Bu sen değilsin translate Portuguese
1,251 parallel translation
- Bu sen değilsin, Zig.
- Tu não és assim, Zig.
Philip, bu sen değilsin.
Philip, isso não foi ideia tua.
- Bu sen değilsin dostum. Biliyorum, sorun da bu.
Eu sei meu, essa é que é a questão, é sobre ti.
Bu sen değilsin. Bu sen değilsin, anne. Ne oldu?
Você não é assim, geralmente você não é assim, mãe.
- bu sen değilsin
Isto não és tu.
- Bu sen değilsin.
- Não lhe convém.
Aman Tanrım, ne oldu, bu sen değilsin sen neyi dert edersin ki.
Meu Deus, o que aconteceu? Tu não és assim. - As coisas não te afectam.
Bu sen değilsin, üzerinde kazakla kanepede oturuyorsun.
Isto não tem nada a ver contigo, as camisolas, os móveis.
Bu sen değilsin.
Isto nem parece teu.
Mouth, bu sen değilsin.
- Mouth, não és assim.
Bu sen değilsin!
Nem parece teu.
Bu sen değilsin... Sen bir şey değilsin,
Não que tu sejas... não és dessas, estás a ver...
Junior, Bu sen değilsin, Bu bir dizi film, veya bir Film
Junior, não és tu, é um programa de televisão, um filme
Sue, kızım, bu sen değilsin.
Sue, querida, não pareces tu mesma.
Evet. Ama bu sen değilsin. Diğer adam.
Sim, mas este não és tu, este é o outro homem.
Bu sen değilsin.
Isso não és tu.
- Anlaşılan bu gece hediye alan tek sen değilsin.
Que bom!
Bu bir üniversite olayı. Sen neden hayat için heyecanlı değilsin?
- Porque não estás excitada com a vida?
Sen bu köpükte yaşamaktan pek de şikayetçi değilsin ama.
Não pareces incomodar-te por viveres nesta redoma.
Bu şubeye gelen ilk sivil müfettiş sen değilsin ve günün sonunda, polisler diğer polisleri koruyacak.
Não é a primeira auditora civil a vir cá, e os polícias acabam sempre por se protegerem uns aos outros.
Sen de bu Dünya'ya ait değilsin.
Devias tanto estar na Terra como eu.
Burası Stromos değil, sen benim personelimden değilsin, ve bu ben değilim!
Isto nao e a Stromos, você nao e membro do meu pessoal, nem aquele sou eu!
Polis gelip bu köşeyi basarsa, yakalanıp içeri tıkılacak sen değilsin.
Se a Polícia aparecer, não és tu que vais dentro.
Sen bu kılıca layık değilsin.
Não és digna desta espada.
Ve sen o değilsin... bu yüzden onun gibi davranmayı kes.
E tu não és ele... portanto não tens de te comportar como ele.
Bu sen değilsin artık.
Já não és tu.
- Bu sen değilsin.
Essa não é você.
Bu tacı giymek için uygun değildi ve sen de bu tacı giymek için uygun değilsin.
Ele não servia para usar esta coroa, e tu não serves para usar esta coroa.
- Evet. Bu arada cebine giren tek kurban sen değilsin.
Nem mais e, a propósito, não é a primeira celebridade a quem ele se agarra.
Aslında kesinlikle sarhoş değilim, Noreen. Ve sen de değilsin çünkü bu içeceklerde alkol yok.
Na verdade, não estou nada bêbado, Noreen, nem tu porque estas bebidas não têm álcool.
Bu arada, sen kötü bir insan değilsin... ama bu çok kötü bir davranış.
Já agora, não és uma má pessoa, mas isto é mau comportamento.
Canım kiminle isterse onunla konuşurum ve bu kesinlikle sen değilsin.
Falo com quem quiser e não quero falar contigo.
- Bu, sen gibi değilsin.
- Isso não parece contigo.
Bu sen değilsin.
Tu não és assim.
- Bu doğru değil, sen benim annem değilsin.
Não é verdade.
Bu aptalca şeyleri sen yapamazdın. Olanlara uygun değilsin.
Não é possível que sejas tão estúpido, não pertences a uma fraternidade.
Biliyor musun Adam, sen bu oyunda kurban değilsin, onun bir parçasısın.
Sabes uma coisa? Tu não és uma vítima deste jogo és parte dele!
Sen bu sınıftan değilsin.
Tu não és desta turma.
- Bu gerçek sen değilsin.
- Isto não é quem és.
Bir tek sen değilsin dünyada bu estetiğe sahip olan.
não és a única no mundo que tem grande estática...
İşte bu yüzden sen artık başkan değilsin. İki hafta!
E eu disse : "É por isso que já não és presidente." Duas semanas.
Bilirsin, onun bu gey olayını... açık etmeya hakkı var. Sen Martina değilsin, bebek...
Pode muito bem mostrar que é lésbica, mas tu não és a Martina, querida.
- Bu sen değilsin.
- Não és tu
Bu gülünç, sen gerçek bile değilsin.
Isto e ridículo. Nem sequer es real.
Koca adam, memnun oldum, gerçekten, bu sadece, ah sen sadece tipim değilsin.
Sinto-me lisonjeado, a serio, mas tu nao fazes bem o meu genero.
Sen bu insanlardan değilsin.
Tu não pertences a esta gente.
Sen insan değilsin Tom, evet bu doğru.
- Não és humano, Tom. - Bem, é verdade.
Sen bu gruba henüz dahil değilsin.
Isso só o inclui a si, se eu quiser.
Bu meslek için yaşayan tek kişi sen değilsin.
Não és a única que vive para o trabalho.
- Sen olmadığını anlamıştım, sen bu kadar yakışıklı değilsin.
Sabia que não era você. Não é tão bonito assim.
Bu durumda olan sadece sen değilsin.
Não és a única.
bu sen misin 162
bu senin sorunun 70
bu senin mi 96
bu sensin 203
bu senin hayatın 30
bu senin 195
bu seninle benim aramda 18
bu senin için 282
bu senin düşüncen 27
bu seni ilgilendirmez 244
bu senin sorunun 70
bu senin mi 96
bu sensin 203
bu senin hayatın 30
bu senin 195
bu seninle benim aramda 18
bu senin için 282
bu senin düşüncen 27
bu seni ilgilendirmez 244