Olma translate Portuguese
14,090 parallel translation
Nino, o kadar naif olma.
- Nino, não seja tão ingénua.
Lütfen Jason, o kadar da basit olma.
Por favor, Jason, por favor... não sejas tão comum.
Yaklaşmak üzere olduğumuz geminin adamlarının vebayla alt güvertede olma ihtimali de var.
E há também uma boa hipótese de aquele navio que estamos prestes a aproximar-nos estar parado porque todos os homens estão no porão a morrer com a praga.
Kötü şöhrete sahip olma konusunda komik bir şey var. Ve bunu biraz tecrübe ettim.
Há uma coisa engraçada na fama, e eu tenho uma pequena experiência com isto.
Hepsi senin hikâyenin bir parçası olma hakkına sahip olduklarını hissediyorlar.
Todos têm direito a uma parte da tua história.
- St Clair, sersem bir göt olma.
- St. Clair, não seja imbecil.
- Evet, sersem bir göt olma, St Clair.
- Sim, não seja imbecil.
Adamların bizden olma şansı yarı yarıya. Tanto!
50 % de probabilidades daqueles tipos nos traírem e nos matarem já!
Hiç kendinize şöyle dediniz mi "Yaptıklarımın ve burada olma sebebimin sorumluluğunu almalıyım."
Algum de vocês costuma dizer para si mesmo : "Tenho de assumir a responsabilidade pelo que fiz, pelo motivo de estar aqui"?
- Eksik olma.
- Agradeço.
Burada olma nedenim seni çözmek değil.
Não estou aqui para derrubá-la.
Komik olma! Yirmi dakika içinde duruşmada olmam gerek
Eu tenho de estar no tribunal em 20 minutos.
Bir korkak olma! Tamam.
Está bem.
Burada olma nedenim.Ben onun menejeriyim.
Sou a agente dela. Ela tem um espectáculo hoje à noite.
- Dostum bügün burada 40 olma cüretini gösteriyor
O meu amigo aqui tem a audácia de fazer 40 hoje. Não!
Ve okula yeni başlayanlara yardımcı olma prensibimiz ışığında aynı inanca sahip öğrencileri aynı odalara yerleştiriyoruz.
E, de acordo com o empenho da faculdade em acomodar estudantes com outros de mesma fé, tiveste atribuídos colegas de quarto judeus.
Ortalıkta olma, hayatta kal.
Ficar fora do radar, sobreviver.
"Aslında var olma sebebini arkasında bıraktı."
Na verdade, a sua própria razão de existir.
Jason bourne gönüllü olma hikayesi Ara
Historial do recrutamento de Jason Bourne
BOURNE Jason GÖNÜLLÜ OLMA HİKAYESİ Webb, Ordu 1.
HISTORIAL DE RECRUTAMENTO
Hazır ol ya da olma, geliyorum!
Pronto ou não, aqui vou eu!
Sen de bu kadar bebek olma.
Para de ser uma bebé.
Kendi teslim olma, çok zaman...
entrega voluntaria, muito tempo...
Üzgün olma, artık evdesin.
Não, estás em casa agora.
Adil olma güdülerini etkileyecektir. Siyahi jürilere bir seçim yapmak zorunda bırakacak.
Vai afectar a habilidade deles de serem justos e vai forçar os jurados negros a fazer uma escolha :
Aynı olma olasılığı... 170 milyonda bir.
Uma pessoa entre 170 milhões.
Ama sen haber vermiş bulundun, eksik olma.
Mas acabaste de me contar, portanto, obrigado.
Fikir sahibi olma hakkın yok.
Não tens direito a uma opinião.
Şimdi birlik olma zamanı.
É altura de estarem unidos.
Başarısız olma.
Não falhe.
Göbeğinde kayboldular da ondan! Kunta kıza musallat olma.
Porque elas desapareceram na tua barriga.
Hediye mi kaba olma.
Um presente, não sejas indelicada.
Amerikalı olma haklarından biridir bu.
Faz parte do "Ser Americano".
Başka bir anadan olma kardeşim o benim.
Ele é meu irmão de outra mãe.
- Hâlâ mutlu olma şansın var.
- Ainda tens chance de ser feliz.
Mürekkep renklerinin doğada yok olma oranlarına bakarak dövmelerden ölüm zamanını öğrenmeye çalışıyorum.
Estou a estudar os estados de decomposição de várias cores de tinta para ver se podemos usar tatuagens para determinar a hora da morte.
Dur bi, Boyle. Bu kadar aceleci olma.
- Espera lá Boyle, não te precipites.
- Şarkıya ortak olma!
- Tu não podes cantar.
canlı ve enerjik olma.
E adicionou um ingrediente que não pedi : extravagância.
Soru için fazla yakınız. Jake Peralta, sağdıcım olma onurunu bahşeder misin?
Jake Peralta, concedes-me a honra de seres o meu padrinho de casamento?
Kartlarını doğru oyna, enayi olma tamam mı, ben de senin için burada bir yer ayarlayayım.
Se te portares bem e não fores parvo, ainda te arranjo um cargo aqui.
Fakat anlıyoruz ki bazı şeylere sahip olma ve tüketme... tatmin etmemekte ve bizim arzumuzu karşılamamaktadır.
Mas descobrimos que possuir coisas e consumir coisas não satisfaz o nosso desejo de significado.
Orada sıkışıp çoktan ölmüş olma ihtimali var.
É possível que tenha ficado lá preso e esteja morto.
Kahretsin! Aptal olma Joel.
- Que diabo!
Adam olma kısmı biraz daha farklı.
A parte do homem é algo diferente.
- Frisky kaba olma.
Frisky, não sejas assim tão rude.
- Üç devre tamamladım. Para yapıp zengin olma vakti.
Fiz três comissões, chegou a hora de ganhar dinheiro.
Aptal olma Sandy.
Não sejas palerma, Sandy.
Bu bir var olma durumu.
É uma forma de ser.
Benim'Kurtarıcı'olma gibi bir merakım yok.
- Não me interessa ser um salvador.
Aptal olma.
Não sejas estúpido.
olmalı 170
olmaz 3739
olmadı 215
olmak 37
olmak ya da olmamak 41
olmayacağım 33
olmazdı 21
olmasın 42
olmadım 24
olmamış 18
olmaz 3739
olmadı 215
olmak 37
olmak ya da olmamak 41
olmayacağım 33
olmazdı 21
olmasın 42
olmadım 24
olmamış 18
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmalısın 39
olmaz öyle şey 40
olmalıydı 23
olmayacaksın 18
olmaz dedim 29
olmayacak 119
olmaz efendim 16
olmamalı 22
olmazsa 30
olmalısın 39
olmaz öyle şey 40
olmalıydı 23
olmayacaksın 18
olmaz dedim 29
olmayacak 119
olmaz efendim 16
olmamalı 22