English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ O ] / Onu görmeliydin

Onu görmeliydin translate Portuguese

166 parallel translation
Onu görmeliydin.
Me preocupo por ti. - Já vejo o que te você preocupou.
Onu görmeliydin.
Deves estar a vê-lo.
Bugün silahını kullanırken onu görmeliydin.
Devia tê-lo visto por trás dessas armas hoje.
O andan itibaren, umutsuz vakaydım. - Onu görmeliydin.
A partir daí, eu estava perdido.
Onu görmeliydin, gülmekten kırılırdın.
Deveria ver, iria se animar.
Ama kılıksız biri geldiğinde onu görmeliydin! Ne köpekti ne köpek!
Mas se viesse alguém mal arranjado, devia vê-lo!
Onu görmeliydin. İnsanlar alkışlayıp durdular.
As pessoas não se cansavam de aplaudir.
Onu görmeliydin.
Devias de vê-lo.
- Onu görmeliydin.
- Devia vê-la.
Helena'nın yanımızda kaldığını söylediğim anda onu görmeliydin.
Devias ter visto quando eu lhe disse que a Lena estava cá.
Onu görmeliydin.
Devias tê-lo visto.
Onu görmeliydin.
Devias tê-lo visto!
Onu görmeliydin.
Devias tê-la visto.
Hey, kızım, onu görmeliydin ama. Dool haklı.
Devias ter visto o gajo, Era grande!
Onu görmeliydin, Lyceus.
Devias tê-lo visto, Lyceus.
Program için seçildiğini söylediğimde onu görmeliydin.
Voce devia te-lo visto quando eu falei sobre o treinamento para o qual fora escolhido.
Onu görmeliydin.
Devias tê-lo visto. Ficou assim...
Jack, onu görmeliydin.
Jack, deve ver este menino.
Jenny, Kaliforniya'dan buraya yeni taşındı. Geçen yıl onu görmeliydin.
Jenny acaba de vir da Califórnia.
Onu görmeliydin, Baba.
Devias de ter visto, pai.
Oh, onu görmeliydin.
Oh, havias de o ter visto.
Onu görmeliydin dostum.
Devias tê-lo visto, meu.
Giydiği katlı pastayı alabileceğini söylediğimde onu görmeliydin.
Devias ter visto quando lhe disse que podia comprar aquele bolo de camadas que ela tem vestido.
Onu görmeliydin Lana.
Se o visses, Lana.
Demek istediğim, onu görmeliydin.
Tu deverias ter visto.
Onu buraya getirdiğimizde görmeliydin!
Devias tê-la visto!
Onu görmeliydin.
Devias ter visto.
Biliyor musun Bama, onu yeğeninin yanında görmeliydin.
Sabes, devias tê-lo visto com a sobrinha.
- Onu birkaç yıl önce görmeliydin!
Nada mal, não?
Onu sokak orospusu gibi burnunu çeke çeke ağlarken görmeliydin.
Devia tê-lo visto chorar como uma prostituta de rua.
Eva'yı görmeliydin. Gerçekten, onu o zaman görmeliydin.
Devia ter visto a Eva.
Onu tavşan kardiş gibi zıplarken görmeliydin.
Deviam ter visto, andava às voltas que nem um coelho na Páscoa.
Onu kırmızı ışıkta görmeliydin.
Devias tê-lo visto num semáforo vermelho.
O koca öküzü nehir kenarında bir görmeliydin. Tam üç gün bebek gibi ağlayıp, köpek gibi içti... Çünkü Joe, onu büyüten siyah yaşlı adam ölmüştü.
Devias ter visto o mastodonte junto ao rio, bêbedo como um cacho e chorando como um bebé, quando o Joe, o tipo de cor que o criou, morreu.
Bisikleti verdiğimiz zaman yüzündeki ifadeyi görmeliydin. emma onu çok seviyor.
Devia ter visto a cara dele quando recebeu a bicicleta.
Prenses Yasemin onu idam cezasına çarptırırken.. .. Aladdin'in yüzündeki ifadeyi görmeliydin.
Devias ter visto a cara do Aladdin, quando a Princesa Jasmine o condenou à morte!
Evet, ama... onu dansta görmeliydin.
Sim, mas... devería ver como ele dança.
Onu 50 yıl önce görmeliydin.
Devia tê-la visto há 50 anos.
Yeni tanıştığın bir kızla içki içmek için maçı mı kaçırdın? Onu bir görmeliydin.
Perdeu o home run do Fisk para tomar copos com uma desconhecida?
Görmeliydin. Saatlerce uğraşır, onarır temizlerdi onu.
Passava horas com o carro, a arranja-Io a limpa-Io.
İşi aldığı zaman onu kucaklamasını görmeliydin!
Devias tê-lo visto a abracá-la quando ela conseguiu o lugar.
Onu beş yıl önce görmeliydin.
Devia tê-la conhecido há cinco anos.
Onu piste çıktığında görmeliydin.
E dançava muito bem.
Onu koşarken görmeliydin.
Devias tê-lo visto a correr.
Onu, golf kıyafetiyle görmeliydin.
Devias tê-lo visto, de fato de golfe.
Onu görmeliydin.
Devia tê-lo visto.
Dışarıda berbaber geçirdiğimiz bir sürü gece oldu, değil mi baba? Onu görmeliydin. O, iki metre boyunda gibiydi.
Eu tenho um filho que podia estar atrás das grades, e o outro... também tem qualquer coisa, que não sei bem o que é.
Onu bugün görmeliydin. Muhteşemdi.
Devias tê-la visto hoje, foi tão porreira!
Onu görmeliydin.
Tens de ver, John. Tens de te concentrar.
Bugün onu bir görmeliydin.
Devias tê-lo visto hoje.
Brady'nin doğumgününü organize ederken görmeliydin onu, çok şirindi.
É tão engraçado vê-lo a planear a festinha de anos do Brady.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]