English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ H ] / Her şeyim

Her şeyim translate Portuguese

722 parallel translation
Her şeyim yok.
"Tudo não."
Her şeyim kadifeden.
O que ainda tenho é de veludo.
Kendime olan saygım, kişiliğim ve her şeyim pahasına.
Ao preço do respeito por mim, da minha individualidade e tudo o mais.
Özgürlük dışında her şeyim vardı.
Já tive tudo menos liberdade.
Paranın alabildiği her şeyim vardı.
Tinha tudo o que o dinheiro podia comprar.
Sen gelmeden önce, her şeyim olduğunu düşünmüyordum. Ama şimdi başka bir şey istemiyorum.
Antes de ter chegado, achava que não tinha tudo, mas agora não quero mais nada.
Daha önce başıma böyle bir şey gelmemişti. Gelebileceğini de hiç beklemiyordum. Ama birden ondan başka her şey... anlamını yitirdi sanki, her şeyim olan müzik bile.
Isto é algo que nunca me havia acontecido... algo que nunca esperei que acontecesse, mas... de repente, nada mais existe, até a música perdeu a sua importância.
Gereken her şeyim var.
Tenho tudo o que preciso.
Kıyafetlerim, her şeyim odada.
As minhas roupas estão no quarto.
Geçen 30 yılda her şeyim oldu fakat günbatımlarını unuttum.
E nos últimos 30 anos, esqueci-me de como era o pôr do sol.
İstediğim her şeyim var Danny.
Tenho tudo que quero, Danny.
Bana ait olan tüm zenginliğim senin ve her şeyim senin yüce ellerinde olacak.
Segunda Pátria as melhores horas de felicidade.
O hariç her şeyim bayan Stevens.
Sou tudo menos isso, Sra. Stevens.
Bu gezide sana bir şey getireyim mi? Her şeyim var.
- Queres que te traga alguma coisa?
- Her şeyim hazır.
- Sim.
Her şeyim aldı.
Pegou em tudo.
Bakın, Bay Marriner, işim, geleceğim, her şeyim buna bağlı...
Sr. Marriner, o meu trabalho, o meu futuro, tudo depende de...
Ön kapıdan mutfak ve odunlara kadar her şeyim var.
Tenho de tudo. Tudo, desde portas a cozinhas e bosques.
Şimdi her şeyim var.
Agora, tenho tudo em quantidade.
İstediğim her şeyim var.
Tenho amigos. Tenho tudo o que quero.
Bu sabah her şeyim yerli yerinde.
A minha perspectiva está excelente hoje.
Erik, benim dünyadaki her şeyim ve şimdi gitti.
O Erik é tudo o que me resta no mundo. Agora que ele partiu...
- Her şeyim gerçek.
Sou verdadeira em tudo.
Her şeyim çalışıyor.
Tudo funciona.
Benim gürbüz Kara Bess'im, Gururum, her şeyim
Meu ossudo Black Bess Em tempos o meu orgulho
Oyununa göre her şeyim.
Sou um pouco de tudo... depende de quem pague.
Her şeyim çok nefis.
Toda eu sou deleite.
Burada her şeyim var. Aynı zamanda berber ve diş hekimiyim.
Eu tenho tudo aqui, eu barbeiro e dentista.
Her şeyim o benim.
Ele é tudo o que tenho.
Size bir şey ifade etmiyor olabilir, ama bu benim her şeyim!
Pode não parecer muito para vocês, mas é tudo o que tenho!
Ben, ben, ben, ben, ben her şeyim, ben her şeyim ben her şeyim, ben her şeyim ben her şeyim, ben her şeyim istiyorum ki sen, sen, sen, ne için çek yazacağım?
Eu estou todo confuso, sabe. Quero dizer, assinar porquê?
Her şeyim var - yiyecek, içecek, yatak, banyo erkekler, kadınlar.
Tenho de tudo : comida, bebida, camas, banhos, homens, mulheres...
Vipsania bu dünyada benim her şeyim.
Podeis escarnecer o quanto vos aprouver. Vipsânia é a única coisa no mundo que me interessa!
Livilla için çocuklarım sorun olacak, ikisinin arasına girecekler, bunu anlıyorum oysa çocuklarım benim her şeyim.
Para ela, serão apenas empecilhos. Intrometer-se-ão entre eles. Posso compreender isso, mas para mim, são tudo, tudo.
Bundan sonra her şeyim sensin. Sadece ikimiz olacağız Iside.
A partir de hoje, só te tenho a ti.
Her şeyim burada.
Já tenho tudo.
Bu benim her şeyim.
Os gelados.
Resim benim her şeyim.
A pintura é tudo o que me resta.
Her şeyim burada.
Tenho as minhas coisas aqui.
Yani, benim her şeyim işte burada.
Tudo o que tenho, está aqui!
Her şeyim tamam.
Estou pronta.
İhtiyacım olan her şeyim var
Sou veloz, tenho tudo o que preciso
Lütfen, her şeyim senin olsun.
Por favor, dou-te tudo o que tenho.
Neden Hildy'yi şeyim yapmayayım, her neyse?
Por que é que não posso fazer da Hildy a minha...?
Size söyleyecek bir seyim yok ve etraftaki her çatlak tarafindan... suçlanmaktan biktim.
Não tenho nada a dizer-lhe, e estou farto de ouvir coisas... de todos os idiotas pagos pelo municipio.
Her iki bakımdan da kaybedecek fazla bir şeyim yok.
Apesar de tudo, não tenho muito a perder.
O, benim her şeyim.
Amo-a.
Annen, evlilik planın hakkında konuştu benimle, her ne kadar normal olsa da Evliliğe karşı hiçbir şeyim yok. Bunun çok.. şey olduğunu normal olduğunu düşünmüyorum.
Sua mãe me falou sobre seu plano de se casar, e ainda que normalmente eu não tenha nada contra o casamento, eu não acredito que isso seja exatamente, ah... normal.
- Her zaman olduğu gibi yapacak bir şeyim yok.
Como é normal, eu não tenho nada para fazer.
Her şey seninle ilgili değil, düşünecek pek çok şeyim var.
Nem tudo é sobre você, tenho muito o que decidir.
Çünkü biz burada çene yaparken evimin her yerinde uçuşan kâğıtlar var çünkü onları tutacak bir şeyim yok.
Porque enquanto conversamos, há papéis a voar pelo meu apartamento, por eu näo ter nada com que os segurar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]