English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Bir şeyim yok

Bir şeyim yok translate Portuguese

2,757 parallel translation
Hiçbirinizden korkacak bir şeyim yok!
Não tenho nada a temer de nenhum de vós!
Sana söyleyecek bir şeyim yok.
- Não tenho nada para te dizer.
Hiç bir şeyim yok.
Eu não tenho nada.
İyi de söyleyecek bir şeyim yok ki...
Mas não tenho nada para dizer...
Bir şeyim yok.
Eu estou... ileso.
Sana söyleyecek hiç bir şeyim yok.
Não tenho nada a dizer-te.
Çok üzgünüm, sepet için bir şeyim yok. Ama size ev yapımı reçel getirdim.
Não tenho nada para a cesta, mas trouxe-lhe um pouco da minha geleia caseira.
- Bir şeyim yok benim.
- Eu não tenho nada.
İyiymişim, bir şeyim yok.
Não é nada.
Hiç bir şeyim yok, Don.
Eu não tenho nada, Don.
Kaybedecek bir şeyim yok Perez.
Não tenho nada a perder, Perez.
- Bir şeyim yok.
Está tudo bem.
Bir şeyim yok.
Estou bem.
- Evet, ne fark eder ki? Vardiyam bitti ve yapacak başka bir şeyim yok.
Meu turno acabou e não tenho mais nada para fazer.
Kaybedecek bir şeyim yok.
Não tenho nada a perder.
Bir şeyim yok.
Eu estou bem.
Öyleyse seninle konuşacak bir şeyim yok.
Então estamos terminados.
Diğerleri gibi saklayacak bir şeyim yok benim.
Sei que não tenho nada a esconder.
- Saklayacak bir şeyim yok benim.
- Não tenho nada a esconder.
Kaybedecek bir şeyim yok.
Não tenho nada a perder
Anlayacağınız gibi benim kaybedecek bir şeyim yok Bay ve Bayan Grayson.
Sabem, eu não tenho nada a perder, Sr. e Sra. Grayson.
Ayın üçüncü Cumartesi günü için bir şeyim yok.
Terceiro sábado do mês? Não tenho preferência.
Tanıklık edecek bir şeyim yok.
Não tenho nada para dizer.
İyi. Çünkü bu konuda söyleyecek başka bir şeyim yok.
Porque é só o que vou dizer sobre o assunto.
Uh, yanlarında kaldığım bir bakıcı ailenin XBox'ı vardı, ve 3 gündür bu barakada yapçak hiçbir şeyim yok.
Uma das famílias de acolhimento com quem estive tinha uma Xbox e estou fechada nesta cabana há três dias sem nada para fazer.
Bu konuşmaya ekleyecek başka bir şeyim yok. Aç olmamın dışında.
Não tenho mais nada a acrescentar.
Ve elinde bana zarar verecek başka bir şeyin yok. Başka bir şeyim yok mu?
Que chantageamos Ray Fiske.
Kanıtlayacak bir şeyim yok.
Não tenho de provar nada.
Ona söyleyecek hiç bir şeyim yok.
Não tenho nada para falar.
Bir şeyim yok.
- Sim. Estou bem.
Söyleyecek bir şeyim yok. Tek başına yemek yiyorsun, zar zor uyuyorsun.
Comes sozinho, mal dormes.
Saklayacak bir şeyim yok. Ben yanlış bir şey yapmadım.
- Não tenho nada a esconder.
- Dinleyin beni. Bir telefon hakkım ya da öyle bir şeyim yok muydu benim?
- Ouçam, não tenho direito a uma chamada ou alguma coisa?
Sana söyleyecek başka bir şeyim yok.
Não tenho mais nada a dizer-lhe.
Çünkü yapacak daha iyi bir şeyim yok.
Porque não tenho nada melhor para fazer.
- Söyleyecek bir şeyim yok.
- Nada tenho a dizer.
Bir şeyim yok. Tehlikede değilim.
Não corro qualquer perigo.
Sınavdan kaldım, kutlayacak bir şeyim yok.
Chumbei no exame. Não tenho nada para festejar.
Söyleyebilecek bir şeyim yok. Biliyorum, ne demek istediğini anlıyorum.
Não tenho absolutamente nada a dizer.
Yok bir şeyim.
Estou bem.
Yok bir şeyim. Birkaç santim saçım gitti ama, onun dışında yok.
Não, perdi alguns centímetros de cabelo, mas fora isso...
- Bir şeyim yok.
- Estou bem, certo?
Başka bir şeyim yok.
Prontinho.
Bir şeyim yok.
Está tudo bem.
Yok, yok bir şeyim.
Não... Porquê?
Saklayacak bir şeyim yok.
Não tenho nada a esconder.
Saklayacak hiçbir şeyim olmadığını gördüğüne göre neden seni öldürmek isteyeyim ki? İspatlayabileceğim bir şey yok.
Por que eu a mataria quando acabou de ver que não tenho nada a esconder?
Bununla ilgili yapacak bir şeyim yok.
- Não tenho nada a ver com isso.
Bunları ailesine teslim edecek kişi de benim. Ama onlara söyleyecek bir şeyim olana kadar karşılarına çıkmaya yüzüm yok.
É suposto eu entregar aos pais dele e não consigo encará-los, não até que tenha algo mais para lhes contar.
İyiyim, yok bir şeyim.
Eu estou bem.
- Bir şeyim yok.
Estou bem.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]