Dayanamıyorum translate Portuguese
1,998 parallel translation
Dayanamıyorum!
Não o suporto!
Evden uzaklaşmak zorundaydım o piçin suratına bakmaya dayanamıyorum.
- A Gina está a enlouquecer-me. Tive de me vir embora. Nem consigo olhar para a cara do filho da mãe.
Buna daha fazla dayanamıyorum.
Eu não aguento mais.
Artık dayanamıyorum.
Não suporto mais isto!
Dayanamıyorum.
Eu não aguento ver isto.
Kes şunu! Daha fazla dayanamıyorum.
Eu não aguento mais isto...
- Buna dayanamıyorum.
Não posso suportar.
Sizi böyle görmeye dayanamıyorum.
Não consigo viver vendo-vos assim.
Dayanamıyorum artık.
Já não consigo aguentar mais, Lois.
Buna daha fazla dayanamıyorum.
Não aguento mais isto.
Daha fazla dayanamıyorum.
Já não agüento mais.
Soğuğa artık dayanamıyorum.
Já não aguento mais este frio.
Benden daha iyi olduklarını iddia eden erkeklere dayanamıyorum.
Não suporto homens que só querem provar que são melhores do que eu.
Artık dayanamıyorum.
Já não aguento mais.
Hayal kırıklığı olduğum hissine artık dayanamıyorum.
Não aguento mais sentir que sou uma desilusão.
Sensiz olmaya dayanamıyorum.
Sou um urso sem ti.
Conor'a işkence etmeye dayanamıyorum. Ve Sean'ı yaralamaya dayanamıyorum.
Não suporto torturar o Conor... e não suporto magoar o Sean.
Ve senin saygını kaybetmeye dayanamıyorum.
E não suporto perder o teu respeito.
Sadece konuşurken birinin telefonunun çalmasına dayanamıyorum.
Irrita-me bastante quando estou a falar e ouço o telemóvel a tocar.
Bu makineyi kullanmaya dayanamıyorum.
Eu não suporto usar esta máquina.
Dayanamıyorum artık. Bu şehirden usandım.
- Estou farto desta cidade.
Bu yüce malikanenin McCallister ve şirketi tarafından kirletildiği düşüncesine dayanamıyorum.
Não suporto pensar naquela imponente mansão a ser profanada por McCallister e companhia.
Artık buna dayanamıyorum.
Não aguento mais.
Ben... dayanamıyorum.
Eu... não consigo.
Ona dayanamıyorum,...
Não suporto a...
Dayanamıyorum.
Não aguento mais.
Artık dayanamıyorum.
Não aguento mais.
Buna artık dayanamıyorum.
- Não consigo continuar com isto!
Artık dayanamıyorum.
Não... Já não posso mais.
Biriyle kavgalı olmaya dayanamıyorum.
Não suporto brigar.
Lütfen, dayanamıyorum artık.
Por favor, não aguento mais.
Acıya dayanamıyorum.
Não aguento a dor.
Bu şekilde acı çekmene dayanamıyorum.
Não aguento ver-te assim magoada.
Buna artık dayanamıyorum.
Não consigo fazer mais isto.
Sen benim karımsın Roy, ve ben artık buna dayanamıyorum.
És a minha mulher, Roy. E já não aguento mais!
Resmimi yapman için beklemeye dayanamıyorum.
Estou ansiosa que me pintes.
Ve ben senin yiğenine dayanamıyorum.
E não pude defender a tua sobrinha.
Belki iyiliğimdendir ama bir çocuğa böyle davranılmasına dayanamıyorum.
Devo ter um coração mole, mas odeio ver um miúdo tratado assim.
- Dayanamıyorum!
- Não aguento.
- Artık dayanamıyorum!
- Não aguento mais.
Dünyanın sonu gelmiş gibi hareket etmene dayanamıyorum.
Não me vou aguentar se reagires como se isto fosse o fim do mundo.
Dayanamıyorum!
Não me aguento!
Birileriyle çene çalmaya dayanamıyorum.
Tenho de me ocupar, estou farta de falar.
Buna dayanamıyorum.
Não aguento mais.
Hayır, artık buna dayanamıyorum, tamam mı?
Não. Não suporto mais isto, está bem?
Senden ayrı kalmaya dayanamıyorum artık.
Não aguento mais estar separada de ti.
Halüsilasyonlara dayanamıyorum.
Não sou muito adepto de alucinogénios.
Evlât edinen insanların yakınında olmaya dayanamıyorum.
Não posso estar em volta de gente que tenha adoptado crianças.
Buna daha fazla dayanamıyorum. Kızkardeşin tam bir deli.
Não consigo fazer isto.
- Artık buna dayanamıyorum.
Eu não agüento mais.
Çünkü, buna gerçekten dayanamıyorum.
- eu não aguento.
dayanamıyorum artık 51
dayan 712
dayanamadım 49
dayanılmaz 25
dayan dostum 17
dayanamayacağım 24
dayan biraz 56
dayanın 97
dayanmalısın 17
dayan 712
dayanamadım 49
dayanılmaz 25
dayan dostum 17
dayanamayacağım 24
dayan biraz 56
dayanın 97
dayanmalısın 17