Gelmek üzere translate Portuguese
702 parallel translation
Miting zamanı gelmek üzere.
Está quase na hora do comício.
Giderin kapağını kaldırdı kabzası aşağı gelmek üzere silahı içine attı.
Por isso abriu a tampa do ralo, deixou cair a arma, com a coronha primeiro.
Öğlen olmuş. Ortağım gelmek üzere.
Meio-dia, hora do meu parceiro chegar.
en iyisinin gelmek üzere olduğuna sizi temin ederim.
Garanto que o melhor ainda está por vir.
Bir hafta önce istediğim yedek kuvvetlerle beraber gelmek üzere.
Chegou a companhia de reserva que solicitei faz uma semana.
Johan, ihtiyar gelmek üzere.
Johan, o velho já vem.
Ara öğünlerini kaçırdılar. Şimdi de öğle yemeğine geç kalacaklar, Rahibimiz de gelmek üzere.
Senhoras e senhores, o jantar está servido.
Sonum gelmek üzere.
Vou morrer...
Teyzem içeride ve babam gelmek üzere.
A minha tia está lá dentro e o meu pai está prestes a chegar.
- İlkbahar gelmek üzere.
- A primavera chega em breve.
Biz çavuşa söylüyordum, Duyduk ki bazı en önemli generaller, ve gazeteciler buraya gelmek üzere yoldalarmış.
Como eu dizia ao sargento, soubemos que alguns dos seus generais mais importantes e jornalistas estão a caminho daqui.
- Jüri gelmek üzere.
- O júri vai entrar.
- Misafirler gelmek üzere.
- Esperamos os convidados para jantar.
Buraya gelmek üzere.
Ela já vai a caminho.
Gelmek üzere, Bay Misrell.
Chegará a qualquer momento, Sr. Misrell.
- Tam kıvamına gelmek üzere.
- Está quase no ponto.
Güç gösterisinin zamanı gelmek üzere.
Está na altura dum confronto.
- Sekreterimi aramanız gerekiyor. - Ambulans gelmek üzere.
Avise a secretária.
Bu da Sylvester Marcus, onu yaşlı kadın çağırdı buraya gelmek üzere ama farklı yönden geliyor.
O tal Sylvester, que a velha chamou... está a ir na direcção oposta.
- Gelmek üzere olan bir misafirim var.
Estou esperando uma pessoa chegar a qualquer minuto.
Mesih'in gelmek üzere olduğundan bahsediyor.
Fala do cristo que está a caminho.
Gelmek üzere.
Ele está a chegar.
Lobiye gelmek üzere olduğunu söyledi.
Onde está ele? - No salão, senhor.
Buraya her an gelmek üzere olan iki genç hanımı bekliyoruz.
As miúdas vão chegar a qualquer momento!
Sanırım cevap gelmek üzere.
A resposta deve vir a caminho.
Bilmek isteyeceğinizi düşündüm, Ray Markstone ailesini almak için kasabaya gelmek üzere.
Creio que devem saber que Ray Markstone saiu da cidade para pegar a sua família.
Yakında yanınıza gelmek üzere derhal yola çıkıyorum. "
Partirei imediatamente. Em breve, estarei ao seu lado. "
Müşterim gelmek üzere!
Ele está doente.
Esteban, onu sadece bana gelmek üzere eğittiğini sanıyordum.
Esteban, pensei que o tinhas treinado para vir só a mim.
Sonra, Frankfurt'ta, buraya gelmek üzere, Bay Giovanni Mocenigo'dan bir davet aldım.
Na Feira do Livro de Frankfurt, recebi o convite do senhor Giovanni di Mocenigo para vir para aqui.
Üst komutanlıkla konu hakkında münazara ettik. Sonunda üst komutanlık, istemeyerek de olsa nihai noktaya gelmek üzere, yani Washington'la Londra'ya Sovyetler Birliği'yle görüşmelere başlama talebimize razı geldi.
Falámos disto com o Comando Militar e o Comando Militar decidiu, relutantemente, aceitar o nosso pedido de negociar com a União Soviética para podermos chegar ao destino final que era Washington e Londres.
Debbie hastanede. Eşimin akrabaları buraya gelmek üzere...
A Deborah está no hospital...
Zamanı geldi! Tanrının büyük ve korkunç günü gelmek üzere!
Chegou o momento, o grande e terrível dia do Senhor está aí.
Mesih gelmek üzere.
O Messias ainda está para vir.
Gelmek üzere olan, bir ordu daha yolda.
Ainda falta outro exército por vir.
Onlara, su ve yiyeceğin gelmek üzere olduğunu söyleyebilir miyim?
Então posso dizer-lhes que a comida e a água vêm a caminho?
Yardım, gelmek üzere.
Vem ajuda a caminho.
Tilki ve gelincik gelmek üzere. "
A raposa e a fuinha virão.
Ve o "Başkaları" gelmek üzere. Panayır yerlerini ele geçirecekler. Meşaleli geçit törenlerini sahneye koyacaklar.
Os outros virão, e ocuparão os seus lugares nas feiras.
Diğer polis ekibi de gelmek üzere.
Outra unidades policiais vêm a caminho.
Evet, ama arkadaşlarım gelmek üzere.
Sim,, mas os outros devem estar a chegar...
Gelmek üzere.
Estamos à espera.
Polis gelmek üzere.
Lá vem a policia.
Gelmek üzere efendim.
Ele já vem, senhor.
TEST ODASI A Bay Cochran gelmek üzere.
O Sr. Cochran está mesmo a chegar.
Benden duyma ama o gösteriş budalasının aracı buraya gelmek üzere.
Mas acredite que o exibicionismo tem os dias contados.
Kuyunun tepesine gelmek üzere.
Está quase por cima do poço. Abre tudo, Pete.
Korkarım başınıza bir bela gelmek üzere. Alın çocuklarınızı, kaçın ; durmayın burada.
Temo que um perigo de ti se aproxima.
Wakefield treninde. Gelmek üzere.
Ela vem no próximo trem de Wakefield.
Buraya gelmek üzere.
Está a chegar!
Aklıma gelmek üzere.
Desculpe estar a maçá-lo, mas não sabia a quem mais recorrer. - Estou a lembrar-me...
gelmedi 96
gelmek ister misin 244
gelmeyeceğim 32
gelmeni istiyorum 22
gelmeyecek misin 17
gelmez 23
gelmek istemiyorum 21
gelme 75
gelmedi mi 34
gelmek ister misiniz 20
gelmek ister misin 244
gelmeyeceğim 32
gelmeni istiyorum 22
gelmeyecek misin 17
gelmez 23
gelmek istemiyorum 21
gelme 75
gelmedi mi 34
gelmek ister misiniz 20