Zavallı küçük şey translate Portuguese
44 parallel translation
- Zavallı küçük şey.
- Pobrezinho.
Ah, zavallı küçük şey, çok korkmuş.
Oh, o pobrezinho está tão assustado.
Zavallı küçük şey.
Pobre mulher.
Kızamık, zavallı küçük şey.
Escarlatina, coitadinho.
Zavallı küçük şey, daha üç aylık bile değil.
Coitadinho, nem três meses tinha.
Zavallı küçük şey.
Pobre bebezinho.
Zavallı küçük şey. Yakında daha derin bir uykuya dalacak.
Pobrezinha, em breve dormirá um sono mais profundo.
Zavallı küçük şey.
Pobre desgraçada.
Zavallı küçük şey.
Coitadinho.
Oh zavallı küçük şey!
Oh pobre bicho...
Zavallı küçük şey diyorlar. Öyle aptal bir kocaya katlanmak zorunda kalıyor.
"Pobre", devem dizer, "para aguentar um homem como esse"
Zavallı küçük şey.
Pobre coisinha bonita...
Seni uyarmalıyım Marge. Sanırım zavallı küçük şey, senin kadar ateşliydi.
Tenho que te avisar, Marge, acho que a pequena tem uma paixoneta pelo teu marido.
Zavallı küçük şey.
Pobre criatura.
- Zavallı küçük şey.
Pobrezinho.
Zavallı küçük şey hiç gün ışığı görmedi. Ama şimdi şov işinde
Então, vocês já se devem conhecer.
Bu zavallı küçük şey, sokakta tek başınaydı
Pobre criatura estava abandonado nas ruas
Zavallı küçük şey..
Pobre pequena!
"Yardım edin bana." Zavallı küçük şey.
"Ajudem-me". Pobre coisinha.
Zavallı küçük şey
- Olhe para ela... pobrezinha.
Zavallı küçük şey.
Pobrezinho.
Zavallı küçük şey.
Pobre criaturinha.
Zavallı küçük şey. Hiç şansı olmamış.
Ela partiu meu coração.
Zavallı küçük şey.
Pobre bebé.
Zavallı küçük şey senin gibi örnek bir insandan yeterince darbe yemiştir kesin.
Acho que a pobre criança já tem bastantes coisas contra por seres o seu modelo a seguir.
- Zavallı küçük şey.
Coitadinha.
Seni zavallı, küçük şey.
Ora, coitadinho.
Seni küçük zavallı şey.
Pobrezinha...
Seni küçük, zavallı, yalnız şey.
Tão pequena e tão solitária.
Zavallı küçük şey.
A pobrezinha.
Bu küçük yaşlı böcek, dönüp duruyor... hep aynı yönde, gördüğünüz gibi, sonunda çivinin dibine sıkışacak, zavallı yaşlı şey.
A pequena e velha barata dá voltas e voltas, sempre no mesmo sentido, como vê, Até que acaba presa ao prego, pobre criatura.
John, benim kocam değil ve şey... zavallı küçük Ricky...
John não é o meu marido e o pobre Rickie...
Sen küçük, zavallı bir çocuktan başka bir şey değilsin Warren.
Não passas de um pobre coitado, Warren.
Lütfen içinde bir parça insanlık veya hayvani bir şey varsa bu zavallı, küçük, tapılası tavşanı kaliteli tıbbi bakımdan mahrum etmezsin.
Se tem um pingo de humanidade ou animalidade no corpo, não privará este adorável coelhinho de cuidados médicos de qualidade.
Niçin böyle bir şey yapmak isteyeyim, o sadece zavallı küçük bir fare, anne.
Por que eu iria saber, é só um rato.
Ve o şey de onun zavallı küçük beyninde hasara yol açıyor.
E está a provocar o caos na mente da pobrezinha.
Zavallı şey, boyutu bir kaç beden küçük bir elbise giymek zorunda kalmış.
Coitadinha tem que usar um vestido de tamanho mais pequeno.
Biliyorum. Seni küçük zavallı şey.
Eu sei, a pobrezinha é de Nova York.
Sende o yürek yok. Sen küçük, üzgün bir zavallıdan başka bir şey değilsin.
Não é nada além de um perdedor.
Bir laboratuvar faresi üzerinde deney yapan bir doktor gördüm. Fare kabloyla makineye bağlanmıştı ve bir düğmeye basarak orgazm olabiliyordu. Bilim adamları yemek ve suyu ihmal eden başka hiç bir şey yapmayan zavallı küçük yaratığa gülüyordu.
Eu vi um documentário em que fizeram uma experiência num rato de laboratório e ele estava cheio de fios e podia carregar num botão e ter um orgasmo e os cientistas estavam a rir-se dessa criatura patética, enquanto ele ignorava comida e água, e não fez mais nada,
Zavallı küçük şey.
Pobrezinha.
Zavallı, küçük, kırılgan şey.
Pobre coisinha frágil.
O küçük zavallı şey olmasaydı tahta geçecek sıradaki ben olurdum.
Se não fosse aquele pequeno pirralho, eu seria o próximo a subir ao trono.