English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ G ] / Gelmek zorunda değilsin

Gelmek zorunda değilsin translate Portuguese

161 parallel translation
Buraya gelmek zorunda değilsin!
Não tens de vir aqui.
Benimle gelmek zorunda değilsin.
Não tens de ir comigo.
Bak Mabry. Eğer istemiyorsan gelmek zorunda değilsin.
Mabry, se näo quiseres vir connosco, näo tens de vir.
Bizimle gelmek zorunda değilsin, Angel May.
Não precisas de vir connosco, Angel May.
İstemiyorsan benimle gelmek zorunda değilsin.
Não tens de vir se não quiseres.
Eğer yapacak başka bir işin varsa, buraya gelmek zorunda değilsin.
Não tens de cá vir, se tiveres algo melhor para fazer.
El fenerini ver. Onlara bakmaya gideceğim. Gelmek zorunda değilsin.
Dá-me a lanterna, eu vou à procura deles, tu podes ficar.
Eğer istemezsen, benimle gelmek zorunda değilsin.
Não és obrigado a entrar se não quiseres.
- Gelmek zorunda değilsin.
- Não precisas de ir.
Kira, sen gelmek zorunda değilsin.
Kira, tu não tens de ir.
Gelmek zorunda değilsin Gianni.
Não tens que ir, Gianni.
- Benimle gelmek zorunda değilsin.
- Não tens de ir comigo.
Yakalanana kadar gelmek zorunda değilsin.
Não tens de voltar até ele ser apanhado.
İstemiyorsan gelmek zorunda değilsin.
Näo precisas de vir, se näo quiseres.
Gelmek zorunda değilsin. Dükkanı kendimde bulabilirim.
Não precisas de vir, encontro a loja sozinho.
- Gelmek zorunda değilsin.
- Não é preciso. - Eu vou.
Tamam, gelmek zorunda değilsin.
Está bem, você não é obrigado.
Gelmek zorunda değilsin.
Não tens de vir.
Benimle gelmek zorunda değilsin. Senden kaçtığımı söylersin.
Estás a desistir?
Tek başıma gidebilirim. Gelmek zorunda değilsin.
Não precisas de ir.
Biliyorsun, benimle birlikte gelmek zorunda değilsin.
Não tens que vir comigo, sabes?
Benimle gelmek zorunda değilsin.
Não tens de vir comigo.
Gelmek zorunda değilsin.
Sim, é ignóbil.
Benimle şimdi gelmek zorunda değilsin.
Não tens de vir comigo já.
Ucuz, hem bara da yakın. Ve bir daha buraya gelmek zorunda değilsin.
É barata e fica perto do bar e nunca mais terás de cá voltar.
Lindsay sen gelmek zorunda değilsin.
Lindsay, não tens de ir.
Hayır, gelmek zorunda değilsin.
Não, você não precisa ir.
- Gelmek zorunda değilsin. Sıkıcı olur.
- Se vai se aborrecer, não venha.
Bak, benimle gelmek zorunda değilsin.
Olha, você não precisa vir comigo.
İstemiyorsan gelmek zorunda değilsin.
Não precisa de ir, se não quiser.
Gelmek zorunda değilsin.
Dá para ver. Não tens que ir.
Senden mucizeler beklemiyorum. Her gün gelmek zorunda değilsin.
Não espero de ti milagres... e não tem de ser diariamente, a tempo inteiro.
Gelmek zorunda değilsin dedim!
Disse que não precisavas de vir.
Gelmek zorunda değilsin ki.
Não precisas vir.
Cuma geceleri yemeğe gelmek zorunda değilsin.
Não tens de vir jantar às sextas-feiras. Pensaste muito bem em tudo.
Jess, gelmek zorunda değilsin.
Não tens de vir. Vemo-nos depois, como disseste.
- Gelmek zorunda değilsin, Luke.
A tua formatura é na quarta-feira às 16 : 00, não é?
- Keith gelmek zorunda değilsin.
- Não precisas mesmo de ir.
Gelmek zorunda değilsin.
Não precisas de vir.
- Buraya gelmek zorunda değilsin.
- É surdo ou finge que não percebe? - Sai da frente!
- Gelmek zorunda değilsin.
Não me vais deixar pendurada?
Gelmek zorunda değilsin.
Fica aqui.
- Gelmek zorunda değilsin.
A boleia é opcional.
Tek başına gitmek zorunda değilsin, eminim Nina da gelmek isteyecektir.
Não precisas de ir sozinha, tenho a certeza que a Nina ficará feliz por ir também.
Bİliyor musun, baba, bu oyunlara gelmek... veya benimle konuşmak zorunda değilsin.
Pai, não és obrigado a vir a estes jogos nem a falar comigo.
Benimle gelmek zorunda değilsin, hoşlanmak zorunda da değilsin...
Vocês não têm de vir não precisam gostar disso.
- İlk kez önemli bir şeyi unutmuş değilsin. İnsanlar bana gelmek zorunda değiller.
Não é a primeira vez que se esquece de um assunto importante, nem sequer é a primeira vez esta semana, e preocupa-me que tenham de passar por cima de si e recorrer a mim.
Gelmek zorunda değilsin.
Não é preciso ires.
- İstemiyorsan gelmek zorunda degilsin.
- Não precisas de ir, se não quiseres.
Partiden erken gelmek zorunda değilsin. Bari birimiz eğlensin.
Não penses que tens que vir cedo da festa hoje.
Eve gelmek için tatili beklemek zorunda değilsin.
E tu, não te comportes como uma estranha Não precisas esperar pelas férias para vir a casa sabes?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]