Daha önce değil translate Portuguese
1,193 parallel translation
- İşaretimle, daha önce değil.
- Quando eu disser. Antes não.
Buraya daha önce de geldin, değil mi?
Já cá esteve antes, não foi?
- Merton'la daha önce tanışmamıştın, değil mi? - Hayır.
- Não conheceste bem Merton, não foi?
Dur biraz, daha önce karşılaşmamıştık, öyle değil mi?
Espera aí, nunca te vi, pois não?
Bay Rydell, bu kurulun karşısına daha önce de çıktınız değil mi?
Mr. Rydell, já compareceu perante esta comissão antes, certo?
Daha önce hiç cinayet olayıyla uğraşmadım, ama sen bu deneyime sahipsin değil mi?
Nunca lidei com assassinato antes, você tem experiência com investigação de homícidio?
Daha önce yolu kaybedilenler olmuştu, değil mi?
Já teve outros "tresmalhados".
Hayır, öyle değil. Finn daha önce Washington Federal'de sergiledi Ne zamandı?
O Finn fez uma exposição no Washington Federal há uns anos.
Daha önce olmadığından değil.
Não que não tenha acontecido antes. - Não foi mau.
- Önce seni becereyim, ondan sonra. - Daha değil!
É exactamente isso que te vou fazer.
- Devon sahneyi terket. - Daha önce hiç şarkı söylemedin, değil mi adamım?
Vocês nunca cantaram juntos, pois não?
Eğer daha önce hiç sikişmediysen, adice bir yol değil!
Não é... só se ainda não tenhas tido sexo antes.
Belki insanı yaratmadan önce biraz daha fazla plan yapman yerinde olurdu, değil mi?
Talvez devesses ter tido mais umas sessões de treino... antes da Criação.
Londra daha önce gördüğüm hiçbirşey gibi değil
Londres não é nada como eu já tenha visto antes
Sanırım daha önce tanıştık, değil mi şeker surat?
Nós já nos conhecemos, não é, riqueza?
Clint'le daha önce karşılaştınız değil mi?
Já os conheceste?
Bilirsin Mari tabii ki önce seni arayacaktık. Ama hemen caddenin karşısında oturmandan daha fazla faydalanmak istemedik. Çünkü bu hiç adil değil, senin için.
Marie, é claro que podíamos ter-lhe telefonado primeiro, mas não quis aproveitar-me do facto de viver defronte de nós, porque, quero dizer, não é correcto abusarmos de si, não acha?
Daha önce değil.
Não antes.
Biliyor musun, bu, az önce geçtiğinden hiç de daha iyi değil.
Conheces? Não é melhor do que o que acabaste de passar.
Daha önce değil.
Não antes disso.
Sen de daha önce orada yemek yapmıştın, değil mi?
Já cozinhaste lá, certo?
Daha önce neler düşündüğümü bilmiyorum ama bu şekilde devam ederse eve gideceğim, NewJersey'e değil. Rahatsızlık verdiğim için üzgünüm ve hoşçakalın.
Não sei o que me deu naquele restaurante... mas já que decidi voltar, e não ir mais a New Jersey... desculpem o incómodo e adeus.
Ben daha önce karşılaştığımıza eminim değil mi, Ted?
Tinha a certeza de que já nos tínhamos encontrado.
Daha önce kimsenin onunla böyle konuşamadığını söyledi. Ben de, bu hiç umurumda değil, dedim. Ve eğer beni bir daha ararsa, onu olduğu yerde bulacağımı... ve karısı ve çocuklarının önünde pantolonunu indirip... onu elbise askısıyla döveceğimi söyledim.
Disse que nunca ninguém tinha falado com ele desta forma e eu disse que não queria saber e que se voltasse a telefonar-me iria atrás dele, tirava-o da cama, puxava-lhe as calças para baixo...
Daha önce Maine'de hiç bulunmadın değil mi?
Nunca esteve no Maine, pois não?
Eminim daha önce böyle şeyler yapmışsındır ama benim tarzım değil.
Acredito que já tenhas feito este tipo de coisas, mas não é o meu forte.
Daha önce kesinlikle normaldi, değil mi?
Ele era normal antes, certo?
Daha önce hiç masal anlatmadın değil mi?
O senhor nunca contou histórias...
Bunu daha önce hiç yapmadın, değil mi?
Nunca tinhas feitoisto?
Daha önce hiç lokantaya gitmediniz değil mi?
Vocês não têm estado em restaurantes ultimamente?
Daha önce gördüğüm sadece bu imge değil, her şey.
Não é só a premonição o que vi antes, é tudo.
- Sen bir büyücüsün, değil mi? Eğer büyücü olsaydım ve zarar vermek isteseydim, daha önce bunu yapmaz mıydım? - Hayır.
És um mago, não és?
Daha önce çalışmasını sağlamıştım, sadece yaşayan birşey üzerinde... değil.
Já o fiz trabalhar antes, só nunca com um ser... vivo.
Daha önce bunlardan hiç görmemiştin değil mi?
Nunca tinhas visto um antes, pois não?
Seni yanlış yönlendirdim yoksa yanlış bir kanıya kapılabilirdin, ondan istediğim eski ilişkisini yeniden başlatması... daha önce yapmadığı bir şey değil.
Ou o enganei ou me compreendeu mal, mas pedimos à menina Hall que resuma um relacionamento prévio, nada que ela não tenha já feito.
Bu kadar yolu geldiğiniz için üzgünüm fakat daha önce de dediğim gibi sonra tekrar gelin, Pacha burda değil.
Lamento muito que tenha percorrido todo este caminho, mas, como já lhe tinha dito, como deve lembrar-se, Pacha não está aqui.
Daha önce hiç baban olmamıştı değil mi?
Nunca tiveste pai, pois não?
Aranızda daha önce tünel kazmış olan var mı? Sorun değil.
- Nenhum de vocês já cavou um túnel.
Yani, bunu daha once yapti, oyle degil mi?
Já aconteceu, não foi?
Bunu sana daha önce söyledim, değil mi?
Já lhe disse isto, não é?
Daha önce seks yaptım tabii ama bir insanla değil.
Bem, quer dizer, já tive sexo, só que nunca com uma pessoa.
Daha önce babanın ortağıydı ve babanın aslında onunla birlikte olmak istemesinin sebebi buydu değil mi?
E o Ernie era sócio do seu pai na loja, antes de comprar a parte dele e ficar com ela toda?
Daha önce buna karşı değil miydin?
Merda, mas tu antes estavas contra.
Daha önce kullanılmış bişeyi tekrar kullanmak iğrenç değil mi?
Não é porco usar algo que já foi usado anteriormente?
Daha önce yaptın bunu değil mi?
Já fez isto antes, ein?
Daha önce görmediğim bir şey değil ki.
Não é como que nunca tivesse visto este tipo de comportamento antes.
Daha önce hayaletleri dondurmuştum, değil mi?
- Já congelei fantasmas antes, não já?
Bunu daha önce yapmıştın değil mi? Bu doğru değil mi? Değerli bir uzmandın.
Já fez isso antes e foi considerado um perito, certo?
Gerçekten daha önce hiç içmedin, değil mi?
Tu não bebes mesmo, pois não?
Bilirsin, ben şu ölümüne donma işini daha önce yaptım, ve göründüğü kadar eğlenceli değil.
Eu já passei por isto de morrer congelado. Não é tão agradável como parece.
Laboratuvar sonuçları Bormanis'in hazırladığı uyuşturucunun bir tür süper amfetamin olduğunu ortaya çıkardı. Yasal yada değil, kimse daha önce böyle bir şey görmemiş.
A droga que o Bormanis estava a fazer era uma espécie de super-anfetamina.
daha önce hiç böyle hissetmemiştim 22
daha önce hiç 44
daha önce 139
daha önce hiç görmedim 72
daha önce karşılaştık mı 21
daha önce de söyledim 47
daha önce de söylemiştim 17
daha önce de söylediğim gibi 19
daha önce hiç görmemiştim 26
daha önce söylemiştim 25
daha önce hiç 44
daha önce 139
daha önce hiç görmedim 72
daha önce karşılaştık mı 21
daha önce de söyledim 47
daha önce de söylemiştim 17
daha önce de söylediğim gibi 19
daha önce hiç görmemiştim 26
daha önce söylemiştim 25
daha önce tanışmıştık 35
daha önce hiç olmamıştı 19
daha önce de olmuştu 18
daha önce hiç duymadım 18
daha önce böyle bir şey görmedim 17
daha önce tanışmış mıydık 25
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
daha önce hiç olmamıştı 19
daha önce de olmuştu 18
daha önce hiç duymadım 18
daha önce böyle bir şey görmedim 17
daha önce tanışmış mıydık 25
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28