Hepsi o kadar translate Portuguese
959 parallel translation
Anestezi hoş değil, ama hepsi o kadar.
A anestesia é desagradável, mas isso é tudo.
Hepsi o kadar mı?
Só isso?
Hepsi o kadar.
Mais nada.
Üç gece ve üç gece, hepsi o kadar.
Três dias e três noites, agora são tudo.
Jonathan adında bir kardeşi daha olduğunu söylediler, hepsi o kadar.
Só disseram que havia um irmão chamado Jonathan.
Hepsi o kadar.
É tudo o que tenho.
Bir anlık güzel bir koku, hepsi o kadar.
O perfume e volúpia de um minuto, nada mais.
Aron'un tarif ettiği aşkın iyi bir şey olduğunu biliyorum. Ama hepsi o kadar değil, öyle olmalı.
Sei que o amor é bom, como diz o Aron, mas é mais do que isso, tem de ser.
Savaşla biraz zaman geçirdim, hepsi o kadar.
Lutei um pouco na guerra..
Sadece bir tek şey, hepsi o kadar.
Faz-me um favor, então.
Yani hepsi o kadar yeni... ve öyle büyüleyici ki!
Quero dizer, é tudo tão novo... e fascinante!
Sadece doğal bir merakım var, hepsi o kadar.
É só curiosidade natural.
Ölüm belgsesini doldurur, hepsi o kadar.
Ele preenche o atestado de óbito. É só o que se pode fazer por ela.
Hepsi o kadar.
Isso é tudo.
Tek bildiğimiz bir adamın öldüğü, hepsi o kadar.
Só sabemos que morreu um homem e mais nada.
Hiç bir şey. Cerri biraz öfkelendi hepsi o kadar.
Nada, foi o Cerri que desabafou.
Hepsi o kadar!
E agora chega!
Hepsi o kadar.
Não tem lá um grande exército.
Bu buharIarın içinde kaybettiğimiz bir arkadaştan bahsediyordum. Hepsi o kadar işte. Bir arkadaş.
Procuro um amigo, que se perdeu no nevoeiro.
- Niye... yok ki. Hepsi bu kadar.
É tudo o que há...
- Ta oraya? Hepsi küçücük bir kağıda sığıyorsa, o zaman ışığım ne kadar uzağa gidiyor?
Até onde é que eu ilumino então, se é que se pode pôr tudo num bocado de papel?
Bu yeni haliyle Paris'te 60 yiI elden ele dolasti. Sahiplerinin hepsi de bu siyah cilanin altinda... ne olduguna bakmayacak kadar aptaldi.
Assim dissimulado, senhor, aquilo iria, como hei-de dizer, ser recusado em Paris... durante mais de três anos, por coleccionadores demasiado estúpidos... para verem o que estava debaixo da cobertura.
- Hepsi bu kadar mı?
- Isso é tudo o que deseja?
Hepsi bu kadar.
Eu emprestei-o.
Hepsi o kadar.
É tudo.
hepsi bu kadar.
Apenas o suficiente para nos manter.
- Hepsi o kadar.
- Só.
- Hazırız Albay. - Hepsi bu kadar. Kamyonlara binin.
Deixe-o ir!
- Hepsi hepsi Ölçüm meselesi. eğer odalar birbirinin ayni ise, sanırım bu da diğeri kadar güzeldir.
- É só uma questão de medições... e se estas salas são idênticas, penso que este serve tanto como o outro.
Hepsi bu kadar.
Foi só o que se passou.
O kadar çok altının ve gümüşün olduğunu bize söylememeliydin çünkü artık, onların hepsi bizim olana dek daha şiddetli savaşacağız.
'Não devia ter-nos contado... sobre sua fortuna em ouro e prata. Agora lutaremos com mais força até suas posses serem nossas.
Hepsi bu kadar işte.
Pois é tudo o que ela escreveu.
Köklerinin hepsi pislik gibi yumuşak, süngerimsi bir kıvama gelene kadar dövülür.
O cacto deve estar suave para que absorva melhor.
Ve şu ters dönmüş lamba, ve hepsi bu kadar, efendim.
- E o candeeiro caído, mais nada.
Hepsi bu kadar, Geri çekil, lütfen.
É tudo. Volte para o seu lugar, por favor.
Yarın öğleden sonraya kadar hepsi bitmiş olacak. Ve gemi treni 9 : 40'a kadar kalkmıyor.
Amanhã à tarde já terá terminado, e o comboio para o navio não sai antes das 21 : 40.
Eğer geceyarısına kadar dönmezsem paranın hepsi sizindir, çocuklar.
Mas se eu não voltar até à meia-noite... o dinheiro é todo vosso, rapazes.
Enchanté de faire votre connaissance. - Üzgünüm, ama Fransızcamın hepsi bu kadar.
- Sinto muito, mas é todo o francês que conheço.
İstediğim kadar yaşayacağım, hepsi bu mu?
Eu apenas viverei o tempo que eu quiser. É isso?
Biraz daha sabretmek lazım. Hepsi bu kadar.
Só tens que ficar o tempo suficiente, mais nada.
Hepsi bu kadar mı?
É tudo o que leva?
" Bütün hepsi bu kadar mı?
" Isso é tudo o que tens?
Gazın etkisi, hepsi o kadar.
Ele está bem.
Bir an önce başlayın. Hepsi bu kadar, beyler.
O treino começa de imediato.
O kadar karmaşadan sonra, şimdi hepsi fikrini değiştirdiler.
Todo aquele trabalho! E mudaram de ideias.
Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki biricik Oğlu'nu verdi. Öyle ki, O'na iman edenlerin hiç biri mahvolmasın hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.
Pois Deus amou tanto o mundo... que Ele enviou seu único filho... e aquele que nele crer... não perecerá... mas terá a vida eterna.
Hepsi bir yana, kuşlar kadar hürüm.
A despeito disto, estou livre como o vento.
Hepsi bu kadar.
E era tudo o que dizia o bilhete.
- Soluk almaya yetecek kadar, hepsi bu.
- Só o suficiente para respirarmos.
Işınlama odasındaki mürettebat haricinde hepsi bu kadar.
Já estamos todos, excepto o tripulante do teletransportador.
Hepsi senin... Taç, kız ve bütün bu kirli işler. Bu kadarı yetmez mi?
Dou-te a coroa, a rapariga e todo o resto.
hepsi o 61
hepsi orada 47
hepsi öldü 116
hepsi öyle 25
hepsi onun suçu 16
hepsi ölmüş 31
o kadar mutluyum ki 33
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
hepsi orada 47
hepsi öldü 116
hepsi öyle 25
hepsi onun suçu 16
hepsi ölmüş 31
o kadar mutluyum ki 33
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar param yok 29
o kadar iyi 85
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar güzel ki 39
o kadar da önemli değil 19
o kadar önemli değil 39
o kadar değil 62
o kadar iyi 85
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar güzel ki 39
o kadar da önemli değil 19
o kadar önemli değil 39
o kadar değil 62