicar tais assuntos, Jefferson. Vamos.
Bu sefer sana kimin en hızlı olduğunu göstereceğim.
Desta vez, vou mostrar-te quem é o homem mais rápido vivo.
Sorusuna cevap vermedim çünkü bu güçler konusunda ona, sana güvendiğim kadar güvenmiyorum.
Não respondi à pergunta dele porque não confio nele com esses poderes da mesma forma que confio em ti.
Yani sorun sana güvenmemem değil Wally sadece sana olanlara güvenmiyorum. Bu durum ödümü koparıyor.
Não quer dizer que não confie em ti, Wally, só não confio no que está a acontecer contigo, e isso assusta-me demasiado.
Çünkü bu bana oluyor, sana değil.
Porque isto está a acontecer comigo, não contigo.
Bu arada sana Supergirl falan demem ben.
Aliás, não vou chamar-te de Supergirl.
Eğer son 4 sene sana bir şey öğrettiyse, bu da sırların sana bir yarar getirmediğidir.
Se os últimos quatro anos te ensinaram alguma coisa, é que guardar segredos não funciona.
Bu konuda hislerin var ve ben sana güvenmeliydim.
Tens um dom natural para isso, e devia ter confiado em ti.
Bu yüzden buradayım, sana yüz yüze söylemek için, takımdan ayrılıyorum.
É por isso que estou aqui, para dizer-te pessoalmente. Estou a sair da equipa.
Eğer senin bu iş için uygun olmadığını düşünsek sana teklifte bulunmazdık değil mi?
Se não pensássemos que estás apto para o trabalho, não tu ofereceríamos, pois não?
... hatırladığım kadarıyla da bu plan sana uymazdı.
E lembro-me que tu não concordaste com o plano.
Sana şehir genelindeki paniğin bu festivalden önce yaşanacak en kötü şey olduğunu söyleyen kişi ben olmamalıyım.
Não preciso de dizer que ter a cidade em pânico, antes do festival, é péssimo.
Çünkü sana yalan söyledim,... toplantılara gitmek ve içki içmek konusunda ve şimdi, bu psikopat o her kimse o benimle uğraşıyor.
Porque te menti sobre ir aos encontros, sobre as bebidas, e agora este psicopata, quem quer que ele seja, está a mexer comigo.
- Bu sorumluluk artık sana ait.
Agora a responsabilidade é tua.
Sana bağrına taş basıp çalışmanı sağlamak istedim ama olmadı bu sefer de beynini bazı düşüncelerden uzak tutmaya çalışırken biraz taş taşımayı deneyelim. Ne dersin?
Tentei ser boazinha contigo e não correu bem, então vamos tentar não pensar muito enquanto movemos as pedras, está bem?
Şimdi sana, mesafeni koruman ve işimizi yapmamıza izin vermeni gerektiğini söylemeliyim. Ama ikimiz de biliyoruz ki bu seni durdurmayacak.
Devia dizer-lhe já para se afastar e nos deixar trabalhar, mas ambos sabemos que isso não o impediria.
Bu sabah, sana ve ekibine bilgisayar laboratuvarının bakım için kapalı olduğu söylendi.
Hoje de manhã, a senhora e a sua equipa foram avisados de que o laboratório informático estava encerrado para manutenção.
Bu insanlar, bu kız... Sana dair iyi ne varsa yok etmeye çalışır.
Estas pessoas, esta miúda... ela vai destruir tudo de bom que há em ti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]