Doğruymuş translate Portuguese
757 parallel translation
Parker, doğruymuş.
Parker, é verdade.
İnsanın şartlara kolay ayak uydurabilen bir varlık olduğu ne kadar da doğruymuş!
É bem verdade que o homem é um animal de hábitos.
O zaman doğruymuş, o bir efsane değil.
Então é verdadeiro, não é um mito.
Doğruymuş!
É verdade!
Doğruymuş, Clantonlar O.K. Corral'da bekliyor.
Os Clanton estão no OK Corral.
Önsezilerin doğruymuş.
Estavas certo.
- Doğruymuş.
Era então verdade.
Hakkında duyduğum hikayeler doğruymuş.
Então tudo o que se diz de ti é verdade.
Söylentiler doğruymuş. Shibata'nın askerleri olmalı!
Deve ser o exército de Shibata!
Babamın kehaneti ne kadar doğruymuş. kısa sürede 12,18 derece enleme varmıştık Zenci köle satın almaya giden
Não se enganou meu pai ao prever a minha desgraça pois, pouco tempo depois, navegando por África, pela latitude 12º 18', para comprar escravos negros para serem vendidos aos latifundiários do Brasil, uma tempestade violenta atingiu o nosso barco
Telgrafta yazanlar doğruymuş.
Aquele cabograma dizia a verdade.
- Demek doğruymuş.
Deve ser verdade o que dizem.
Barbar olduğunuz doğruymuş.
É um bárbaro.
Söylentiler doğruymuş.
Então, são certos os rumores?
Evet. Evet. Doğruymuş.
Sim, é verdade!
Vaat doğruymuş.
A promessa era verdadeira.
M'nin senin için söyledikleri doğruymuş.
Vejo que o que M diz de si está certo.
Doğruymuş.
É verdade.
Demek hükümetin onları serbest bıraktığı doğruymuş.
Então é verdade, o governo soltou-os.
Doğruymuş o zaman.
Então é verdade.
Hindu'ların düşüncesi doğruymuş. Koca ölürse, karısı da yanında gidermiş.
Ds hindus é que têm razão, quando o marido morre, a mulher vai com ele.
Peki, tamam. Doğruymuş!
tens razão.
Karın hakkında söylediğin her şey doğruymuş.
Tudo o que me disseste sobre a tua mulher era verdade.
Efsaneler doğruymuş, Kaptan.
As lendas eram verdade, Capitão.
- Doğruymuş.
- Sim. É mesmo.
Galiba senin yolun doğruymuş, Cotton.
Tens razão, Cotton.
Hepsi doğruymuş. Lindville gibi biri doğru olmayan bir şey için 5 dolar harcamaz.
Um tipo como Lindville não vai dar 5 dólares para descobrir algo que não é verdade.
Evet, doğruymuş.
Sim, recebeu.
- Doğruymuş.
Está a nevar!
- Söyledikleri doğruymuş, Çok yakışıklısınız
É certo o que dizen! Sois lindo!
Kehanet doğruymuş...
É um planeta habitável!
Kehanetim doğruymuş!
- As previsões estão correctas! - Sanderson!
Yıldız kehaneti doğruymuş!
As previsões estão correctas!
Tanrım, demek doğruymuş.
Meus Deus, é verdade.
Starbuck, hepsinin korkunç bir düş olduğunu sanmıştım. Ama doğruymuş. Hepsini yaşadık.
Pensava que tudo isto fosse parte de um sonho horrível, mas é verdade, foi tudo real.
Demek, doğruymuş...
Mas afinal... é verdade!
Doğruymuş.
É verdade
Sanırım eskilerin dediği cidden doğruymuş.
Bem, parece que o ditado antigo é verdade
Doğruymuş. İkinci kişiliğim ortaya çıktı.
" É verdade, a minha segunda personalidade está a emergir.
Yanlış adam bana doğruymuş gibi teslim edildi.
Entregaram-me o homem errado como sendo o correcto.
Tüyo doğruymuş. Onları yakaladım.
El soplo era cierto.
Demek ki doğruymuş :
Então é verdade.
İçgüdülerin doğruymuş gibi görünüyor.
Parece que os teus instintos estavam certos.
Doğruymuş.
Oh, isto é verdade.
Doğruymuş!
Existe!
- Demek doğruymuş.
- Sempre é verdade.
Dogruymus.
É verdade.
Doğruymuş demek.
- O governo usou as armas.
Demek doğruymuş.
Então, é verdade.
Benim hakkimda - - bani hakkimda dusunduklerin dogruymus.
Tinhas razão, tinhas razão a meu respeito.
Doğruymuş Lordum.
É verdade, senhor.
doğru 10892
dogru 95
doğrudur 303
doğru söylüyorsun 77
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrulandı 46
doğrusu 383
doğru bildin 42
doğru mu söylüyorsun 24
dogru 95
doğrudur 303
doğru söylüyorsun 77
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrulandı 46
doğrusu 383
doğru bildin 42
doğru mu söylüyorsun 24