Hastayım translate Portuguese
1,246 parallel translation
Hastayım. - Kaç tane!
Quantas?
- Hastayım, söyleyip duruyorum.
Estou doente.
Hastayım ve burada yokmuşum gibi davranılmasından yoruldum.
Estou mais que farto de ser tratado como se não existisse.
Ben hastayım.
Estou doente, Daisy.
- Neden hastayım?
Doente de quê?
Ben hastayım Olaudia.
Eu estou doente. Doente, Cláudia.
Ben hastayım.
Estou a sentir-me mal.
Şimdi burada hastayım.
Estou a sentir-me mal aqui e agora.
- Ben hastayım.
- Estou mal disposto.
Hastayım ve aşığım.
Estou mal disposto e apaixonado.
Seni seviyorum ve ben hastayım.
Amo-te e estou mal disposto.
Hastayım. Seks bağımlısıyım. Yardıma ihtiyacım var.
"Estou doente, sou viciado em sexo, preciso de ajuda".
Hastayım, seks bağımlısıyım ve yardıma ihtiyacım var.
Estou doente, sou viciado em sexo, preciso de ajuda.
Hastayım, seks bağımlısıyım ve yardıma ihtiyacım var.
Estou doente, sou viciada em sexo, preciso de ajuda.
Hastayım. Seks bağımlısıyım.
Estoudoente, sou viciado em sexo, preciso de ajuda.
Yardıma ihtiyacım var. Hastayım.
Preciso de ajuda, estou doente.
Terapideyken "Hastayım" dedin, buna gerçekten inanıyor musun?
Na consulta, quando disseste "estou doente", foste sincero?
Ara, hastayım de.
Diz que estás doente.
Param var ve bu gece hastayım.
A desculpa da doença é minha.
Çok hastayım.
Estou mal!
Michael, git buradan hastayım.
Michael, vai-te embora. Estou doente.
Yeni Gucci sandaletlerin hastayım.
Apaixonei-me pelos novos Gucci.
- Evet, hala hastayım.
- Vou arrasar. [Exhales]
Kadın : "Doktor, Hastayım" Doktor : "Neyiniz var?"
Sabem a da mulher que foi ao médico? Disse : "Doutor, estou doente." Ele perguntou o que ela tinha.
Ben hastayım.
Estou doente.
Kalbimden hastayım.
Do coração.
Evet. Hastayım.
Sim, sou um tarado!
Bir süredir hastayım.
Sabe, tenho andado doente.
Aman Allahım. Frenchy, çok hastayım.
Frenchy, ainda estou doente.
Mutsuz ve hastayım diyorum.
Estou a dizer-te que estou infeliz e doente.
Hastayım.
Estou doente, boneca.
Hastayım ben.
Estou doente.
Hastayım...
Deus, estou enjoado!
O zaman sadece hastayım sanıyordum. Öleceğimi bilmiyordum.
Sim, quando achava que estava doente, não a morrer.
Sanırım ben hastayım.
Acho que estou doente.
- Şimdi olmaz, hastayım.
- Não, estou doente.
Evet, hastayım.
É, estou doente.
Ben de hastayım, böyle yapmıyorum.
Tive uma intoxicação. Não me vês com essa cara!
Hastayım!
Acho que estou doente!
- Ben hastayım.
- Estou enjoado.
Hastayım, Tom.
Estou doente, Tom.
Dr. G.'nin bir hastayı CT'ye götürmesine yardım ettim.
A ajudar o Dr. G. a levar uma doente para uma TAC.
Bu hastayı yatıracağım zaten.
Vou internar este doente.
Hastayım ben!
Sou doente!
Bence bu hastayı mafya bunalımı konusunda uzman bir terapiste havale et.
Sugiro que lhe indique um analista especializado em depressões da Máfia.
Organ naklinin kutsal kasesi, hastayı başkalaşım göstermemiş dokuyla enjekte edip gerekli organ olmasını sağlamaktır.
A "pedra filosofal" da substituição de órgãos é injetar no paciente um tecido indiferenciado que se possa tornar o órgão pretendido.
Hastayım.
Estou doente.
- Kulağı ağrıyan hastayı aldım.
Eu trato da dor de ouvidos.
Feokromositoması olan hastayı ben aldım...
- O que foi? - Nada.
Hayır, efendim, ama hastayı hazırlayabilmek için zaman ihtiyacım...
Não, senhor, mas necessito tempo para obter...
Evet, hastayım.
- Sim, eu estou!
hasta 212
hastane 65
hasta mısın 277
hastaneye 39
hastaydı 31
hastanede 84
hastalık 59
hastaydım 46
hastasın 78
hastalar 23
hastane 65
hasta mısın 277
hastaneye 39
hastaydı 31
hastanede 84
hastalık 59
hastaydım 46
hastasın 78
hastalar 23