Zamanlardan translate Portuguese
570 parallel translation
"Borgo Geçidi'nden aşağıya doğru uzanan engebeli dorukların üzerinde eski zamanlardan kalma harap şatolar yükselir."
"Entre os picos rochosos que cercam a passagem de Borgo... encontram-se antigos castelos de eras passadas."
İnsanların dünyanın düz olduğunu düşündüğü zamanlardan beridir çok olmadı.
Houve uma vez, não há muito tempo... em que os estudiosos pensavam que a terra era plana.
Ülkem, Pelias'ın babamı öldürdüğü zamanlardan daha zengin olacak.
A minha terra será täo rica como era antes de Pélias matar o meu pai.
Ve şövalyelerin cesur ve yiğit olduğu zamanlardan
A história singular
Saflaştığım zamanlardan birine daha tanıklık et.
Testemunhe um de meus momentos mais delicados.
Bu da o zamanlardan biri.
Este é um desses momentos.
Kaydedilmiş olan her şeyden bile daha eski zamanlardan kalma bir kötülük.
Uma maldade antiga e diabólica como nada antes visto.
Bu talihsiz zamanlardan bahsetmeyeceğim.
mas não falarei desse tempo infeliz.
Biliyorsun, Petra ; ben ve Lester her şeyin bitmiş gibi... göründüğü zor zamanlardan geçtik.
Sabe, Petra... O Lester e eu já passamos por situações que nos fez pensar que tudo estava acabado.
İlk kocamla birlikte olduğum zamanlardan.
Do tempo de meu primeiro marido.
Neyse, uzun, sıkıcı bir hikayeyi, iyice sıkıcılaştıracaksak..... benim gibi bir adamın böyle bir kalabalığa karışıp, senin gibi bir pilici tavlayacağı... zamanlardan geliyorum.
Assim, para fazer uma longa história chata ainda mais chata, vim do tempo em que um gajo como eu cairia num lugar destes e engatar uma jovem como você...
Bu da öyle zamanlardan biri mi?
Será que esta é uma dessas vezes?
Bazen iyi zamanlar Kötü zamanlardan fazladır
Algumas cidades têm mais Altos que baixos
Ben şahsen, Kont Lovignano'nun konutunun mağaralarında, çok eski zamanlardan kalma yazıtlar buldum.
Eu mesmo encontrei algumas pinturas antiquíssimas, nas grutas dos terrenos do Conde Lovignano.
Söylemeliyim ki bu, savaşın kesinlikle en kalıcı cazibelerindendir ve antik zamanlardan kalmadır.
sem dúvida, desde a antiguidade, um dos atrativos mais persistentes de uma batalha.
Eski zamanlardan bahsedelim.
Falaremos dos velhos tempos.
Afrika'da olduğum zamanlardan hatırlıyorum onları.
Lembro-me deles lá de Africa.
Karanlık zamanlardan önce, imparatorluktan önce.
Antes dos tempo negros, antes do Império.
O zamanlardan beri yıldızlara ve güneşe duyulan hayranlık çok mantıklı.
Faz sentido reverenciar o Sol e as estrelas.
Daha o zamanlardan.. .. televizyonun insanlığın geleceği olduğunu biliyordum.
Sim, descobri a tempo que o futuro pertence à televisäo.
Tehlikeli zamanlardan geçiyoruz.
Vivemos em tempos difíceis.
Bizden hoşlanmamasının ve bizimle eğlenmemesinin sonucunda kendisine hiçbir zararı dokunmayacak olan geçirebileceği hoş zamanlardan mahrum kalıyor.
Ao não gostar de nós e ao não festejar connosco, ele perde momentos agradáveis que não lhe fariam mal algum.
İçkiyi ve dansı o zamanlardan yasaklamaya başladılar.
É desde então que temos leis contra dançar e beber.
O zamanlardan beri ne zaman bir Amerikalı turist bu özel savaşların birinin ortasında yakalansa bana bir telefon gelir.
De vez em quando, um turista americano é apanhado no meio de uma destas guerras privadas, e é nessa altura que me contactam :
Bu, sadece,... Horla'nın, Dünya'daki herkesin antik zamanlardan beri bildiği teorisinin efsanevi bir bozulumudur.
Não é, diz, mais que uma deformação lendária da noção do mundo de Horla cuja existência conhecem os cães da antigüidade ".
Ve sanırım, bu da o zamanlardan biri.
- E acho que essa é uma dessas horas.
Benim bile hatırlamadığım zamanlardan beri kullanılmayan bir binaya yerleşiyorlar.
Um bom negócio, ocupando um prédio... que andava fechado por anos e anos.
Eski zamanlardan kalan, göze göz kanunu, herkesi kör eder.
É imoral porque busca humilhar o oponente... ao invés de ganhar sua compreensão.
Çok genç olduğumuz zamanlardan.
Quando éramos muito jovens.
Favorilerin kulaklarında ve yüzünde olmadığı zamanlardan beri. Buranın batısında.
Se quer manter a cara no lugar, Vire para oeste aqui!
Bir zamanlardan kalma bir pizzam vardı.
Pedi pizza noutro dia.
Bence bu, o zamanlardan biri.
Acho que esta é uma dessas vezes.
Oh evet, orada bulunmuştum. Eski zamanlardan kalma el değmemiş doğal bir buz kaynağıdır. El değmemiş lafını da sık kullanmam.
Oh, é, eu já estive lá é uma intocada fonte de gelo, e olha que normalmente não uso a palavra intocada é uma das maravilhas da natureza!
Herşeyi zaten biliyormuş gibi konuştuğun zamanlardan nefret ediyorum.
Odeio quando falas como se já soubesses o que vai acontecer.
Daha hiçbir şey olduğum zamanlardan beridir hepinizi hatırlıyorum.
Eu lembro-me de todos vós do tempo em que não era nada.
Babam eve geldi. Onu gördüğüme sevindiğim ender zamanlardan biriydi.
O meu pai chegou a casa, uma das poucas vezes em que fiquei feliz em vê-lo.
Kadim zamanlardan kalma hava kabarcıklarıyla, buz kütlesi, basit bir öykü anlatır :
Em bolhas aprisionadas de ar antigo, os pedaços de gelo contam uma história simples.
Eğlendiğimi hatırladığım ender zamanlardan biri.
Uma das poucas vezes que me recordo de me divertir.
Şimdi keşke inanan biri olsam dediğim zamanlardan.
Agora é um daqueles momentos em que eu queria ser crente. Porquê?
Cinayeti o zamanlardan planladığı söylenebilir.
Teria de ter planeado o crime no subconsciente nessa altura.
Bayağı İyi Volare olduğu zamanlardan tanıyorum.
Eu conheço-o do tempo em que ele era o Volare assim-assim.
Bu onunla tanistigim zamanlardan.
Isso foi quando eu a conheci.
Sana asıldı mı? Birlikte olduğumuz zamanlardan söz etti.
Bem, começou por recordar o tempo em que saíamos juntos.
İnsan olduğun zamanlardan kalan tek resim o.
Nem acredito que riscaste a tua cara. É a única foto de quando eras humano.
Beni o zamanlardan tanıyor.
ela conhecia-me, dantes.
Uh, şehir jürisine katıldığın zamanlardan konuşuyorduk.
Da ocasião em que te safaste de ser júri.
Kalbine bir bıçak saplamak istediğim zamanlardan biri işte.
Eu podia agarrar numa faca e arrancar o teu coração.
O zamanlardan herhangi bir şey hatırlıyor musun, Rugal?
Lembras-te de alguma coisa dessa altura, Rugal?
Senin Block Island Feribotunda gece vardiyasında çalıştığın zamanlardan bahsediyor olmalılar.
Deviam estar a falar de quando ela se enrolou com o pessoal da valsa.
Peki bu, o nadir zamanlardan olamaz mı?
- Não poderia ser esta a vez? Não.
Soz zamanlardan mı?
Recente?
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanımız azalıyor 34
zamanım olmadı 22
zamanı gelince 71
zamanımız tükeniyor 18
zamanın var 16
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı geldi 236
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanımız azalıyor 34
zamanım olmadı 22
zamanı gelince 71
zamanımız tükeniyor 18
zamanın var 16
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı geldi 236