Kaybedecek bir şeyim yok translate Portuguese
106 parallel translation
Kaybedecek bir şeyim yok.
Não tenho nada a perder.
Kaybedecek bir şeyim yok.
Não tenho nada que perder.
Daha fazla kaybedecek bir şeyim yok.
Nada mais tenho a perder.
Kaybetmem çünkü hayatım dahil kaybedecek bir şeyim yok.
Não perco, porque nada tenho a perder, incluindo a vida.
Nasılsa kaybedecek bir şeyim yok!
Bem, o que é que eu tenho a perder?
Kaybedecek bir şeyim yok.
- Porque não? Não tenho nada a perder.
Kaybedecek bir şeyim yok.
Não tenho mais nada a oferecer.
Artık kaybedecek bir şeyim yok!
Não tenho nada a perder!
Artık kaybedecek bir şeyim yok!
Não tenho nada a perder.
Kaybedecek bir şeyim yok!
Não tenho nada a perder!
Kaybedecek bir şeyim yok.
Nada tenho a perder.
Kaybedecek bir şeyim yok.
Por isso não tenho nada a perder.
Bak, kaybedecek bir şeyim yok, tamam mı?
Ouve, não tenho nada a perder.
Kaybedecek bir şeyim yok.
Porque não? Vamos fazer.
Keith, kaybedecek bir şeyim yok.
Keith, não tenho nada.
Kaybedecek bir şeyim yok. Sonuna kadar gideceğim.
Não tenho nada a perder, logo porque não tentar?
Geride kaybedecek bir şeyim yok.
Não tenho nada a perder.
Oynadığın oyunu da biliyorum. Kaybedecek bir şeyim yok.
Sei o que anda a fazer, e não tenho nada a perder.
Benim kaybedecek bir şeyim yok, senin ise kaybedecek çok şeyin var.
Não tenho nada a perder. Tu tens tudo.
Kaybedecek bir şeyim yok.
Eu não tenho nada para dar.
kaybedecek bir şeyim yok.
Não tenho nada a perder.
Yani kaybedecek bir şeyim yok.
Não tenho nada que perder, entende?
- Benim kaybedecek bir şeyim yok, Liberty.
- Não tenho nada a perder, Liberty.
Kaybedecek bir şeyim yok.
Tenho muito a perder.
Olmadığını biliyorum ama gördüğüm kadarıyla kaybedecek bir şeyim yok Rommie.
Não, não é Eu sei... Mas do modo como vejo as coisas Não tenho nada a perder.
- Kaybedecek bir şeyim yok.
- Nada tenho a perder.
Ve hukuk fakültesine gidemeyeceğim yani kaybedecek bir şeyim yok.
E isso acabará com a possibilidade de poder estudar Direito... por isso eu não tenho nada a perder.
- O halde kaybedecek bir şeyim yok.
- Então, nada tenho a perder.
Kaybedecek bir şeyim yok ama senin var. Özellikle de, kolundaki izlerle.
Tu tens algo a perder, especialmente com essas marcas de agulhas no braço.
O şişkoyla görülecek bir hesabım var ve kaybedecek bir şeyim yok.
Tenho umas contas a acertar com aquele bucha convencido.
Zayıf bir ihtimal, bu farkederdi... ve kaybedecek bir şeyim yok.
Se por acaso pudesse conseguir uma mudança... e porque nada tenho a perder.
- Kaybedecek bir şeyim yok.
- Não tenho nada a perder.
İçinde ne varsa, kaybedecek bir şeyim yok.
- O que quer que haja dentro, não tenho nada a perder.
Ama benim kaybedecek bir şeyim yok, öyle mi?
Mas eu não tenho nada a perder?
- Kaybedecek bir şeyim yok bebek.
- Não tenho nada a perder, querida.
Yani Bay Logan, anladığınızı umuyorum ki... kesinlikle kaybedecek bir şeyim yok.
Por isso Sr. Logan, espero que entenda... Não tenho absolutamente nada a perder.
Artık kaybedecek bir şeyim yok, değil mi?
Não tenho nada a perder, certo?
- Efendim, benim kaybedecek bir şeyim yok.
- Senhor, não tenho nada a perder.
İki adamı öldürdüm. Kaybedecek bir şeyim yok.
Já matei duas pessoas, não tenho nada a perder.
Umrumda bile değil. Çünkü kaybedecek bir şeyim yok.
Não quero saber, porque não tenho nada a perder.
Ama buradayım çünkü kaybedecek bir şeyim yok.
Estou aqui porque não tenho nada a perder.
Kaybedecek bir şeyim yok diye kendin dedin.
Concordas-te que não tinhas nada a perder.
Her iki bakımdan da kaybedecek fazla bir şeyim yok.
Apesar de tudo, não tenho muito a perder.
Kaybedecek bir şeyim yok, kumandan.
Desumano.
Sana yardım etmenin bana bir getirisi yok, ama kaybedecek çok şeyim var.
Não tenho nada a ganhar e tenho tudo a perder se o ajudar.
Ama kaybedecek bir şeyim yok diye düşündüm.
Mas pensei que não tinha nada a fazer.
Kaybedecek hiç bir şeyim yok.
Não tenho nada a perder.
- Kaybedecek bir şeyim yok!
- Não tenho nada a perder.
Kaybedecek bir şeyim yok!
- Não tenho nada a perder.
Çünkü ben bir yahudiyle evliyim, Kaybedecek hiçbir şeyim yok.
Porque eu sou casada com um Judeu, não tenho nada a perder.
Onun ölümünden bir kazancım yok ama kaybedecek çok şeyim var.
Não tinha nada a ganhar e tudo a perder com a sua morte.
bir şeyim yok 220
kaybettim 177
kaybettin 183
kaybettik 72
kaybetmek 19
kaybetti 30
kaybeden 20
kaybedeceksin 23
kaybedecek zaman yok 60
kaybedersem 24
kaybettim 177
kaybettin 183
kaybettik 72
kaybetmek 19
kaybetti 30
kaybeden 20
kaybedeceksin 23
kaybedecek zaman yok 60
kaybedersem 24