Dayanmalısın translate Portuguese
104 parallel translation
- Acı çektiğini biliyorum ama dayanmalısın
Tente dormir. Eu sei que você está com dores, mas tem de tentar. Por favor.
... onların hızını kesmeli, ve Cermenler mola verdiğinde biz kanatlardan onları sıkıştırıp mahvedene kadar dayanmalısınız. Anladın mı?
Afrontarás o grosso das forças, abstendo-te de resistir ao inimigo... até que eu e Gavrilo os cerquemos pelos flancos, e os aniquilemos.
Dayanmalısın.
Tem que aguentar.
Onu seviyorsan, dayanmalısın.
Se o amasses, farias tudo por ele.
Havaalanından vizemizi alana kadar biraz daha dayanmalısın.
- Não é nada, não é nada. Faz um esforço até ao aeroporto, e depois logo vemos, está bem?
- Ama dayanmalısın!
- Precisamos de conclusões!
Bir süre daha bize dayanmalısınız.
Tens de ser compreensivo.
Dağa varana kadar dayanmalısın
Lá podemos resistir, Doc.
Ama iki dakika dayanmalısın.
Tens de ficar de pé durante dois minutos.
Ama sen dayanmalısın, ne yaparlarsa yapsınlar.
Tem de agüentar, não importa o que façam com você.
Kızın peşinden git. Muntzy, dayanmalısın.
- Vá atrás dela.
- Dayanmalısın.
- Aguenta.
Bu yüzden dayanmalısın, adamım, anladın mı?
Por isso aguenta-te aí, pá.
Dayanmalısın.
Ouviste? Aguenta-te aí.
Hayatın ne için olduğunu bilsen de sonuna kadar dayanmalısın.
Tem que se passar por ela... mesmo que saiba para que é que ela serve.
Nefes almadan en az bir dakika dayanmalısın.
Tu terás de reter o teu fôlego durante cerca de um minuto.
Dayanmalısın Angus.
- Vais ter de aguentar, Angus.
Dayanmalısın, dünya geniş ve büyük.
Sede paciente, que o mundo é longo e largo.
Şu anda içinden geçtiğin durum herkesi korkutur ama dayanmalısın, Tom.
O que você está passando assustaria qualquer um de nós, mas você tem de aguentar, Tom.
Gerçekler acıdır, fakat onlara dayanmalısın.
A realidade pode ser dolorosa, mas é algo que tens que aprender a aceitar.
Dayanmalısın dostum.
Tens de te aguentar, amigo.
Hayır, dayanmalısın.
Não, tens de resistir.
Dayanmalısınız.
Vocês têm que aguentar.
Biraz daha dayanmalısın, lütfen!
Tens que te aguentar um pouco mais - por favor!
Nick, dayanmalısın.
Nick, tens de te aguentar.
Dayanmalısın.
Aguenta firme.
Dayanmalısın.
Muito bem.
Biraz daha dayanmalısın.
Só tens de aguentar mais um pouco.
Ona dedim ki, dayanmalısın.
Eu disse-lhe para não desistir.
Dayanmalısın.
Tens que aguentar.
Dayanmalısın.
Tens de segurar firme, está bem?
Dayanmalısın. Çünkü bu gece burada gerçek bizimle beraber.
Tens de te aguentar... porque a verdade está aqui connosco, na casa, esta noite.
Dayanmalısın Daniel, beni burada tek başıma bırakamazsın.
Aguenta-te, Daniel. Não me deixes aqui sozinha.
Yaklaşıyorlar. Dayanmalısın Jack.
Jack, eles estão perto.
- Dayanmalısın, Carson.
- Tens de te aguentar.
Eğer kabullenemiyorsan, buna dayanmalısın Jack.
Bem, se não consegues mudar as coisas, Jack, tens de te aguentar.
Dayanmalısın, koca arkadaş!
Aguenta-te, grandalhão!
Dayanmalısın.
Isso. Já vai passar.
Dayanmalısın.
Seja forte.
Bu kadar, sadece biraz dayanmalısın.
É assim, tens de aguentar. É um tempo.
Sahada her şeyinizi verin. Uzaktan şut atmak kesinlikle yok. Dört kez daha dayanmalısınız.
Com menos de dois minutos restantes, os Giants estão à beira do seu quarto título estatal consecutivo.
Dayanmalısınız. Zor olduğunu biliyorum. Onları orada durdurmalıyız.
Ambos os conjuntos estão a postos à medida que se preparam para a jogada.
Dayanmalısın, Dean.
Dean, tens de te aguentar.
Dayanmalısın.
Você agüentará.
- Sen dayanmalı ve almalısın onu.
- Tens de aguentar.
Ama dayanmalısın.
Tens de ter paciência.
Scully, dayanmalısın.
Aguenta.
Bizi almaya gelmiyorlar. Dayanmalısın çavuş.
Vê se aguentas, Sargento.
Dayanmalısınız.
Vão ter de aguentar...
Dayanmalısın!
Estás a aguentar-te?
Dayanmalısın.
Fiqua quieto!
dayan 712
dayanamıyorum 241
dayanamadım 49
dayanamıyorum artık 51
dayanılmaz 25
dayan dostum 17
dayanamayacağım 24
dayan biraz 56
dayanın 97
dayanamıyorum 241
dayanamadım 49
dayanamıyorum artık 51
dayanılmaz 25
dayan dostum 17
dayanamayacağım 24
dayan biraz 56
dayanın 97