Onu görmem lazım translate Portuguese
103 parallel translation
Onu görmem lazım.
Eu tenho que a ver.
- Onu görmem lazım.
- Bom, terei que vê-la.
Şerif Harris, onu görmem lazım.
O Xerife Harris, tenho que vê-lo.
O zaman Rüyalar Evi'ne gidip onu görmem lazım. Ne de olsa görmek, inanmaktır.
Pois entrarei porque está escrito :
Öyle bile olsa, onu görmem lazım.
Seja como for, tenho de a ver.
- Onu görmem lazım.
- Ter que ver já, eu Iimpinho.
Onu görmem lazım. Çok acil.
Preciso de falar com ele.
Onu görmem lazım.
Eu tenho que ver!
- Onu görmem lazım.
Tenho de a ver.
Onu görmem lazım. Çok önemli.
Queria vê-lo, é urgente.
- Ama onu görmem lazım.
- Mas eu devo vê-lo. - Sim, claro.
Onu görmem lazım. Eloise'i görmem lazım.
- Por favor, tenho de a ver.
Haydi, onu görmem lazım.
Vá lá. Preciso de vê-la.
Eğer ciddiysen onu görmem lazım.
Porque se estás, tenho de ver isso.
Onu görmem lazım
Eu vou lá vê-lo
- Onu görmem lazım.
- Preciso de vê-la.
Onu görmem lazım.
Preciso vê-lo...
- Onu görmem lazım.
- Não precisa dizer isso.
Onu görmem lazım.
Preciso vê-la.
- İşte buradasın.Dinle, onu görmem lazım.
- Estás aqui. Ouve, preciso de vê-lo. - Quem?
Gitmeden önce onu görmem lazım.
Preciso de vê-lo antes de irmos.
Amerikalı bizim ortağımız ve bize borcu var. Onu görmem lazım anlıyor musun?
o Americano é nosso sócio, ele deve-nos dinheiro e eu quero vê-lo.
Onu görmem lazım Wu.
Tenho de me encontrar com ele, Wu.
Onu görmem lazım.
Tenho de me encontrar com ele.
Onu görmem lazım.
Vou precisar de a ver.
Onu görmem lazım.
Preciso de a ver.
Onu görmem lazım.
Preciso de o ver.
çünkü onu görmem lazım.
- Preciso de a ver.
Onu görmem lazım.
Preciso vê-lo.
- Onu görmem lazım.
- Tenho de a ver, é importante.
Onu görmem lazım.
Tenho de vê-la.
Onu görmem lazım.
Eu tenho que vê-la.
Kalbi bir kez daha durmadan onu görmem lazım.
Antes que aconteça outra vez... Tenho que a ver.
- Onu görmem lazım.
- Eu preciso vê-la.
Onu görmem lazım!
Tenho de vê-la!
- Onu görmem lazım.
- Preciso de a ver.
Onu hemen görmem lazım.
Está lá em cima?
- Benim de onu hemen görmem lazım.
- Então, tenho de vê-lo já. Obrigada.
Onu acilen görmem lazım.
Tenho de falar urgentemente com ele.
- Onu görmem lazım, lanet olası!
Tenho que falar-lhe!
Oraya gelip onu görmem lazım, ama geç kalacağım, çünkü burada kayboldum.
Estou para aqui perdido...
Onu üstünde görmem lazım, aksi halde ben gelmiyorum.
Veste o fato, ou não vou.
Weaver, onu tekrar görmem lazım.
Weaver, eu... Tenho de tornar a vê-la.
Olamaz, onu gerçekten görmem lazım.
Obrigada. Eu realmente preciso vê-lo.
Onu görmem lazım. Uyuyor onu göremezsin.
Onde está o Devdas?
Onu dün gece görmem lazımdı. - Lütfen yardım et. - Tamam yalnızca bir dakika.
Espera aí Muito depressa, por favor.
Onu tekrar görmem lazım.
Eu tenho de a ver outra vez!
Onu tekrar görmem lazım... Hala fırsatım varken.
Preciso de vê-lo, enquanto ainda posso.
Gus, Onu randevuda görmem lazım Harekete geçtiğinde görmeliyim.
Gus, tenho que a ver durante um encontro.
Onu bir şekilde görmem lazım.
Tenho de arranjar maneira de vê-lo.
Onu görmem lazım.
Sock, eu preciso de o ver.
lazım 25
onu görmek ister misin 19
onu geri ver 55
onu geri getir 39
onu geri koy 21
onu geri istiyorum 52
onu görmek istiyorum 148
onu geri getireceğim 20
onu görmedim 104
onu görmek istemiyorum 35
onu görmek ister misin 19
onu geri ver 55
onu geri getir 39
onu geri koy 21
onu geri istiyorum 52
onu görmek istiyorum 148
onu geri getireceğim 20
onu görmedim 104
onu görmek istemiyorum 35
onu görmek isterim 16
onu geri getirin 19
onu görmeliydin 32
onu getireceğim 27
onu görüyor musun 80
onu gördüm 460
onu görebilir miyim 81
onu gördün mü 341
onu göremiyorum 81
onu görmeliyim 83
onu geri getirin 19
onu görmeliydin 32
onu getireceğim 27
onu görüyor musun 80
onu gördüm 460
onu görebilir miyim 81
onu gördün mü 341
onu göremiyorum 81
onu görmeliyim 83